Nilgün ASİL
Yeşilçam’ın ‘büyülü yüzleri’ kadar, ‘buğulu sesleri’ de hepimizin hayatında bir takım izler bırakmıştır... Bir farkla ki, o yüzler aramızda, fotoğrafları duvarlarda, görüntüleri perdededir... Oysa o ‘buğulu ses’ hepimiz için bir sırdır. Kimi zaman Türkan Şoray’ın kimi zaman Hülya Koçyiğit’in dudaklarından dökülür onun nağmeleri. Fakat kendisi sırlar ülkesinin adı konmamış prensesi gibi hep perde arkasında, gözlerden ıraktadır...
Biz o sesi, yıllar sonra günışığına çıkmış görürüz: Adı, Belkıs Özener’dir. Beyazperde’nin bu gizli emektarı, yine beyazperdenin ona oynadığı tatsız bir oyunla, sesini de çekmiştir sinema salonlarından... 70’li yıllarda esen müstehcen filmler furyasında, seslendirdiği bir şarkı kullanılınca içine kapanır... Ta ki, yıllar sonra onu hatırlayan ve 2004 yılında Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali’nde en iyi dublaj sanatçısı ödülünü kendisine verenler çıkıncaya kadar...
Aslında Özener o ödülle birlikte, sır olmaktan sıyrılmış, hak ettiği ünü seneler sonra tescil ettirmiştir. Bu ödül sadece onun hakkını teslim etmek değil, aynı zamanda o nostaljik sese yeniden kavuşmak anlamına da geliyor.
Kendi deyimiyle ‘yıllarca karanlık dublaj odalarından’ seslenen Özener, adını taşıyan bir albüme kavuşma sevincini yaşıyor şu sıralar... Ve mutluluğunu, “Geç de olsa, hayatımda ilk defa sinemaya verdiğim emeklerim takdir bulmuştu. Yine de içimde bir boşluk vardı. Sevenlerime ve evlatlarıma kalıcı bir armağan bırakmak istiyordum. Nihayet o da oldu...” sözleriyle ifade ediyor. Onu mutlu eden “Yeşilçam Şarkıları” sonunda sevenleriyle buluştu. Biz de bu gecikmiş hoşluğu sizlerle paylaşmak istedik...
Belkıs Özener’in, bugüne kadar arşivlerde kalmış şarkılarından oluşturulan “Yeşilçam Şarkıları / Sahibinin Sesinden” albümü Kalan Müzik tarafından bir süre önce yayınlandı. Yirmi beş şarkılık bu seçkiye kaynaklık eden kayıtların çoğu, filmlerde kullanılan ana bantlara ulaşılarak oluşturuldu. 60’lı ve 70’li yılların kültleşmiş Türk Filmlerinin en çarpıcı sahnelerinde yer alan bu şarkılar, dinleyicileri Türk Sineması’nın naif yıllarına doğru sihirli ve duygu yüklü bir yolculuğa çıkarıyor.