|
|
|
Çayeli’nde dünyayı ağırlama planı
|
Karadenizliler turizmde dünya çapında bir hedef koydu: Çayeli'nde dünyayı ağırlama planı. Bu planlarının detaylarını öğrenmek için Çayelililer Derneği başkanı Yılmaz Hüsrev'in kapısını çaldık. |
Mahmut Cevher-İşte Karadeniz insanı; sıcak mı sıcak misafirperver mi misafirperver. Cana yakın tavırları ve sempatik kişiliği ile Yılmaz Hüsrev’ le bir koyu sohbete başladık ki, saatler nasıl ilerledi anlayamadım. Farklı bir kişilik. Lider; milliyetçi, değerlerine sahip çıkan ülkesi ve insanı için yüreğini ortaya koymaktan çekinmeyen, gerçek bir insan mühendisi. Çayeli’nin geleceğinin mimarlarından Yılmaz Hüsrev.
Yılmaz Hüsrev’i bize anlatır mısınız, kimdir?
1950 yılında Çayeli’nin Çilingir köyünde dünyaya geldim. Babam eğitmendi. İlkokulun birinci sınıfında daha 6 ay babamdan eğitim almışken 1956 yılında babamı kaybettim. O tarihte köyümüzde ilkokul kapalı olduğundan köyümüzle ortak eğitim yapan Sefalı köyünde eğitimime devam ettim. Ve de dördüncü sınıfta hayatımı değiştiren Çataklı hoca öğretmeni Mustafa Kaşıkçı hocamla tanıştım. Mustafa Kaşıkçı’nın ailemi ikna etmesi ile eğitimime ortaokulu Çareli’nde, liseyi de Rize’de okudum.1971 yılında İstanbul’da hukuk fakültesine girdim. 1976’da hukuk fakültesini bitirdim.1977 ve 1979 yılları arasında Çayeli Lisesi’nde tarih hocalığı yaptım. Aynı zamanda ailemin ticari işlerine yardımcı oldum. Atatürkçüyüm. Türk milliyetçisiyim. Ve en önemlisi de Karadeniz aşığıyım. Ben Çayeli aşığıyım.
Türkiye’nin en büyük hacimli noterlerinden biri olarak anılıyorsunuz. Başarınızı neye borçlusunuz?
1984 yılının ocak ayında noterlik mesleğine girdim. Ülkemin en değerli yerlerinde görevler yaptım. Çeşitli kültürlerle ve o kültürle yaşayan insanlarla bütünleştim. Özümde insanı severek, iyi ilişkiler kurarak hayatımı sürdürdüm. Başarımın en büyük payı da çalışma arkadaşlarıma olan güvenim ve ekip olarak özverili çalışmanın, ilkelerimizin başında yer alması olduğuna inanıyorum. Her şeyin mimarı sevgidir. Çalışanlarımla adeta bir yumruk olurum. Bu benim için yaşam felsefesi olmuştur.
Sosyal bir kişiliğiniz var. Bu kişiliğinizi bizimle paylaşır mısınız?
Dediğim gibi, bana hayatımda yön veren ilkelerimi bana öğreten başta öğretmenim Mustafa Kaşıkçı’dan aldım. İnsanı insan olarak sevmek ve ailemdeki bireylerin toplumumuzdaki faydalı çalışmaları kendine hizmet etmekten önde tutan yaşamları içersinde adeta işlendim. Ben de aynı hızla insanımıza faydalı olmak için çeşitli sosyal derneklerde çalışmalarımı sürdürüyorum. Büyüklerim bana insanların egoist olmaması, sahip oldukları becerilerini toplumla paylaşması gerektiğini öğrettiler. Bizim çocukluğumuzda ideallerimiz vardı. Okuyacak, üniversiteyi bitirecek ve toplumun çeşitli kesimlerinde bu ülkenin geleceğinde ışık tutacak çalışmalar yapacaktık. Birlikte okuduğumuz arkadaşlarım ve ben bu idealler peşinde ülke insanına ve memleketimize hizmet vermenin keyfini yaşıyoruz. Mümkün oldukça da bir araya gelerek güçlerimizi insanımıza hizmette nasıl birleştirebiliriz, onun çalışmalarını yapıyoruz.
