|
|
|
Özkan Yalçın’ın Ardından
|
“Günümüzün İhtifalci Ziyası” diye anılan, “Tarihimizin Gülenyüzü”, “Edebiyatımızın Gülenyüzü”olan; “Âşina Çehreler”den Mehmet Nuri Yardım, göstermeye devam ettiği vefa örneklerine bir yenisini daha ekledi: “Özkan Yalçın’ı Anma Günü”. |
Kızlarağası medresesi Yazarlar Birliği’nde düzenlenen toplantıda, yazdıkları okumalara doyulmayan, erken yitimi gönüllerde onulmaz yaralar açan Özkan Yalçın hakkında düzenlenen toplantıyı Yardım yaptığı kısa konuşmayla açtı. Yazarımızın, şairimizin-romancımızın konuşması ve şiirleri dinletildi. Abdurrahman Şen, “Hemşerime gösterilen vefaya teşekkür ederim” diye başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Yüzyüze görüşmedim, lâkin ilk çalışması olan Âşık Veysel’i gönderdi. Çalışmalarını takipten geri kalmadım. Onun gibi nâdide çiçeklere her zaman ihtiyacımız var.” Yazar-şair Hızır Ovacık yaşayışları vicdanlarıyla cüzdanları arasında sıkışıp kalanların bulunduğu günümüzde Amasya sevdalısıydı. Yedincişehir buram buram Amasya sevdası kokar. Eli de, gönlü de açıktı. Amasya cenazesine ve hatırasına sahip çıkmadı. Vefakâr bir eş, ikisi doktor, birisi eczacı olmak üzere bulunan 3 hayırlı evlât, 6 eser bıraktı.” Prof. Dr. Süreyya Beyzadeoğlu “Edirne’den değil, Kars’tan da olsa gelirdim.” dedikten sonra Yalçın’ın, Yedincişehir’de kendisiyle ilgili olarak yazdıklarını okudu. Gazetemizin yazarı Ahmet Özdemir: “Özkan Yalçın öyle 10-15 dakikada anlatılamaz. Hocalarım gayet güzel dile getirdiler. O, bir gelenekten geliyor; vefa geleneğinden…” dedi. Sadettin Kaplan’ın, Bestami Yazgan’ın konuşmalarından sonra “Yedincişehir”den gelen Kurtuluş Altınbaş, “Özkan Yalçın’ın hatırasına Amasya sahip çıkıyor. Yapımı süren kültür merkezinde bir salona adı verilecek. Valimiz Mehmet Celâlettin Lekesiz beğ bu işlerle yakından ilgileniyor. Özkan Yalçın’ın ölümüyle kimileri eşini, kimileri yoldaşını, kimileri öğrencisini, kimisi de hocasını yitirdi, ben ise hepsini!...” Bu güzel toplantı, Kuran okunması ve Ötüken Neşriyat’ın Özkan Yalçın’ın eserlerini hediye etmesiyle noktalandı. Yazarlar Birliği’nde seçkin bir dinleyici vardı; boş yer kalmamış gibiydi. Ama gönül isterdi ki o gün o saatlerde oralarda yer yerinden oynamalı, sokaklar dolup dolup taşmalı, trafik aksamalıydı; Türk edebiyatı adına, Türk kültürü adına...
Özkan Yalçın’dan Birbirinden Güzel 4 Eser
Çok Çiçekli Senfoni (sayfada kitap adları çıkarıla, yatığına, karasına dikkat edile lütfen)
Bu eser, Anadolu’nun ücra bir kasabasından yüksek tahsil için Bursa’ya gelen, “Göçmen Gözler Ülkesi” olarak nitelendirdiği bu kentimizde bir “şarkı”ya sevdalanan her hangi bir gencin romanıdır. Onun gönül tohumu Bursa ovasında yeşile durup sevda filizleri vermiştir ama, yol vuslat kavşağına düştüğünde aksilikler ortaya dökülür. Kahramanımız kendisiyle kavga eder, türeleriyle hesaplaşır, geleneğiyle tartışır… Daha önce Kültür Bakanlığınca ödüllendirilen bu eser bir şairin -öncelikle sevgi ölçüsünde- geçmişiyle yaşadığı günü birlikte sorguladığı bir “gençlik türküsü”, bir başka deyişle özel hayatından koparılmış hatıralar yumağıdır.
