Kasım 2008

Ö T E S İ

 

23.04.2024 



Kahramanlık Türküleri Beste Yarışması sonuçlandı:Gülçin Yahya’ya ödül


Gazi Üniversitesi Müzik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gülçin YAHYA KAÇAR, Ankara- Polatlı Belediyesi’nin Sakarya Zaferi’nin 86. yıl dönümü anısına düzenlediği “Sakarya Savaşı Kahramanlık Türküleri Türk Halk Müziği Beste Yarışması”nda “ Dua Tepe Yanıyor, Yürekleri Yakıyor” isimli eseri ile 1. mansiyon ödülünü kazandı.

Birincilik ve ikincilik ödüllerinin verilmediği yarışmada üçüncülük ve 12 adet mansiyon olarak değerlendirilen ödüller, Sakarya Zaferi’nin yıldönümü kutlamaları çerçevesinde 13 Eylül 2007 tarihinde düzenlenen törenle hak sahiplerine verilecek. Doç. Dr. Gülçin YAHYA KAÇAR’ın Karcığar makamında bestelediği eserin hikâyesi şöyle: Sakarya Savaşının başladığı 23 Ağustos 1921 gününün sabahı, Yunan Savaş Bakanı Teotokis, kendisinden randevu talebinde bulunan İngiliz Askeri Ataşesi Nairme’ye telefonda şöyle diyordu: “Savaş bu sabah başlamıştır. Haberler çok güzel... Olumsuz bir şey yok. Randevu talep ediyormuşsunuz. Biz 5 Eylül’de Ankara’dayız. Sizi o gün Ankara’da bekleyeceğim. Beraber hakiki bir Türk Kahvesi içeriz”. Yunan ordusu 14 Ağustos 1921 günü üç kolordusu ile Eskişehir, Kütahya, Afyon, istikametinden Sakarya’ya doğru yürüyüşünü başlatmış, 22 Ağustos’tan itibaren de Sakarya’daki Türk savunma hatlarına yaklaşarak taarruz düzenine geçmişti. Hedef Ankara idi. Emirde ordunun amacı açıklanmıştı: “Düşman cephesini merkezden yarmak ve doğudan kuşatmak” 23 Ağustos’ta savaşın başlamasıyla, bütün gücüyle saldıran, savaş gücü yüksek, donanımlı Yunan birlikleri ilk etapta önce Mangal Dağı sonra Türbe Tepe’yi daha sonra da Duâ Tepe ve Kartal Tepe’yi ele geçirdiler. Gittikçe yayılarak bütün cepheyi saran bu amansız savaşın en şiddetli geçtiği yerlerden biri de Duâ Tepe idi. Bu tepe savaşın kaderini de etkileyebilecek son derece stratejik bir öneme haizdi. Ve bir an önce de düşman elinden alınması gerekiyordu. Takvimler 10 Eylül 1921’i göstermekteydi. Savaşın ondokuzuncu günüydü. Başkumandan Mustafa Kemal Paşa, Duâ Tepe’ye doğru geliyor, oradan da Zafer Tepe’ye geçerek, Duâ Tepe’nin düşmandan geri alınması için taarruz emrini bizzat kendisi veriyordu. Türk birlikleri büyük bir azim ve kararlılıkla saldırıya geçtiler. Birliklerimizin ard arda yaptıkları süngü hücumlarıyla Yunan savunması yer yer kırılmış, ilk Yunan mevzilerine girilmişti. Fakat bazı yerlerde Yunanlılar inatla direnmekteydiler. İşte bu inatla direnen mevzilerden birinin karşısında bulunan 56. Alay komutanı Yarbay Fehmi Tınaz alay sancağını açtırarak* emrindeki iki taburla hücum borularının eşliğinde Allah Allah sesleriyle yeniden saldırıya geçmiş, yoğun düşman ateşine rağmen süngü hücumuyla düşman mevzilerini darmadağın etmişti. Taburlarla birlikte hücuma katılan alay sancaktarı başından vurulmuş, hemen yanındaki bir diğer sancak muhafızı da sancak yere düşmeden sancağı tutmuştur. O da vurulunca düşman mevzilerine girilinceye kadar bu böyle devam etmiş, vurulanlar düşmüş ancak sancak elden düşmemiştir. Kükreyip seller gibi üzerine gelen Türk birlikleri karşısında daha fazla tutunamayacaklarını anlayan Yunan birlikleri, mevzilerini boşaltıp Duâ Tepe’yi terk etmişler ve Sakarya nehri istikametinde kaçmaya başlamışlardır. Birçok şehit pahasına Duâ Tepe geri alınmıştı ( 10 Eylül 1921). Duâ Tepe’de saat 14.00 sularında dalgalanan Türk Sancağı üç gün sonra gelecek nihai Sakarya Zaferi’nin ve daha sonra gelecek büyük zaferlerin müjdecisiydi. Duâ Tepe zaferi düşmanın moralini bozmuş, diğer tüm cephelerde de çözülmesine neden olmuştur. Bu zafer Sakarya Savaşı’nın gidişatını da değiştirmiş, savaşın kazanılmasını sağlamıştır. Yarışmada ödül alan beste ve güftenin yazılmasına ilham kaynağı olan işte bu Dua Tepe zaferidir. Sözleri Doç. Dr. Gülçin YAHYA KAÇAR’a ait olan eserin güftesi şöyle: Duâ Tepe yanıyor, yürekleri yakıyor Düşmüş düşman eline, ciğerleri dağlıyor Başkumandan geliyor, hücum emri veriyor Çaldı hücum borusu, Mehmet harbe gidiyor Top güllesi geliyor, sînelerde eriyor Vurulanlar düşüyor, sancak elde gidiyor Koçyiğitler kükrüyor, seller gibi akıyor Zâlim düşman ordusu, şimdi artık kaçıyor *Türk Askerî Literatüründe sancak, o alayın şeref ve namusunu temsil eder. Normalde kapalı bir yerde muhafaza edilen Alay Sancağı’nın savaş alanında açılması askeri coşturan, heyecana getiren çok önemli bir olaydır. Sancağın açılması ölümüne bir mücadeleyi ifade eder. İstiklâl Harbi sırasında benzer olaylar sıkça yaşanmıştır.


Bu haber 4453 defa okundu.

Ufuk Ötesi  : 2007 / 09

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002