Memleketinizdeki kadınlarınızın ağır şartlar altında çalışması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Biz Karadenizliler aileye, anneye ve kadınlarımıza çok değer veririz. Dışardan bakıldığında kadınlarımız ağır şartlarda çalışıyor gözüküyorlar. Ancak erkekleri ile birlikte tarlasında omuz omuza hayatlarını kazanıyorlar. Eğitimi olan kadın ve erkeklerimiz çeşitli büyük kentlerde yine bu ülke için çalışmalarını sürdürüyorlar. Hedefim her yetişen gencin üniversiteyi bitirmesi için kişisel çabalarım yanında, sivil toplum örgütleri, kamu kurum ve kuruluşları ve vakıflarımızla iç içe koordineli olarak okumak isteyene kucak açmaktır. İnsanlarımızın daha üretken olması için topluma hizmet felsefesinden yola çıkarak çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. İnşallah teknolojinin gelişiminden faydalanarak, kadınlarımızın ağır işlerde çalışmalarını gelecek yıllarda hep birlikte hafifletiriz.
‘Geleceğimiz eğitimle yönlenecektir’ demekle neyi anlatmak istiyorsunuz?
Ben devlette yetkili merci olsaydım, gelirimizin en az yüzde 40’ını eğitime ayırırdım. Çünkü toplumun temel dinamiği insandır. Başarının merkezinde insan vardır. Siz bu insanı güzel yetiştirmezseniz siz bu insanı güzel işlemezseniz, uçakların tek başına uçması, fabrikaların tek başına işlemesi, toplumun tek başına şekillenmesi mümkün değildir. Onun şekillendirecek olan insanın iradesidir. Ve bu iradesinde insanı sevmesi lazım. İnsanı sevmeyen bir insanın medeniyete ve dünyaya katkısı olması mümkün değildir. Ben bilginin tek başına bir işe yaradığına inanmıyorum. Bu bağlamda aradığınız her tür bilgiyi internet sayfalarında bulabilirsiniz ama o bilgilerin bir insanla değerlenmesi çok daha fayda verici olur. Tabiî ki o insanında örf ve adet düşüncesi, adalet anlayışı sadakatli kişiliği ve topluma bakış açısı çok önemlidir. Demek ki toplumu geliştirecek mekanizmanın temelinde insan olduğuna göre, sadece idare eden insanlarımızı değil evdeki eşimizi, kardeşimizi, bakkalımızı, şoförümüzü, tamircimizi, bu toplumun içersinde hizmet eden her insanımızı her alanda yetiştirmemiz gerekir.
Eğitilmiş kişi size ne ifade ediyor?
Şunu söyleyeyim. Bugün belki insanlarımızı eğitilmiş olarak addediyoruz. Mesela liseyi, üniversiteyi bitiren kişiyi eğitilmiş kişi olarak algılıyoruz. Ancak bu yeterli değil. Ben buna pek katılmıyorum. Bütün bu eğitimlerin yanında eğitilmiş kişi paylaşmayı bilen kişidir. Bencil olmamalı. Eğitilmiş olan kişi yalnızca kendi çıkarlarına değil bütün insanlara hizmeti kendine şiar edendir. Toplumun huzurunu gören ve bundan mutlu olan insanı oluşturmadıktan sonra toplumsal huzurun ve başarının sağlanması da mümkün değildir. Ben buna inanıyorum.
Bize düşünce yapınızı anlatır mısınız?
