Kasım 2008

Ö T E S İ

 

8.12.2024 



İletişimin sihirli kutusu: Radyo


Bilim ve teknoloji çağını yaşadığımız 21. yüzyılda, Kitle İletişim araçlarının etkinliği her geçen gün artmakta, hızlı ve etkili iletişim kurmanın önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Bu gerçeğin en açık delili hızla artan yazılı ve görüntülü basının varlığı olsa gerek. Televizyon, gazete, dergi, radyo artık hayatımızın vazgeçilmez unsurları oldu. Biz de radyo dünyasının başarılı genç ismi, nam-ı değer Hareket Saati Kürşat” ile radyoculuk ve televizyon üzerine söyleşi yaptık. Biz sorduk, o sizler için cevapladı…

Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz? 1978 İstanbul doğumluyum. Ailem İstanbul’un yerlilerinden. Çocukluğumun en güzel günlerini Şehremini’nde geçirdim. O günler İstanbul’un İstanbul olduğu zamanlardı. İlk, orta ve lise öğrenimimi İstanbul’da tamamladım. 1995 yılında radyo dünyası ile tanıştım ki; hala bu yönde çalışmalarımı sürdürüyorum. Hayalimde üniversitede Radyo Televizyon Sinema bölümünü okumak vardı fakat şartlar imkân vermedi, biz de alaylı diye tabir edilen şahsi arzumuzla bu mesleğin içeriklerini öğrendik. Radyoculuğu tabi olarak müziği çok seviyorum yani hastalık derecesinde diyebiliriz. Bir yandan televizyon programı, bir yandan radyo programları, bir yandan hazırlayıp beklettiğimiz şiir albümümüz ile “Hareket Saati Kürşat” adımızla hizmete devam ediyoruz. Müziği çok seviyorum dediniz de, elbette siz de geniş bir arşiv vardır Elbette müzikle ilgili çok büyük bir arşivim var. Gerekli gereksiz müzik arşivi tutmayı yıllardır devam ettiriyorum, çünkü arşivin ne zaman neye lazım olacağı belli olmuyor, o yüzden sürekli bir müzik arşivi oluşturuyorum… Bu arşivi oluşturmak epey bir vaktinizi almıştır, peki zor olmadı mı? Tabiî ki zor oldu çünkü arşiv ısı biraz itina istiyor her sene kayıtları yeniliyoruz. Ama su var ki çok eski radyolarda dahi olmayan ciddi bir arşivimiz var. Hepsi benim çocuklarım gibi itina ile saklıyorum, zaman zaman güncelliyorum. Ve radyo programlarımda dinleyicilerimle paylaşıyorum. Sanırım bizi biraz farklı kılanda bu dev arşivimiz. Nereden çıktı radyoculuğu merakınız? 14-15 yaşlarındayken babamın yeni aldığı müzik seti vardı. Kendimce sürekli kayıt yapar, kâğıtlara radyo isimleri yazar, onların logolarını çizerdim. Yeni çıkan radyoları dinler, kulaklıktan çevirdiğim mikrofonumla daha sonra radyoculuk oynardım. 1994 Eylül’ünün bir hafta sonu Kartal’da oturan teyzemlere ziyarete gitmiştim. Teyzemlerin karşısında bir iş hanının çatısında bir radyo vericisi vardı. Bu benim dikkatimi çekti haliyle. Meğer mahalle radyosunun yeriymiş orası. Heyecanla gittim, kapıyı çaldım ve açtılar. Dilin döndüğünce radyoya olan alakamı anlatmaya çalıştım. Sağ olsunlar bir süre sonra bana her pazar saat 14 ila 15 arası bir program yapma hakkı tanıdılar. O dönemde biz Bahçelievler’de oturuyorduk radyo binası ise Kartal’daydı. Ben 1 saat program yapabilmek için 3 saate yakın yol gidiyordum. Gidiş dönüşü sayarsak 6 saattir bu. Programımı yapıp tekrar aynı yolu geri dönüyordum. Bu ilk programımın adı ‘Dikenli Tel’di. Daha sonra birçok radyoda çalışma imkânımız oldu. Radyo Nokta, Radyo Ötüken, Radyo Turkuaz, Radyo Yürek, Radyo Türk İstanbul gibi. Bu ismini zikrettiğim radyolarda “Hareket Saati Kürşat” ismiyle başladık ve hala devam ettiriyoruz bu ismimizi. Haliyle radyo yayıncılığında karşılaştığınız engeller vardır, nedir bunlar? Tabiî ki radyoculukta en büyük sorun istikrarsızlık. Birçok kuruluş, ya da kurum yahut kişiler bir hevesle radyolar açıyorlar, bir müddet sonra kapanıyorlar. Bunun sebebi ya işi ehline yani radyoculara teslim etmiyorlar. Çünkü bir radyonun