Doğu Karadeniz'in sarp ve dik yamaçlarında yaşamak durumunda kalan bu dirençli Türkler'in öncelikli geçim kaynağı hayvancılık ve tarım. Bu şekilde göçer hayat yaşayan Şalpazarı ilçesinin içinden geçen Ağasar deresi nedeniyle kendilerine Ağasarlı denilen bu insanlar, hayvanlarının ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla, yılın 3 aylık bölümünü yaklaşık 2 bin 700 metre yükseklikteki yaylalarda geçiriyor.
Kadırga adı verilen ve Cuma günleri kurulan pazar yerinin çevresindeki
obalarda yaşayan insanların en mutlu günylerinden biri, yaylada yapılan Otçu Şenlikleri.
Cuma günü sabahın erken saatlerinde, Davunlu, Aktaş, Esgala gibi çeşitli yaylalardan çıkan kemençeli gruplar, horon teperek yaklaşık 2-3 saat süren bir yolculuğun ardından çimenleri eze eze Kadırga'ya ulaşırlar. Davunlu ile Aktaş yaylasının horon grupları, Kadırga'ya gelmeden önce birleşerek, daha büyük bir halka eşliğinde Kadırga'nın tepesinden aşağıya, kemençe sesleri, ''ohohohohoooooooo'' sesleriyle inerler. Şenliğe katılan kadın ve genç kızların yöresel kıyafetleri, doğanın yeşilliği içerisinde ayrı bir renk cümbüşü oluşturur.
Bu günü özellikle bekleyen ve keyfini çıkaranlar ise büyük şehirler ile Avrupa ülkelerinde çalışan zorunda kalarak doğduğu topraklara hasret kalan, hayatın badireleri nedeniyle strese giren gurbetçilerdir.
Şenliğin sona ermesinden sonra tekrar hayatın gerçekleriyle yüz yüze gelecek olan Çepniler'in ağzından, ''Yaylaya gitmedin mi, çimeni ezmedin mi'' türküleri ve ''Seneye ya nasip'' temennileri dökülür.