Çağlar değiştiğine göre insanların da çağa ayak uydurması gerekir. Evet ben gerçekten Türk Milliyetçisiyim. Ve bu fikirlerimi, düşüncelerimi bu ülkenin gelişmesi için, liderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’ün dediği gibi ülkemizin çağdaş medeniyetler seviyesine yükselmesi için kullanmaktayım. Ben bir lider örnek vereceksem; Avrupa liderlerinden örnek vermem. Bizim içimizde örnek verilecek o kadar çok lider var ki. Mesela lider arıyorsak bu liderlerin en önünde Mustafa Kemal ATATÜRK gelmektedir. O bu ülkenin cehaletten çıkması için büyük mücadeleler vermiş ve Türkiye’yi aydınlığa çıkartacak olan yolun içine koymuştur. Ve bu ülkenin insanına tek bir şey söylemiştir. Okuyun ve de çalışın. Başarının iki anahtarı bu. Okuyacaksınız, inanacaksınız ve çalışacaksınız. Ben bu bağlamda başarılı bir liderin izinde Atatürkçü ve Milliyetçiyim. Ölene dek çalışmalı ve örnek olmalıyız. Yatarak örnek olamayız.
Kadın erkek eşitliği konusunda bir Karadenizli olarak ne düşünüyorsunuz?
Eşitlik tartışması güçsüz toplumlarda konu edilir. Bizim insanımız güçlüdür. Bu güç damarlarımızdaki kanda mevcuttur. Ben Türk toplumunda erkeğin kadınla, kadının da erkekle güç yarışına gireceğine inanmıyorum. Her insan özgür doğmuştur, özgür yaşamalıdır. Tabiî ki toplumun kabul ettiği örf ve adetler çizgisinde sadakatle ve saygıyla. Ben Karadeniz’de kadınımızın yanımızda değil, önümüzde olmasını isterim. O bizim başımızın tacı, evimizin direği annemizdir. Bizi yetiştiren, bu topluma kazandırandır. O yüce varlığı biz eşitlik kavgası içersinde asla görmeyiz. Bizde kadınlar hür doğar, hür ölürler. Bizde kadın en az erkek kadar hürdür ve güvenilirdir. Kadın olmazsa insan üretken olmaz. Aslında bütün olayların merkezine ve alt yapısına baktığınızda kadının erkeği başarıya ittiğini görürsünüz. Her başarılı erkeğin arkasında değil, yanında mutlak bir kadın vardır. Siz kadınlarla birlikte bir sevgi dünyası oluşturabilirsiniz, onlar olmadan böyle bir dünya oluşması mümkün değildir.
Aynı zamanda Çayeli Dernekler Federasyonu Başkanısınız. Nasıl bu göreve geldiniz?
1991 yılında İstanbul’a geldiğimde ben Ordu Gölköy’de ve İzmir Torbalı’daki yaptığım sosyal faaliyetlerin ve o toplumlara verdiğim hizmeti kendi halkım içinde yapmalıydım. Bu bağlamdaki arzumdan dolayı sosyal derneklerle çalışmak istedim. Bunun da yolu sivil toplum örgütlerinden geçiyordu. Ve İstanbul’a geldiğimde arkadaşlarım beni bir toplantıya davet ettiler. Bu toplantı Çayeli Aşıklar Derneği yönetim kurulu toplantısı idi. Bu toplantıda değerli yönetim kurulu üyeleri vardı. Bana başkan olmam teklif edildi. Ben de birikimimi topluma yansıtabilmek için bu görevi uygun buldum. Böylelikle hizmet yarışı içersine girmiş oldum.1997 yılında Aşıklar Derneği başkanı oldum. Daha sonra 2004 yılında da Çayeli dernek başkanı görevini, halen onursal başkanımız olan sayın Ali Fuat Albayrak’tan devraldım. Yıllarca Çayeli’ne hizmet veren ve bu bağlamda çok faaliyetlere imza atan değerli büyüğümüzün onursal başkan olması yönünde talepte bulundum ve kabul edildi. Ve daha sonra Çayeli ve köylerindeki derneklerle görüşüp önce birlik sonra da 9 Mart 2006 yılında değerli dernek başkanlarımızın tam desteği ile federasyon çatısı altında birleştik. Federasyon başkanlık görevine sayın dernek başkanlarım beni uygun buldu. Kendilerine teşekkür ederim, layık olmak için tüm gücümle çalışacağıma söz verdiğimi bildiririm.