Sevda Çıkmazı (şiirler)
Halk şairi bir babanın evlâdı olarak dünyaya gözlerini açan Özkan Yalçın, şiirle beşikte tanışır. Daha sonra edebiyat öğretmenliğini kendine meslek olarak seçer ve yıllarca bu görevi başarıyla sürdürür. Sevda Çıkmazı’nda Yağmur Kuşları ve Gül Yorgunu adlı iki şiir kitabından seçmeler yapan Yalçın’ın şiirlerinde geleneğimize vurulan modern nakışları bulacaksınız. Şair, mecaz dünyasına girmek isteyenler için Çok Çiçekli Senfoni adlı romanını salık verir.
Yedincişehir
Bu kitap, son dört bin yılı net olarak hatırlanan bir yerleşim birimiyle, o beldeye hayat emziren ve o dünyanın kurulduğu günden beri hep bunu yapmaya çalışan bir ırmağın hikâyesidir…İçli ve kırık…Yedincişehir, öncelikle bir denemedir. Ağırlıklı olarak mensurenin, yer yer sohbetin sınırlarını yoklar. Yedincişehir olsa olsa, bir şairle bir nehrin ortaklaşa terennümleridir. Ve Yedincişehir, Altıncışehir’de doğup büyümüş bir yazarın, ömrünün son on yılını geçirdiği Amasya toprağına, aldıklarının karşılığı olarak sunmaya çalıştığı bir armağandır.
Âşık Veysel
Âşık Veysel, Yunus Emrelerle, Karacaoğlanlarla, Füzûlilerle, Yahya Kemallerle aynı meclistedir. Ahmet Kutsi Tecer gibi, Mesut Cemil gibi dostlarıyla hemdem olmuştur. Klâsiklerimiz arasına girmiş, edebî âlemimizde bir tepe teşkil edebilmiştir. Türkiye coğrafyasında Tecer dağlarının görkemi ne ise; Türk şiirinde Veysel’in yeri de orasıdır. Yavuz Bülent Bâkiler’in cümleleri ile: “Âşık Veysel asırlarca önce yaşamış, adı ve hayatı efsanelere karışmış bir şairimiz değildir; herkes ona istediği kıyafeti giydiremez. O, Anadolu’yu 1071 Malazgirt zaferinden beri Türk ve Müslüman yapan ârifler ordumuzun gönüllü erlerinden biridir.”
(Bu birbirinden güzel dört eser Ötüken Neşriyat (0212/2510350) yayınıdır.)
Özkan Yalçın kimdir?
Türk edebiyatının seçkin kalemlerinden biri olan Özkan Yalçın 1949 yılında Gürün-Sivas’ta dünyaya geldi. Bursa Eğitim Enstitüsü Türkçe bölümünü bitirdikten sonra Batman, Sivas. Konya ve Amasya’da değişik pek çok okulda öğretmen ve yönetici olarak görev yaptı. Birçok yarışmada “Birincilik” ödüllerine lâyık görüldü. Yazdıkları okuyanları hayran bırakan, Türkçenin zevkine vardıran, hikâye, hatıra gibi türlerde de ödülleri bulunan yazarımız-şairimiz, Amasya’yı anlattığı “Yedinci Şehir” kitabıyla tanındı. Edebî çalışmalarından başka Amasya tarihi üzerinde de çalışmalar yapan, “Sevda Çıkmazı”nda “Çok Çiçekli Senfoni”sine hayran olduğumuz, “Âşık Veysel”iyle “Türkü anlamak için türkü dinlemek gerek” diye haykırdığımız, “Yedinci Şehir”ine doyamadığımız Özkan, 17 mart 1998’de, Ankara’da, gelimli gidimli, son ucu ölümlü dünyaya veda etti. Cenazesi memleketi Gürün’de vatan toprağına verildi. Durağı Uçmak, mezarı ışıklar içinde olsun.
Mesele
Serhâd boylarında son atlı benim
‘Mesele’, ‘çiniye renk vermekse’ Taşer’im
kaldırmayın beni yatağımdan son uykumdan ha
kalkarsam Altayları Viyana’ya kilitlerim
Fedai
Bizleri nöbette bilip
rahat uyusun şühedâ
kimesneye zırnık vermem
vatan için cânım fedâ
|
Bu haber 4606 defa okundu.
|
Aydoğdu Ersin : 2008 / 05
|
|
|