Göçürülen Ermeniler özellikle İrevan, Nahçıvan ve Karabağ hanlıklarına Azerbaycanlıların yaşadığı topraklara yerleştirildiler. Bu göçürmenin gelecekteki neticelerini o dönem Rusya’nın İran’daki büyükelçisi yazar A.S. Griboyedov görebilmişti. O, kendi malumatlarının birinde çar hâkimiyet organlarına, İran’dan göçürülmüş Ermenilerin Azerbaycanlı zengin mülk sahiplerinin topraklarına yerleştirildiğini bildirdi. Yaz vakti yaylalarda kalan Azerbaycanlıların öz topraklarına döndüklerinde başka dinden olan, “gelmeleri” görünce çok rahatsız olacaklarını yazdı. Bu istenmeyen sonuçlar verebilirdi. Azerbaycan arazisine göçürülen Ermeniler ise kendilerine yer edinince, Azerbaycanlıları asırlarca yaşadıkları tarihî Oğuz topraklarından sıkıştırıp çıkarmaya çalıştılar. Bu konuyla ilgili inkılâba kadarki Çar Rusya’sının resmi gazetelerinde geçmişte Azerbaycanlıların yaşadıkları arazilerde Azerbaycan Türkleri nüfusunun gittikçe azaldığını, Ermeni nüfusunun ise durmadan artması ile ilgili istatistik bilgiler vardı.1918 yılının Mayıs ayında Zakafkasya Seymi dağıldıktan sonra burada Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan Cumhuriyetleri kurulur. Kurulduğu ilk günden beri tecavüzkâr siyaset yürüten Ermenistan Cumhuriyeti, komşu halklara karşı arazi iddiasına başladı. 1918 yılının Aralık ayında Borçalı’yı ele geçirmek için Gürcistan’a karşı savaş ilan etti. Azerbaycan Cumhuriyeti ise öz varlığının ilk günlerinden beri bu üç cumhuriyet arasında sıcak komşuluk ilişkileri kurmaya çalışmıştır.
28 Mayıs 1918 tarihinde ilân edilen Azerbaycan Cumhuriyeti hükümetinin Başbakanı Fethali Han Hoyski Mayıs 29’da hükümetinin dış işleri bakanı Mehmet Hasan Hacinski’ye şöyle yazıyordu: “Biz Ermenilerle bütün müzakereleri hallettik, onlar ültimatomu kabul edecek ve savaşı durduracaklar”. “Biz onlar için Erivan’da fedakârlık ettik.”Sonraki tarihi hadiseler gösterdi ki, bu yanlış “fedakârlıkları” Ermenilerle olan sorunları sözde halletti; aksine kadim İrevan hanlığı arazisini onlara peşkeş çekmekle, Ermenilerin büyük iştahını daha da arttırmış oldular. Evet 1918 yılına kadar demek oluyor ki, hiçbir tescilli arazisi olmayan Ermenistan 1920 yılında Zakafkasya Sovyetleştikten sonra, tarihi Azerbaycan toprakları hesabına arazisini adım-adım genişletti. 70 yıl içinde V. I. Lenin’in kurduğu “proleter beynelmilelciliği” bayrağı altında Ermenistan, Azerbaycan topraklarının dinç yolla işgali siyasetini durmadan hayata geçiriyordu.