Federasyon başkanı olarak hedefleriniz nelerdir? Bu anlamda yaptığınız faaliyetler var mı?
Bu bağlamda da ilk icraatımız olarak federasyonumuzu modern, geniş, rahat bir binada faaliyetini sürdürmesi için, İstanbul Üsküdar’daki Uncular sokağından yine Üsküdar’da Fıstıkağacı semtindeki modern binasına taşıdık. Açılışımıza binlerce hemşerimiz katıldı. Milletvekillerimiz, bakanımız ve sivil toplum örgütleri başkanları ve üyeleri, kamu kurum ve kuruluşlarının değerli yöneticileri, sayın belediye başkanlarımız ve şirket yöneticilerimiz katıldılar. Kendilerine katılım ve destekleri için teşekkür ederiz. Gençlere çok değer verdik ve gençlik kollarımızı kurarak faaliyetlerine tam destek verdik. Gençliği harap olmuş bir toplumun kalkınması mümkün değildir. Bu düşünceden yola çıkarak gençliğimizi boş vakitlerinde kahvelerden dernek faaliyetlerine çekmeye çalıştık. Büyük oranda da başarılı olduk. Gençlik kollarımızı buradan tebrik ediyorum ve başarılarının devamını bekliyoruz.
Çayeli halkı federasyona destek veriyor mu?
Çayeli halkı; birlik ve beraberlik içersinde, dostluk çizgisinde, tüm sivil toplum ve kamu kurum ve kuruluşları ile koordineli çalışmalarımıza tam destek veriyor. Çayeli halkı bilinçli bir toplumdur. Geleceğini tüm kurum ve kuruluşlarının birlikteliği ile yönlendireceğini iyi biliyor ve bu kurum ve kuruluşları Çayeli için birlikte çalışmaya davet ediyor. Açılışımızdaki binlerce kişinin izdiham yaratması bunun bir göstergesidir. Çayeli’ni İstanbul’da yaşayanlarla birlikte Üsküdar’dan yönetiyoruz ama yüreğimiz daima Çayeli’nde ve orda yaşayan insanımızın yanındadır. Tabi ki refah düzeyini artıracak faaliyetler yapmamızı haklı olarak bekliyorlar.
Biz bu anlamda Çayeli Vakfı ile koordineli 400 gencimize burs veriyoruz. Çayeli Vakfı ile Çayeli Federasyonu ayrı görünmelerine rağmen birlikte ve ortak çalışmalar yapmaktadırlar. Vakıf bizim kardeş kuruluşumuzdur ve Çayeli için söz sahibidir. Birlikte güç birliği içersindeyiz. Tiyatro çalışmalarımız, yabancı dil eğitimlerimiz, yılda sayıları 10’u bulan panel ve seminerlerimiz var. Üç değişik folklor ekibimiz var. Bu ekiplerde 200’ün üzerinde gencimiz çalışmalarını sürdürüyor. Turizmle ilgili çalışmalar da sürdürmekteyiz.
Burada bir duyuru da yapmak istiyor başkanımız; ayda bir dernek sosyal tesisinde horon oynanacaktır. Tüm halkımız davetlidir. Tarihleri panolarımıza asılacaktır.
Ayrıca aklınıza gelebilecek her türlü özel günler için gençlik kollarımız kutlama yapıyor. Günün anlamına göre programlar hazırlıyor ve bu programları yine kendi içlerinden yetişen kişiler sunuyor. Buradan bu gençlerimizin yaptığı çalışmalara Karadeniz ve ülke basınının desteğini bekliyoruz.
