Kasım 2008

Ö T E S İ

 

27.04.2024 



İDAM FERMANI YENİ SEVR – AB


Birinci Dünya Savaşı sonucunda bir yenilgiye uğrayan Osmanlı İmparatorluğu’na kendi hazırladıkları bir paylaşım projesini kabul ettiren batı emperyalizmi, aynı inanç ve kararlılıkla aynı projeyi bugün de AB katılım projesi olarak kabul ettirme peşindedir.

Sevr paylaşımı dediğimiz bu proje, sadece tarihimizdeki çok karanlık bir dönemin birinin, utanç vesikası değildir. Bu paylaşım projesi, aynı zamanda Batılı emperyalistlerin, Türk milletine besledikleri kin ve nefretin telâfisiz edilmiş, şahitli ispatlı belgesidir. Bu proje, Türk Milletini tarihten silmek için hazırlandı. Fakat Sevr’deki hesap Ankara’dan döndü. Uygulama alanı bulamamasına rağmen, bu tarihî belge, Türk milleti için büyük önemi haizdir. Çünkü, bu Sevr belgesi, Avrupalının Türk milleti için düşündüklerinin açığa vurulmasıdır. Sevr’in esas tarihî değeri, Batılı emperyalistlerin şuur altındakileri açığa çıkarmasıdır. Yani Batı, siyasî-kültürel şuur altında nasıl bir Türk milleti tasarladığını Sevr vesilesiyle açıkça telaffuz etme yanılgısına düşmüştür. Bu paylaşım projesi, Batılıların şuuraltına hakim olan gizliliğin üzerindeki perdeyi kaldırmakla kalmamış, uyuyan ve gaflet içerisinde olan bir neslin de şuurlarını aydınlatmıştır. Masum milletlerin kanları ile doldurulan kirli kalemlerle yayılan “Türk’ün İdam Fermanı” Mustafa Kemal Atatürk ve kahraman Mehmetçiğin süngüsü ile paramparça edildi. Ulusal Kurtuluş Savaşımızın sonucunda, ihtiyar tarihin çöplüğüne atılan bu paçavra parçası, Batılı emperyalistler tarafından özenle buzdolabına kaldırıldı. Zamanı gelince tekrar önümüze konmak için... YENİ SEVR – AB Aşağı yukarı kırk yıldır, kapısında kul olduğumuz AB maceramızın son durağı, 6 Ekim 2004 tarihli İlerleme Raporu ile önümüze kondu.”Bundan sonra durak yok. Trene bindik, bindik, binemedik kaçırdık ve açıkta tek başımıza kaldık.” gibi hezeyanlarla ortalığı yangın yerine çevirenlere göre, önümüze konulan İlerleme Raporu büyük bir başarının göstergesiymiş. 32 ana başlık ve 197 sayfadan oluşan bu rapor, aslında Sevr paylaşımı projesinin aslının kopyasından başka bir şey değildir. Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın sonucunda ihtiyar tarihin çöplüğüne fırlattığımız Sevr paylaşım projesini, batılılar, zamanı gelince tekrar önümüze getirmek için buzdolabına kaldırmışlardı. Bilhassa 1999 yılından itibaren, ateşli bir humma gibi her tarafımızı saran AB’ye girme hayali ile verdiğimiz inanılmaz tavizler, Batılı emperyalistleri zamanın geldiğine inandırdı. Ve Sevr paylaşım projesi buzdolabından çıkarılarak önümüze AB İlerleme Raporu olarak getirildi. Sevr paylaşım projesi 433 madde ve eklerden oluşuyor. Doğal olarak o günün şartlarını ve oluşan durumu göz önüne alan ve bugüne hiç benzemeyen şartlara uyan bir çok maddesi var. Fakat, bugün AB İlerleme raporu ile önümüze konulan ve yapmamız istenen maddeler, aynen Sevr paylaşım projesinde de var. Bu durum, bizi ‘silah gücümüzle kazandığımız Lozan anlaşmasındaki