1920 yılının Aralık ayında Ermenistan’da Sovyet ittifakı kurulduktan sonra “proleter inkılâbı bayrağını” göklere kaldıran Azerbaycan’daki mankurtlar, oradaki Azerbaycan’ın bütün mal varlığını Ermenistan’ın malı ilan ettiler. “Azerbaycan’ın kara kanının (yani petrolünün) bundan sonra Ermenistan’ın damarlarında akacağını bildirdiler. Üstelik Zengezur kazasını da Stalin’in gösterişi ile onlara bağışladılar. Fırsat bulan Ermeniler vakit varken Nahçıvan ve Karabağ’ı da Azerbaycan’dan koparmaya can atıyorlardı. Azerbaycan topraklarını işgal etmek için Ermenilerin eline gerçekten çok önemli fırsatlar geçmişti: Lenin’in himayesi ile merkezî hükümet tarafından desteklenen, müdafaa edilen Ermeni-Gürcü Bolşevik bloğu, Kafkas’ta hakimiyeti tamamen kendi ellerine geçirmişlerdi. Stalin, Orconikidze, Mikoyan, Nyasnikyan, Mirzoyan ve başkaları, öz iradelerini bütün Kafkas’ta özellikle de Azerbaycan’da dikte ediyorlardı. Bu yıllarda Azerbaycan Partiya teşkilatına başkanlık eden Sergey Mironoviç Kirov da onlarla tam işbirliğine girmişti. Demek oluyor ki, Azerbaycan’da bu güçlü bloğa karşı mücadelede aldatılmış Neriman Nerimanov, yalnız kalmıştı. Bu işte ise “sapı özümüzden olan baltalar” başa bela mankurt, beyinsiz, “beynelmilelci” Bolşeviklerimiz de düşman değirmenlerine su dökmekte az rol oynamadılar. sırf onların yardımı ve sapkınlığı ile, Neriman Nerimanov Azerbaycan’dan uzaklaştırıldı ve Azerbaycan’da Sarkisler, Mirzoyanlar, Mikoyanlar meydan suladı. Neticede 1920 yılında Zengezur gibi verimli topraklara sahip olan Ermeniler guguk kuşunun balaları gibi, bu toprakların asıl sahiplerini öz doğma yurt-yuvalarından sıkıştırıp çıkardılar. Hem de bu işte onlar, her türlü usullere, zora, aldatmaya, Moskova’daki hükümet dairelerindeki yandaşlarından istifade etmeye el atıp, bütün bunlar kâr etmeyince ise seslerini dünyaya duyurmaya çalışırdılar ki “zavallı Ermenileri vahşi Türklerden korumak için bize yardım edin” diye çirkin iftiralar atıyorlardı.
1921 yılında Dağlık Karabağ’ın Ermenistan’a birleştirilmesi hakkındaki planları tutmayınca, 1923 yılında Dağlık Karabağ’a muhtariyet verilmesine nail oldular. Lakin açgözlü Ermeniler toprak iddialarından vazgeçmedi, zaman-zaman Azerbaycan köylerini öz topraklarına katarak kanunileştirdiler. 1929 yılında Nüvedi, Ehegnadzor ve Turgut ilçeleri Mehri ilçesine verildi. Aynı yıl Azerbaycan Türklerinin yaşadığı 9 köy de, Ermenistan’a birleştirildi. Yetmiş yılda Azerbaycan ve Azerbaycan Türkleri ile ilgili meselelerde Ermenistan rehberliği öz karşına iki maksat koymuştu. Birincisi İrevan’daki Azerbaycan Türklerini ne yolla olursa olsun Ermenistan arazisinden çıkarmak, ikincisi ise Azerbaycan Respublikasının (Cumhuriyetinin) toprakları hesabına, kendi arazilerini genişletmekti. Bu yetmiş yılda Ermenistan’da iktidara kimin geldiğine bağlı olmayarak, bu vazifeler devamlı olarak hayata geçirilmiştir. 1945 yılının Kasım ayında Ermenistan KPMK’nin birinci kâtibi, yani cumhurbaşkanı, G. Artunov,J.Stalin’e yazdığı mektubunda yeniden Dağlık Karabağ’ın Ermenistan SCC’ne verilmesi meselesini gündeme getirdi. Utanmadan eğer bu meselenin çözümü müspet sonuçlanırsa, o zaman Karabağ’ın geçmiş merkezi ve 1920 yılından itibaren Şuşa’nın restore edilmesi hakkında hazırlanmış ilave tekliflerinde merkezi hükümete takdim edileceğini bildirdi. Stalin bu mektubu o zaman SSCB Bakanlar Kurulu başkanlığının genel sekreteri olan G. M. Malenkov’un adına, o ise öz növbesinde cevap için bu mektubu Azerbaycan rehberliğine gönderdi. O zaman Azerbaycan’ın birinci katibi, (cumhurbaşkanı) olan Mir Cafer Bagirov ise mektuba cevabında bu verilen teklife itiraz etmiyor, lakin bu şartlarda kabul eder ki, Ermenistan SSC, Gürcistan SSC ve Dağıstan MSSR (Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyieti’nde esasen Azerbaycanlıların yaşadığı, Azerbaycan ile sınırı olan ve tarihen Azerbaycan’ın bölünmez bir parçası olmuş araziler, Zengezur dahil olmak üzere Azerbaycan’a iade edilsin. Böyle bir durumda meselelerin arzu olunmaz istikamet alabileceğini anlayan “ulu rehber” Stalin, bu teklifin gelecek inşaatına nokta koymuştur. Neticede M.C.Bagirov’un Stalin’in göndermiş olduğu bu mektuba yazdığı cevabın bedelini çok ağır ödemişti. Lakin Moskova’da Mikoyanların ve tebosyanların, önderlik ettiği Ermeni lobisi, tabiî ki bununla barışabilmezdi. DEVAM EDECEK...
Sevil İrevanlı (Abbaslı)