Federasyonunuzun eğitime katkısı ileriki yıllarda ne tür projelerle sürecek?
Bir kere şunu belirteyim. Çayeli’nde okuyamayan genç kalmayacak. Bu anlamda Çayeli’nin kaliteli öğretmenlere ihtiyacı vardır. Kaliteli öğretmenlere federasyondan da destek sağlayarak ilçemizde kalmalarını sağlayacağız. Bir başka çalışmakta olduğumuz proje de en az 8-10 tane kaliteli nitelendirilecek öğretmene lojman desteği sağlamaktır. Bunun için de komisyonlarımız çalışmalarını sürdürüyor. Bu ileriki yıllarda halkımızın desteği ile daha da arttırılacaktır. Çocuklarımız için her türlü hizmet verilmesi için şartlarımız zorlanacaktır.
Federasyonunuzun kültür hizmetlerine de katkısı var mıdır?
Asıl amacımız zaten eğitilmiş ama kültürünü iyi bilen ve yaşatan toplumu yakalamaktır. u anlamda gençlerimiz folklor, tiyatro çalışmaları ile faaliyetlerini sürdürürken, federasyonumuza bağlı derneklerin yaptığı geziler ve festivallerle kültürümüzü gelecek nesillere aktarmak için büyük organizasyonlar hazırlanmaktadır. Bu festivallerimizde halkımız kendi örf ve adetleri içersinde horonlarını oynar, birlikteliklerinden keyif alır. İstanbul’da ve büyük şehirlerde yaşayan halkımız bu festivaller sayesinde kucaklaşır, hasret giderirler. Kitap, dergi ve gazete ile desteklerimiz ileriki günlerde güçlendirilerek devam edecektir.
Başkanın Çayelili hemşehrilerine bir müjdesi var
2008 yılı için Çayeli’nde büyük bir festival planlanmaktadır. Bu festival tam bir hafta sürecek olup, tüm bağlı olan köy derneklerinde birer gün yapılacaktır. Bu festivale ülkemiz yöneticileri ve Türk halkı davetli olduğu gibi aynı zamanda tüm Türk Dünyası yöneticileri ve şirketleri, değerli basınımız ve dünya basını davetlidir. Bu festival Çayeli’ni dünyaya tanıtacak, eşi emsali olmayan bir organizasyon olacaktır. Biz federasyon başkanlığı ve yöneticileri sırf bu festival için bir komisyon kurduk. Bu günden itibaren tüm sivil toplum örgütleri, kamu kurum ve kuruluşları ile görüşmeler yapıp bilgi ve desteklerinin alınmasına çalışılacaktır. Çayeli halkı ile ve Çayeli için kol kola 2008 festivalinde hep birlikte horon oynayacağız inşallah. Bu festival aynı zamanda esnafımızın yüzünü güldürecek. İlçemize turizm kenti olma yolu açılacak ve hızla turizm yatırımlarına ağırlık verilerek önemli bir festival olacaktır.
Çayeli’ni ekonomik açıdan güçlendirmek için ne tür çalışmalar yapmayı planlıyorsunuz?