ayakta kalması için genel yayın politikası yani amacının net olması gerekir. Herkesi memnun etmek mümkün değil. Hal böyle olunca herkese hitap etmek isteyen radyo bir süre sonra dinlememe başlıyor ve tabi olarak reklâm gelirleri düşüyor. Radyo sahibi elinden gelen bütün imkânı seferber ediyor, hiçbir masraftan kaçınmıyor ama radyoyu teslim ettiği kişi işin ehli olmayınca, radyo bir süre sonra kapanıyor. Bu duruma çok şahit olduk. Yine başka bir sorun iş adamlarının radyolara sahip çıkmaması yani reklâm vermemesi. Reklâm deyince sanayiciler ne hikmetse ağlamaya başlıyorlar. Reklâm mevzuatından ya haberleri yok bu kişilerin ya da hiç kendilerini sıkıntıya sokmak istemiyorlar. Reklâm için gittiğimiz dev holding patronu ‘benim reklâma ihtiyacım yok’ diyebiliyorlar. Radyoculuk haricinde bir projeniz var mı? Elbette var. Benim önem verdiğim proje bir sinema filmi yapabilmek. Ben daha 16 yaşında bu hayali kurmaya başladım. Milliyetçi camianın ilk radyocusu, ilk televizyoncusu olacağım demiştim hamd olsun bu gerçekleşti. Allah nasip ederse Önkuzu’yu, bir Gün Sazak’ı anlatan bir film yapmak istiyorum. Yine bir fotoğraf sergisi açmayı arzuluyorum. Mitinglerden elde ettiğim fotoğraf kareleriyle. Ve en büyük idealime gelelim; fikrimin güllerini, güller kadar saf ve temiz vatan sevgisini yüreklerinde taşıyan genç kardeşlerim için bir kültür merkezi düşüncem var… Türkiye’deki radyocuğu ve radyo yayıncılığını nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’deki radyoculuk çok büyük bir piyasa olduğunu kabul etmek lazım. Bu büyük piyasanın değişik kolları var. Maalesef bazı radyolar ve televizyonlar şahsi çıkar amaçlı kullanılıyor. Dünyada, bizdeki kadar yayının amacından saptırılmış başka bir ülke yoktur. Ki bu radyolardan bazıları bölücü nitelikte bazıları misyonerlik faaliyeti yapıyor bazıları da siyasal İslam merkezli menfi radyolar… Sanırım şuan bir radyonuz var? Evet tabii var. Söylediğim gibi radyo benim için 12 yıllık bir serüven. Şimdilik geniş ve güçle bir kadroyla açtığımız Radyo Turknet isimli, www.hareketsaati.org üzerinden internetten 24 saat yayın yapan bir radyomuz var. Hedeflerimiz büyük tabiî ki. İlerleyen dönemlerde açık anten yayına yahut uydu üzerinden yayın yapmaya çalışacağız. 24 saat canlı yayınlarıyla internette yayın yapan otomatik yayıncı radyolar gibi değiliz. Çok disiplinli bir şekilde işini seven kaliteli isimlerle radyo yayını yapmaya çalışıyoruz. Birçok radyoda amatör olarak radyoculuk yapan arkadaşlarımız var. Tabiî ki bu radyoların ve radyocu kardeşlerimin de şahsi destekçisiyim. Her türlü ihtiyaçlarında yardıma hazırım. Çünkü Milliyetçi camianın ilk radyocusu ve ilk televizyoncu olmam hasebiyle sorumluluk duygusu gereği yetişen radyoculara yardım elini uzatmamız gerekiyor. Ufuk Ötesi’ni nasıl buluyorsunuz? Gazetemiz hakkında yorumunuz… Tabiî ki elimden geldiği kadar sıkı bir şekilde okuyorum. Ufuk Ötesi çok geniş bir kesim tarafından takip ediliyor. Yurt dışında birçok ülkeye okuyucusu olduğunu duyunca hayretimi gizleyememiştim. Bu bir başarıdır ve bence bu başarı başta Araştırmacı gazeteci yazar Sayın Kemal Çapraz’ın ve Ufuk Ötesine gönül vermiş kaliteli yazar kadrosunun ve tabii abonelerinin yani okuyucusunun çok büyük emeği var. Yine Ufuk Ötesi’nin kapak tasarımı, kurgusu harikulade. Tabi Ufuk Ötesi’nin gelişmesi büyümesi için herkesin elele vererek daha fazla destek yapması gerekiyor. Ufuk Ötesi’nin çok daha fazla üst noktalara geleceğinden şüphem yok. Bize bu güzel gazeteyi sundukları için bütün Ufuk Ötesi ailesi de teşekkürlerimi sunuyorum.


Bu haber 4938 defa okundu.

Ufuk Ötesi  : 2007 / 10

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002