haklarımızın elimizden alınmak istendiğine götürüyor. Yani adamlar, silah zoru ile yaptıramadıklarını, bize kendi elimizle yaptırmaya çalışıyorlar. AB İlerleme Raporu 197 sayfa ve 32 ana başlıktan oluşuyor. Bu ana başlıklardan eğitim, azınlıklar ve siyasî hakların kullanımı ile ilgili olanlar çok büyük önemi haiz. AB İlerleme Raporu, sanki bu ana başlıklar altında yapılmasını istediği hususları Sevr paylaşım projesinden kopya etmiş. Lozan anlaşması yok farz edilmiş ve Sevr önümüze konmuş. Burada İlerleme Raporunun bütünü üzerindeki görüşlerimizi saklı tutuyoruz. Sadece Sevr paylaşım projesinden alınan maddelerin üzerinde konuşacağımız için, diğer yıkıcı maddeler hakkında görüş bildirmeyeceğiz. Sevr paylaşım projesinin “Siyasî Maddeler” ana başlığı 1. İstanbul 2. Boğazlar 3. Kürdistan 4. İzmir 5. Yunanistan 6. Ermenistan 7. Suriye, Irak ve Filistin 8. Hicaz 9. Mısır Ara başlıkları ve “Geçici Maddeler” ana başlığı altında Sudan, Kıbrıs, Fas ve Tunus, Bingazi ve Ege denizindeki adalar, tabiyet ve genel hükümler olmak üzere 103 maddeden oluşuyor. Bu maddelerden “İzmir” ara başlığına dahil edilen 72. Madde aynen şöyle; “Irk, dil, veya din bakımından azınlıklar da dahil olmak üzere bütün halk ve kesimlerinin nisbi temsile göre temsilini sağlayan uygun bir seçim usulü ile yerel bir parlamento oluşturulacaktır... ” AB ilerleme raporunda ise “Türkiye arazisi üzerinde yaşayan ırk, dil ve din bakımından azınlıkların da temsilini sağlayan yeni bir seçim sistemi yapılmalıdır.” Sevr paylaşım projesinde “Azınlıkların Himayesi” ana başlığı altında 12 madde yer almaktadır. 140. madde 141-145 ve 147. maddelerinin anayasa hükmü gibi olduğunu ve değiştirilemeyeceğini kayda almış. 141. Madde “Osmanlı devleti, kendi bütün halkına, doğum, milliyet, dil, ırk veya din dikkate almaksızın hayat ve hürriyetlerini tam ve noksansız himaye genel ve özel her çeşit dinler, mezhepler ve inanç konularında serbestçe ibadet/ayin yapma haklarını alacaktır. Bütün azınlıklar dinlerini öğrenecekleri eğitim kurumlarını açabileceklerdir.” AB, İlerleme raporunda “Türkiye Cumhuriyeti devleti, bütün halkına, dil, ırk ve din farklılığını dikkate almaksızın dinî serbestlik vermedi ve dinî eğitimlerinin yapılması hakkını sağlamalıdır.” Burada amaç Heybeliada Ruhban okulunun ve benzerlerinin açılmasıdır. Madde:144 “... Osmanlı hükümeti 21 Ağustos 1941 tarihinden beri Türk olmayan Osmanlı tebasından gerek öldürülme korkusuyla ve diğer herhangi bir zorlayıcı vasıtayla yurtlarından zorla çıkartılan kişilerin yurtlarına geri dönüşlerini ve iş-güçleriyle tekrar meşguliyetlerini kolaylaştırmak için mümkün olan tüm tedbirleri olmayı resmen taahhüt eder. Ve adı geçen vatandaşların veya bunların mensup oldukları cemaatlerin (dinî topluluk ve vakıfların) tasarrufunda bulunan menkûl ve gayri-menkûl olan süratle iadelerinin gerekli olduğunu tasdik eder.” Bu madde hükmüne tıpatıp uyan, dağdaki eşkıyâyı ve hapisteki caniyi kurtarma eylemi “Eve Dönüş Yasası” adıyla çıkarılmış, fakat ilerleme raporu ve