|
|
|
Vatan için idama gidenlerin kimsesizliği
|
Boğazlayan Kaymakamı ve Yozgat Mutasarrıf Vekili Kemal Bey de 07 Ocak 1919’da Ermeni soy kırımından sanık olarak tutuklananlar arasında idi. |
Kaymakamlık ve Mutasarrıf Vekilliği görevini ifa ettiği sırada İşgalcilerin başlattığı iftira ve insan avına ilk kurban olarak seçilmiştir.
Bu kurbanlar, Ermeniler tarafından özenle seçilir ve yargılama sırasında her türlü desise ve hile acımasızca tatbik edilirdi. Ermenileri ve işgal güçlerini memnun etmek için asılan Boğazlıyan (Yozgat Sancağı’nın kazası) Kaymakamı Mehmet Kemal Bey, Türk halkı üzerinde çok derin acılar bırakmıştır.
Yozgat İstinaf Mahkemesinde yargılanmış ve beraat etmiş olmasına rağmen, yeniden tutuklanarak mahkeme önüne çıkarılmıştır. Dava vekili Saadettin Ferit Bey, Kemal Beyin savunmasını gönüllü olarak üstlenmiştir. Aynı suçtan daha önce yargılanarak beraat ettiğini ileri sürerek serbest bırakılmasını talep eden Kemal Beyin bu isteği Divan-ı Harp Savcısı Sami Beyin saçma sapan iddiaları ve Mahkeme Başkanı Mahmut Hayret Paşanın da savcıya katılması ile geri çevrilmiştir. İngiliz Yüksek Komiserliğince temin edilen Ermeniler, mahkemede akıl mantık kurallarını inkâr eden bir sürü suç uydurarak Kemal Bey aleyhine şahitlik etmekten geri durmazlar.
Fransız ve İngiliz işgal kuvvetleri komutanlarının ve Ermeni Patriği Zaven Efendi’nin baskısı devam ettiğinden, Sadrazam Damat Ferit Paşa, Hayret Paşa’yı azlederek, onun yerine “Nemrut” lâkabıyla tanınan Kürt Mustafa Paşa’yı görevlendirir. Mahkeme artık, adalet tarikinden sarf-ı nazar etmiş, hukukun amir hükümlerinin gereğini değil, yalnızca hükümetin emirlerini yerine getiren bir güruh haline gelmiştir. Mehmet Kemal Bey işte bu “düzmece” mahkemenin verdiği 8 Nisan 1919 tarihli kararla idama mahkûm edilir ve karar 10 Nisan 1919 Perşembe günü Beyazıt Meydanı’nda yerine getirilir.
Mehmet Kemal Bey hakkında verilen bu karar, bütün İstanbul’u ayağa kaldırır ve halk nezdinde büyük yankılar uyandırır. Ancak ne hazindir ki, verilen kararın kimse önüne geçemez.
10 Nisan 1919 günü, henüz 35 yaşında iken Beyazıt meydanında kurulan idam sehpasına getirilen Mehmet Kemal Bey’in, idam sehpasındaki son sözleri ise gerçekten manidardır.
“Borcum var, servetim yok! üç çocuğumu yetim bırakıyorum... Onları Asil Türk Milletine emanet ediyorum. Bu kahraman millet elbette onlara bakacaktır. Allah vatan ve milletimize zeval vermesin. Âmin!”
“Sevgili vatandaşlarım ben bir Türk memuruyum. Aldığım emri yerine getirdim. Vazifemi yaptım, vicdanım emindir, ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar, eğer buna adalet diyorlarsa, kahrolsun böyle adalet.”
İşte asil Türk Milletine emanet ettiği çocuklarının son hali,
Maarif Nezareti Celilesi Canib-i Alisi’ne
Devletli efendim hazretleri
Mahdumum Boğazlıyan Kaymakam-ı esbakı merhum Kemal Bey’in bîkes ve tehî-dest bıraktığı on yaşında Müzehher ve sekiz yaşında Müşerref nam iki kerimesi infâk ve iaşe ve talim ve terbiyeye muhtaç bir fakr u zaruret içinde nalan bulunduklarından muma ileyhimanın sadaka-i ser meali efser-i hazret-i padişahî ve zekat-ı ve âtıfet-i millet-i Osmanî olarak (civarında sakin bulunduğumuz) Çamlıca İnas Sultanisi’ne meccânen kayıt ve kabulleriyle şu mazlum-ı makhûr yavrucakların sefalet-i hayattan ve âfet-i cehaletten ihtihlasına lütuf ve müsaade-i merâhim-i âde-i cenâb-ı nezaretpenâhilerinin sezâvâr buyrulmasını tazarru ve istirham eylerim ol babda ve her halde emr ü ferman hazret-i men lehu’l-emrindir.
4 Nisan 1338 (04.02.1922)
Boğazlıyan Kaymakam-ı esbakı merhum Kemal Bey’in validesi
Cevap:
Mekâtib-i Sultani leyl-i meccani talebe mevcudunun miktarı hadd-ı muayyene tenzil edinceye kadar yeniden talebe ve talibât kabul edilmemesi ve ol bâbdaki kararname ahkâmından bulunmuş olmakla ba’de’t-tefhîm hıfz edilmek üzere evraka tevdi olunur.
3 Mayıs 1338 (03.03.1922)
BOA Maarif Nezareti Taliye Kalemi 688/8
Osmanlı Arşivi Maarif Nezareti Fonu içerisinde yer alan ve Boğazlayan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey’in annesi tarafından makama takdim edilen yukarıdaki arzuhal, vatanı ve milleti için hiç gözünü kırpmadan idama giden bir vatanperver Türk evladının, nesline emanet ettiği yavrucaklarına sahip çıkılmaması hatta Çamlıca’daki İnas Sultanisi mektebine bile kabul edilmemesi her Türk evladına bugün bile büyük acı verecek niteliktedir.
Türk milletine yapılan bütün kötülükler, hep aynı usulde uygulanmıştır. İftira, fesat ve yalan. Yüzyıllardır bu silahları kullanmışlar ve istedikleri neticeyi de almışlardır. Yine de aynı hedef vurulmakta. Acaba hiç ibret almayacak mıyız?
Atatürk, 1 Kasım 1936’da T.B.M.M’ ni açarken yaptığı konuşmada millî birlik ve millî şuurun kıymetini şöyle ifade etmektedir:
“Seneler geçtikçe, millî ideal verimleri, güvenle çalışmada, ilerleme hevesinde, millî birlik ve millî irade şeklinde, daha iyi gözlere çarpmaktadır. Bu, bizim için çok önemlidir; çünkü biz, esasen millî mevcudiyetin temelini, millî şuurda ve millî birlikte görmekteyiz.”
Hacı Haldun Şahin
Tüm Arşivciler Derneği Başkanı)
|
Bu haber 3858 defa okundu.
|
Ufuk Ötesi : 2006 / 12
|
|
|