Birol Cevizoğlu
Acaba bunlar doğru muydu?
Önce bu tartışıldı. Sonunda kopyalama yönteminin doğruluğu kabul edildi. Daha sonra başka bilim adamları başka hayvanları klonlama yöntemi ile çoğalttılar. Hatta kopyalama yöntemi ile yedek uzuv üretmeyi bile dillendirenler oldu. Açılan bu kapıdan giren bilim adamları insan kopyalamanın da mümkün olup olmadığını tartışmaya başladılar. Son olarak ise sapık bir hıristiyan tarikat insan kopyaladıklarını, ancak bunu şimdilik deşifre etmeyeceklerini iddia ettiler.
Diyelim ki bu iddia doğru. Bir düşünün dünya bir adet küçük Bush’la baş edemezken bu sayının arttığını… Hele bir de bu ürüne dışarıdan müdahale edildiğini, hormon verildiğini, genetiği ile oynandığını varsayalım. İşte o zaman vay dünyanın haline...
Domatesin, hıyarın ve diğer sebzenin genetiği ile oynandığını artık herkes biliyor. “İsrail” tipi domatesin ertesi yıl tohumu olmadığı da artık herkes tarafından bilinen bir gerçek. Mutfaklarımıza kadar giren, iştahla yediğimiz tavuklarda bile bazı oynamaların olduğunu duyuyoruz. Görülüyor ki domatesten, hıyara, tavuktan, balığa, koyundan, insana kadar herşeyin genetiği ile oynuyorlar.
Şimdi akla gelen soru şu: Türkiye’de genetiği ile oynanmış “AYDIN” var mıdır?
Ya da ihanet hormonu verilmiş gazeteci, politikacı, asker, işadamı…?
Acaba bilim kurgu filmlerindeki gibi acayip yaratıklar üretip onları “Türk aydını” ,”Türk siyasetcisi”, “Türk askeri” veya “Türk gazetecisi” kılığına sokmuş olabilirler mi?
Bilindiği gibi yaptığı iş ile ikbal beklentisi olan bazıları Amerika’ya kadar gitmek zorunda kalıyor. İşte ne oluyorsa orada oluyor!
Amerika’ya icazet almaya gidenler büyük bir ihtimalle orada kopyaları ile değiştiriliyor. Ya da genetikleri ile oynanıyor veya farkında olmadan “ihanet hormonu” veriliyor. Çünkü “karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar” misali, Türkiye’de ABD’ye sövenler, ABD’den döndükten sonra beyaz sarayı “yeni kabe” ilan ediyorlar.
Kaliforniya valisi Arnold’un “Terminatör” adlı filmini hatırlayınız! Bu filmde Arnold, dış görünüşü etten kemikten bir insan gibiyken, aslında mekanik bir robottu. Emirleri kendisini üretenlerden alıyordu.
Ben Türkiye’deki gelişmeleri başka türlü izah etmekte zorlanıyorum.
Bir gece bunları düşünürken biraz da yediğim yemekleri hazmedemediğimden olsa gerek çok korkunç bir rüya gördüm. Rüyamda yukarıda anlattıklarım gerçek olmuştu. Amerika’da klonlanan yetkililer, ayarları ABD standartlarına göre yapıldıktan sonra Türkiye’ye gönderiliyordu. Bir de “silikon vadisi” denen bir yerde seri üretim yapan bir fabrikada “Terminatör” tipi robotlar üretiliyordu. Bu fabrikada üretilen robotları bir “Türk” işadamı satın alarak Türkiye’ye getiriyordu. Rüya çok korkunçtu. Belirsiz pek çok şey vardı. Sanki üzerime bir karabasan çökmüştü. Birden nefes nefese ve ter içinde çalar saatin sesiyle uyandım ki herşey bir rüya imiş.
İnşallah gerçekten rüyadır, ya bunlar gerçek olursa?