Kasım 2008

Ö T E S İ

 

29.03.2024 



Devlet Tiyatrosu’na Siyasa Oyunları


Her devlet kurumunda -fazlasıyla- olduğu gibi, Devlet Tiyatrosu’nda da yolunda gitmeyen bir şeyler olabilir. Bu durumda Ankara’nın, müdür ve sanat yönetmenini “uyarma”sı yeterlidir. Gereken yapılacaktır, kimsenin görevden alınmasına gerek yoktur!

Türk sanatçısı (ve sanatı), Atatürk’ün ölümünden sonra iktidara gelen hemen hemen tüm hükümetler tarafından horlanmış, küçümsenmiş, hiçimsenmiştir... Hâlâ aramızda olan yaşlı sanatçılar tanıklık edebilir: Yakın geçmişe dek, turneye giden tiyatrocu kadınlara, bir genelev kadınına davranır gibi davranılmaktaydı... Gittiği kentte-kasabada hemen “fişlenen” kadın oyuncu, oyundan sonra oteline gidip yatmak zorundaydı... Oyuncu arkadaşlarıyla bir yerde oturup yemek yemek, eğlenmek hakkına sahip değildi! Ayrıca, kaymakam ya da karakol amirinin vb. yemek “davet”ine icabet etmeyecek olsa, oyuna çıkmasına bile izin verilmez; sepeti koluna verilip geriye postalanırdı... Rahmetli Tevfik Gelenbe’nin bu konularda “yaşanmış” çok öyküsü vardı... Aynı dönemlerde, oyuncunun mahkemedeki “tanık”lığının geçerli olmadığını da biliyoruz... Türk Tiyatrosu, bu koşullarda olgunlaşmıştır... Akepe’nin -işine geldiğinde- dile getirdiği özgürlük ve demokrasi, tiyatronun ta kendisidir. Yazılır, sahneye konur, yüzlerce kez oynanır; yolunda gitmeyen her şey gözler önüne serilir... İşte bunun için hükümetler tiyatroyu sevememiştir. Her devlet kurumunda -fazlasıyla- olduğu gibi, Devlet Tiyatrosu’nda da yolunda gitmeyen bir şeyler olabilir. Bu durumda Ankara’nın, müdür ve sanat yönetmenini “uyarma”sı yeterlidir. Gereken yapılacaktır, kimsenin görevden alınmasına gerek yoktur! Hızlandırılmış tren (!) onlarca kişiye mezar olduğunda içişleri bakanını görevden almayı bile düşünmeyenler, sıra tiyatroya geldiğinde şahin kesildi... Oysa “gerçek rahatsızlık” başkaydı. Kurumun “özerk”liği birilerine batıyordu... Ülkede her şeyin “ayar”ını değiştirenler, oyunlara da “ayar çekme” derdindeydi... Gelelim konunun “kara çalma” bölümüne: İşten anlamayanlarca “bankamatik sanatçısı” olarak suçlanan Can Gürzap, kurumun en çalışkan, en üretken sanatçılarından biridir. Bu gerçeğin sayısız tanıklarından biri de, yaklaşık 40 yılını tiyatroyla ve bu insanlarla yaşamış olan, bu satırların yazarıdır. Her sezon, Gürzap’ın oynadığı ya da sahneye koyduğu oyunları büyük beğeniyle izlemekteyiz. Ankara’daki “uyuyan güzel”ler izlemiyormuş demek ki. “110 kiloluk balerinler” konusu ise bir başka güldürü. Ne diyelim! En iyisi bir şey demeyelim de, eski bir atasözümüzle noktalayalım: Tahsil cehaleti alır, eşeklik bâkî kalır!


Bu haber defa okundu.

Reyman Eray  : 2005 / 10

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002