Panelin açılış konuşmasını İstanbul Barosu Başkanı Av. Kazım Kolcuoğlu yaptı. O günün zor koşullarından bugüne nasıl gelindiğini tarihte neler yaşadığımızı ve hangi koşullardan geçtiğimizi yeniden gözden geçirmek ve geleceğimizi değerlendirmek amacıyla Baro olarak her yıl “Lozan Toplantıları” düzenlediklerini belirten Kolcuoğlu, “84 yıl önce yaşanan ve tarihimizin çok önemli dönüm noktasını oluşturan, Milli Misak sınırları içinde bağımsız ve eşit devlet olmak hakkını kazandığımız LOZANI, yeniden hatırlamak ve değerlendirmek, geleceğimize daha aydınlık ve umutla bakmamızı sağlayacaktır” dedi.
Osmanlı İmparatorluğunun son günleri ile Kurtuluş Savaşı ve Lozan’a uzanan süreç hakkında özet bilgi sunan Av.Kolcuoğlu, Lozan Barış antlaşmasından sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin, çağdaş bir devlet anlayışı içinde laik Cumhuriyet kuralları ile yeni bir hukuk düzenine kavuştuğunu, Türkiye Cumhuriyeti’nin diğer devrimleri de temel oluşturan Hukuk Devleti ilkesi üzerinde yükseldiğini bildirdi.
Lozan belgesini yok farz ederek, eskiye dönüş özlemi içinde olduklarını hatırlatan Kolcuoğlu şöyle konuştu: “Yenidünya düzeni adı altında genişletilmiş Ortadoğu Projesi ve 1. Dünya Savaşı sonrası Ortadoğu’da yaratılan yapay devletlere yenilerini katmak amacıyla, ABD, İngiltere ile birlikte Irak’ı işgal ederek geçmişte olduğu gibi bugün de insanlığa karşı suç işlemeye devam etmektedirler. Bu ülkeler, emperyalist emellerine uygun ve Sevr Antlaşması’nı diriltmeye yönelik haritalar açıklamakta ve bu haritaları elden ele dolaştırmaktadırlar.”
İstanbul Barosu Başkanı, Türkiye’nin iç ve dış borçlarının 400 milyar doları aştığını, borsanın büyük bir bölümünün yabancıların eline geçtiğini, devletin hazırladığı bütçenin IMF’in onayı olmadan meclise gönderilemez olduğunu belirtti. Ayrıca Lozan’da azınlık olarak sadece dini azınlıklardan söz edildiği halde emperyalist güçlerin etnik yeni azınlıklar yaratma çabasında olduğunu, bununla da Türkiye Cumhuriyeti’ni bölmek amacında olduklarını vurguladı.
Baro Başkanının konuşmasından sonra panele geçildi. Gazetemizin yazarı ve İstanbul Barosu Genel Sekreteri Av.Hüseyin Özbek’in yönettiği panelde ilk sözü Dışişleri eski bakanlarından Prof. Dr. Mümtaz Soysal aldı.
Soysal, Lozan Antlaşmasını, uluslar antlaşmalar arasında ‘çok az ayakta kalan ve canlılığını sürdüren antlaşmalardan’ biri olarak niteledi. Ankara Hükümeti’nin “Sevr Dayatmasının” kabul etmediğini, bu antlaşmaya geçersiz kıldığını belirten Prof Dr. Soysal, Lozan antlaşmasının diplomatik bir zafer olduğunu, bununla 1. Dünya Savaşı yenilgisinin rövanşının alındığını belirtti.
Lozan Barış görüşmeleri sırasında kapitülasyonların devamını istemek ve Ermenilere toprak verilmesi konusunun müzakerenin terki anlamına geleceğini baştan vurgulandığını, kapitülasyonlar konusunun müzakerelere ara verilmesine neden olduğunu hatırlatan Soysal, Ankara hükümetinin isteğinin kabul edilmesiyle sorunun aşıldığını ve kapitülasyonların kaldırılması ile normal hukuk düzenine geçildiğini anlattı.
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Devletler Özel Hukuku Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sibel Özel de Lozan Antlaşmasında yer alan Ortodoks Fener Rum Patrikhanesinin durumu ve bugünü konusunu ele aldı.
Lozan görüşmelerinde patrikhanenin Türkiye ‘den uzaklaştırılması konusunun büyük bir dirençle karşılaştığını, bu konuda çetin tartışmaların yapıldığını anlatan Özel’ Türk Heyetinin patrikhanesini hiçbir siyasi ve idari faaliyette bulunmaksızın sadece dinsel görevini yerine getirmek kaydıyla Türkiye’de kalabileceği önerisinin kabul edilmesiyle bir uzlaşma sağlanabildiğini bildirdi.
Patrikhanenin iç hukuka tabi olduğunu, idari ve siyasi imtiyazların bulunmadığını belirten Sibel Özel’ Ekümenikliğin siyasî ve idarî işlevleri de bulunacağı için Lozan Antlaşmasına konulmadığını dikkat çekti.
Panelde konuşan Emekli Büyükelçi Taner Baytok ise Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerini ‘Paradokslar Dönemi’ olarak niteledi ve Balkanların kaybedilmesi ile Çanakkale Savaşları, Sarıkamış olayları ve Yemen Çölleri Osmanlı İmparatorluğunun adeta yok olmasına neden olduğunu belirtti.
Taner Boytok 1919-1923 döneminde Türklerin ölüm kalım mücadelesi verdiklerini ve kazanılan zaferin Lozan Antlaşmasıyla noktalandığını belirtti. Ayrıca Boytok, daha kurtuluş hareketinin başında Atatürk’ün Misak-ı Milli sınırlarını çizdiği, Mudanya Mütarekesi sırasında da Trakya sınırlarının belirlendiğini anlattı.
Taner Boytok, panelin son derece renkli geçen konuşması sırasında ağırlıklı olarak Lozan müzakerelerine katılan ülkelerin temsilcileri hakkında ilginç açıklamalar bulundu ve müzakereler sırasında yaşanan olaylar hakkında da ayrıntılı bilgiler iletti.