Doğal güzellikleri, eşi emsali olmayan ilçemizin kalkınması ve refah seviyesinin üzerinde yaşam sürmesi için iki şey gerekli. Bunlardan birincisi EĞİTİM ikincisi ise TURİZİM. Çayeli insanı; düşünün ki sırf iaşesi ve geçimini sağlamak için büyük bir çoğunluğu doğduğu yerleri veya baba ocağını bırakarak büyük şehirlere Avrupa’ya Amerika’ya ve dünyanın başka ülkelerine göç etmek zorunda kaldı. Bu şehirlerdeki ve ülkelerdeki medeniyetle tanıştık ve yıllardır bu medeniyeti memleketimize yine kendi insanımızın yaşam felsefesi ile taşıdık. Düşünün şimdi Çayeli halkının modern ve medeniyet çizgisindeki yerini. Bir de burada üniversite mezunlarının, lise mezunlarının, Çayelili iş adamlarının şirketlerindeki bilgi ve birikimlerin güç birliği ile sivil toplum örgütlerinin güçlerinin ve kamu kurum ve kuruluşlarının birlikteliğinden çıkacak gönül birliğindeki başarıyı düşünün. Bu güçle Çayeli’nde kalıcı ve gelir sağlayıcı turizm projeleri geliştireceğiz. Düşünün Çayeli’nde fabrika yaparsanız güzelliklerini, doğallığını ve tabi varlıklarını öldürürsünüz. Hâlbuki yaylalarıyla, deniziyle, akarsularıyla, dağlarıyla tam bir turizm cenneti olan bu ilçenin keşfedilmesinin sağlanması için alt yapının oluşturulmasını sağlamalıyız.
Başkanım turizm yatırımından kastınız nedir?
Küspa Dağlarını, Kemerin o güzel köyünü, Kaya Şelalesini, Şenoz’un o güzel yaylalarını ve Çayeli’nin tarihi turistik yerleri ile denizini kendi halkımız bile daha tam keşfedememiştir. Aslında buradan memleketimizden çıkan değerli büyük devlet adamları, Sn. Mesut Yılmaz beyle sayın Recep Tayip Erdoğan beyefendilere Çayeli Dernekler Federasyonu adına teşekkür ederiz. O kadar güzel bir yola kavuşturdu ki bizi hem yorulmuyoruz hem de tabiatın eşsiz güzelliklerini seyrederek memleketimize gidiyoruz. Yeşilin ve mavinin bu kadar uyumlu olduğu, insanı büyülediği başka bir yer görmedim. Bu yollar yapıldıktan sonra ben iddia ediyorum; on yıl sonra Türkiye’nin en çok turist ağırlayan illeri Karadeniz illeri olacaktır. Bunun için hep birlikte çalışmalı, turizm alt yapısına gerekli desteği vermeli ve yatırımlara başlanmalıdır.
Karadeniz’de turizm diyorsunuz. Ama Karadeniz insanı sert yapısı ile tanınıyor. Bu turisti korkutmaz mı?
Öyle şey mi olur? Karadeniz insanının misafirperverliği dillere destandır. Biz kadınımızı bırakın yanımızda yürütmeyi, önümüzden yürütürüz. İnsanlarımız plajlarda denize giriyorlar. Şu kadar söyleyeyim. Yerli veya yabancı turiste karşı bu güne kadar tek bir olay vuku bulduğu görülmemiştir. Bırakın erkeği ile gelmeyi, hanımefendilerin tek başlarına gidebilecekleri en güvenilir bölgedir Çayeli ve Karadeniz. Tüm halkımıza açık davettir. Çayeli’nin güzelliklerini görmeden ve dünyada cenneti birkaç gün de olsun yaşamadan bu dünyadan göç etmeyin. Tüm hemşerilerime ve Türk halkına sevgi ve selamlarımızı gönderiyorum.
Böyle diyor Sayın Yılmaz Hüsrev. Adeta sohbetinde bize Çayeli’ni yaşattı. Sayın Başkana bu güzel sohbeti ve misafirperverliği için teşekkür ediyoruz. Biz de inşallah 2008 yılı Çayeli Kültür ve Tanıtım Festivali’nde Yılmaz Hüsrev’in davetlisi olarak tam kadro Çayeli’nde olacağız. Tüm okurlarımızı da Çayeli’nde yapılacak olan festivale katılmaya çağırıyoruz. Buradan okurlarımıza sevgi ve saygılarımızı iletiyor, sağlıklı mutlu kalın diyoruz.
|
Bu haber 4869 defa okundu.
|
Ufuk Ötesi : 2007 / 09
|
|
|