Bu kongreye katkıda bulunan kuruluşların Kültür Bakanlığı, TİKA, TÜBİTAK, Türk Ocakları, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve valiliğiyle EBSO olduğu belirtildi. Rus arkeologların çoğunlukta olduğu kongreden bazı bildirilerin başlıkları Ufuk Ötesi okuyucularının dikkatini çekecektir. Birçok bildiride Türk adı geçmektedir. Uzun zaman İskitlere mal edilen mezar araştırmaları bakımından da bu anlamlıdır. Bir kaç örnek vermek gerekirse; Yenisey vadisinde erken Türk anıtları, Eski Türklerin tarihi Kaynağı olarak Altay Petroglifleri, Arkeolojik Verilere göre Sayan-Altay Türklerinde Kadın, Sayan-Altay ve Orta Asya’da Türk Süvari Zırhları, Koju-Tuva’nın Eski Türk Heykelleri, Rusya Altay’ında Eski Türk Kaya Resimleri, Rusya Etnografya Müzesinde Türk Koleksiyonu v.b. Rus arkeologları kültür tarihimizin karanlıklarına ışık tutmakta. Sıtalin devrinde Türkologların ölümüne baskı gördükleri hatırlanacak olursa geçen zaman onlara artık rahat nefes aldırmış olmalı. Güney Sibirya dağlarında kim bilir ne zor şartlarda çalışan bu insanlar dünyanın en az kazanan araştırmacıları olsa gerektir. Rahmetli Gazi Paşa, İslam öncesi Türk tarihine had safhada meraklıydı. Bu günleri görseydi bu kabil araştırmacıları bedava ağırlayacağı gibi üste para da verirdi inanıyorum.
3500 yıl öncesinin dokuma örnekleri, 2500 yıl öncesinin Hunlarla bağlantılı Taşlık kültürüne ait ölü maskeleri şaşırtıcıydı. Ölü maskelerindeki ifade çeşitliliği anlatılır gibi değil, sanatın ideali soyuttur, sanat soyutu arar denir. Sanat Altay-Sayan mezarlarına mutlaka uğramalı. Aynı çağın altın Yunan maskeleri Taşlık maskelerinin yanında ne kadar da ruhsuz ve donuk kaldı.
Kongrede Türk hanım arkeologların da dikkat çekici bildirileri vardı. Muazzez İlmiye Çığ’ın “Tufan Orta Asya’da mı oldu?” bildirisi tufanla ilgili Türkmen efsanelerinden örnekler bakımından ilginçti. 92 yaşındaki bu hanım Türkçenin Sümerceyle aynı kökten geldiğini savunmakta ve notlarını eski yazıyla almaktaydı. Prof. Elif Tulunay’ın Etrüsklerle ilgili bildirisi Romalılara kemer ve kubbe yapmayı öğretenlerin kim olduğu konusunda İtalyanların canını sıkacaktır. Ayşe Erol’un Amazon kadınların yarım kalkanları ile ilgili bildirisi bizlerin de arkeoloji sahasında adamakıllı söz sahibi bir ülke olduğumuzun göstergesiydi. Kongrenin özel bir bildirisi Gazi Üniversitesi’nden Fatma Ahsen T uran’ın semahların Şaman ayinleriyle bağlantısı konuluydu. Düzce semah ekibinden Turnalar Semahı zengin kültür tarihimizin saklı ama özenle korunması gereken bir cephesi, herkesin ilgisini çekti. Eloğlu kim bilir hangi niyetle uzun yıllar öncesinden Anadolu Araştırmaları Enstitüsü kuruyor, artık bizim de bir Avrasya Araştırmaları Enstitümüz olmalıydı. Bundan sonra arkasının gelmesi dileğiyle hazırlayanları kutlamak gerekir.
Not: Okuyucularımızdan bilgi almak isteyenler Dokuz Eylül Üniversitesi Arkeoloji Bölümünden A. Semih Güneri’yle irtibat kurabilir.