|
|
|
Irak’ta İşgal demokrasisi
|
İnsan haklarının ve demokrasinin savunuculuğunu üstlendiğini iddia eden ve mahallenin abisi rolünü oynayan bazı güçler her geçen gün can almaya devam ediyor. Demokrasi kılıfı altında girilen Irak'ta yapılanların bir kısmı gözler önünde... |
Habur sınır kapısı Türk kamyoncuları için bir ekmek kaynağı olarak görülüyor. Siz başka bir kapının daha açılmasından bahsediyorsunuz. Biraz daha açıklar mısınız?
Efendim, bir araştırma yapılsın, 1991’den beri Türkiye'den Irak'a mal nakleden şoförlerden sorulsun: TIR başına kaç para alıyorlar? Sınır geçişinde peşmergeler tarafından ne gibi muamele görüyorlar? Aldıkları para kendilerinin ve ailelerinin ihtiyacını karşılıyor mu? Can güvenlikleri var mı? Aldıkları para ile peşmergelerin keyfe keder aldıkları haraç/vergi oranı nedir? Bir de size soruyorum: Irak'ta kaç tane şoförümüz şehit edildi? Bu konuyu ciddi bir şekilde masaya yatırılmadıkça geriye kalan bazıları tarafından güdülen ucuz
politikanın dışına çıkmamaktadır. Hamallığı bizim insanımız yapıyor ve ona karşıda zenginleşen peşmergeler oluyor. Konu ticari yönden açılmışken size bir şey daha söylemek isterim. Irak'ta hemen hemen hiçbir Türkmen tek başına yurt dışı ile ticaret yapmasına izin verilmiyor. Hele hele Türkiye ile ticaret yapan Türkmenlere nefes aldırtmıyorlar. Her Türkmen ticaret adamının mutlaka bir Kürt ortağı olacak. Aksi takdirde Habur sınır kapısından malları geçemeyecek. Geçerse de kasıtlı olarak didik didik aranıp ve bütün
kolilerdeki mallara zarar verilerek geçişine izin veriliyor. Türkmenleri bir çeşit ekonomi çökertmeye çalışılıyor. Aynı Saddam döneminde Türkmenlere uygulanan ekonomik baskıyı şimdi, Peşmergeler; KDP ve KYP den aldıkları talimatlarla uyguluyorlar.
Demografik yapı değiştiriliyor amaçlar nedir?
Herkes biliyor Kerkük'e göç eden Kürtlerin sayıları hayli yüksek. Kerkük'ün demografik yapısını bozmak ve hayali Kürdistan' a katmaktır amaçları. Bu kadar insanın kısa zamanda şehre yerleşmeleri şehrin yapısını bozmuyor mu? Bozmaz olur mu, şehrin yerleşim yapısı değişti. Çarşıda pazarda alış verişlerde halk arasında dışarıdan getirilen ve Kerkük ile hiçbir
alakası olamayan Kürtler hır çıkarmaya başladı. Kerkük'te yüzde doksan dükkân sahipleri Türkmen'dir. Kaldırımları Kürtler istila etmişler. İşportacılarla yollar tıkanmış durumdadır. Bir dükkânda ne satılıyorsa hemen o dükkânın önündeki kaldırımda dışarıdan gelen bir
Kürt tezgâh açmış aynı malı daha ucuza satıyor. Hani İstanbullu veya İstanbul efendisi diye tabir edilen deyimler vardır. Konuşmada, alışverişte vs. konularda nazik ve duyarlı davranışlara sahip insanlardı. Nasıl da şimdi İstanbul da o insanları arar olduk. İşte Kerkük'te de aynı durum ile karşı karşıya kalıyoruz.
Telafer'de neler oluyor?
Telafer içler acısı. Telafer'de yaklaşık yarım milyon nüfuslu bir Türkmen kitlesi yaşamaktadır. Hemen hemen hepsi Türkmen'dir. Türkmen oldukları için Irak yönetimleri tarafından hep terk edildi. Bu kadar nüfusa sahip olmalarına rağmen hiçbir yönetim Telafer'i il yapmadı. Oysaki Irak'ta Telafer'in yarısı kadar bile nüfusa sahip olamayan
ilçeler il yapıldı. ABD nin işgalinden sonra Telafer odak noktası oldu. Sebebi ise ABD
tarafından Barzani için düşünülen bölge hâkimiyetinin arazisinin Akdeniz'e açılma koridoru aranmakta idiler. Bu da ancak Telafer'in üzerinden olabilme imkânı vardı. İşte uyduruk terörist bahanesiyle Telafer'e ABD güçleri ile peşmergeler Telafer halkına saldırdı. Ve bu güne kadar da Telafer de terörist dedikleri gruplardan veya kişilerden kimsenin kimliğini veremediler. Ayrıca ABD ile peşmergelerin Telafer'deki yaptıkları Türkmen soykırımını dünyadan gizlemek için bütün medya kuruluşlarını, Telafer'e girip soykırımı kanıtlayan görüntüleri almalarını yasakladı. Yalnız bazı görüntüler medyaya verildi ve oda ABD'nin onayı ile. Fakat bunun yanında da amatör fotoğraf makinelerine takılan görüntüler de az değildir. Ki, o görüntüler gerçekten de insanı ürpertilen görüntüler idi. Şimdi gidin
Telafer'e haraba bir şehir ile karşı karşıya kalırsınız. Birçok ailenin erkekleri nedeni belli olmayan bir bahaneyle tutuklanmış ve bir meçhule götürülmüştür.
Sizin dernek ne gibi faaliyette bulunuyor?
Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği 1959’da kurulduğu tarihten itibaren Irak Türkmenlerinin tarihi, edebiyatı, folkloru, içtimai hayatını tanıtmaya çalıştık. Aynı anda dünya Türkleri ile olan bağlantılarımızı kendi hemşerilerimize aktarmaya çalıştık.
Yaptığınız faaliyetler kısaca bahsedebilir misiniz?
Örnek olarak Türkiye’de Türkmenler hakkında birçok kitap yayınladık. Dergiler çıkardık. Üniversitelerde mastır veya doktora tezi yapan birçok öğrenciye ister bilgi ister kaynak açısında yardımcı olduk. Çünkü Irak Türkmenleri hakkında yazılan bazı yazılar gerçekten uzak olup okuyucuyu yanıltmaktadır. Bu yazılar hep kulaktan dolma ve kısır araştırma sonucu meydana çıktığı için Türkmenler hakkında gerçekleri yansıtmamaktadır.
Üzülerek ifade etmek isterim ki; yayınladığımız kitap ve dergilerimizi bir türlü Irak'ta yaşayan kardeşlerimize gönderemiyoruz. Nedeni ise Habur sınır kapısından Türkçe kitap geçişi yasaklanmış olmasındandır. Her hangi bir Türkçe kitap Habur' dan geçen bir insanın çantasında bulunursa hemen oradaki asayişe götürülüyor oradan da Erbil istihbarat
birimlerinde soruşturmaya çekiliyor. İşkenceli bir soruşturma geçirdikten sonra en az beş ay gözaltında kalıyor. Ve en kolay suçlama: sen bu kitapları taşıyorsun demek ki sen Türkiye'nin casususun! Bu duruma düşen pek çok insanımız vardır.
|
Bu haber 3168 defa okundu.
|
Ayhan ÇİFTÇİ : 2006 / 02
|
|
|