ABD, kapsamı genişleterek yeniden çıkarılması için talepte bulunmuştur. Yine bu madde de malların iadesi öngörülmüş, buna tıpatıp benzeyen AB isteği uyum yasalarıyla hayata geçirilmiş ve Lozan anlaşması rafa kaldırılarak “Azınlık vakıfları”nın eski malları iade edilmeye başlanmıştır. AB ilerleme raporu, işlemin süratlendirilmesini yeniden talep etmektedir. Madde:145 “Osmanlı tebasının hepsi kanun önünde eşit olacak ve ırk, dil veya din farkı gözetmeksizin aynı medenî ve siyasî haklardan yararlanacaklardır. Din, inanç ve mezhep farkı; Osmanlı vatandaşlarının hiçbirinin medenî ve siyasî haklardan yararlanması ve özellikle kamu hizmetine kabulü ve memuriyetlere kavuşması ve çeşitli mesleklerse sanatların icrası konularına engel olmayacaktır. Osmanlı hükümeti bu anlaşmasının yürürlüğe girmesinden iki sene sonra ırkî azınlıkların mecliste temsilinin sağlayacak nisbî temsil esasına dayanarak seçim usulünün tertip ve tanzimi hakkında müttefik devletlere bir proje sunacaktır. Osmanlı vatandaşlarından birinin gerek özel veya ticarî ilişkilerinde gerekse mezhep ve basın işlerinde ve her türlü neşriyatta ve genel toplantılarda herhangi bir dilin kullanma serbestliğine karşı herhangi bir tehdit yapılmayacaktır.” AB ilerleme raporu; çeşitli azınlıkların –Aleviler de azınlık sayılmıştır- parlamento ve yerel yönetimlerde temsili sağlayacak yeni bir seçim yasası yapılmasını istemektedir. Bu kişilerin, kendi azınlıklarını temsilen parlamentoya girmeleri yolunu açılmasını talep etmektedir. “Ana dilde eğitim ve yayın hakkı, daha önce çıkarılan uyum yasaları ile azınlıklara verilmiştir. Bugün artık Türkiye sınırları içinde yaşayan bütün azınlıklar ve Kürtler; ana dilleri ile eğitim yapma ve her türlü yayın faaliyetinde serbestçe bulunmaktadırlar. Kürtler azınlık olmadıkları halde, bu haklardan yararlanmışlardır.” Madde 147: “... Irk, dil veya din bakımından millî azınlıklara mensup Osmanlı vatandaşları hakkında hukuki ve fiili olarak Türk olan Osmanlı vatandaşları gibi işlem yapılacak ve bunlar aynı teminattan yararlanacaklardır.” Özellikle bunlar, bağımsız olarak ve Osmanlı memurlarının herhangi bir çeşit müdahalesi olmaksızın kendilerine ait olmak üzere her çeşit hayır, dinî ve sosyal kurumları ve her türlü ilk, orta ve yüksek okullar ve diğer öğretim kurumları kurmayı, idare ve kontrol etmek ve söz konusu okullarda kendilerinin serbestçe kullanmak konusunda eşit bir hakka sahip olacaklardır.” AB ilerleme raporu, Heybeliada Ruhban okulunun açılmasını istiyor. İlki orta ve yüksek okul açma, kendi dillerini kullanma hakları, daha önce talep edilmiş ve yerine getirilmiştir. Madde 149: Osmanlı hükümeti Türkiye’de bulunan ırkî bütün azınlıkların her birinin ruhanî (dinî) öğretimi, idari özerkliğini tasdik ve buna uymayı taahhüt eder...” AB ilerleme raporu bu maddeyi biraz daha genişletmiş, dinî cemaatlere ve mezhep farkı olanlara da dinî okullarını açma izni verilmesini istemiştir. Bu konu önümüzde ödev olarak duruyor. Sevr paylaşım projesinde “Ticari İlişkiler” ana başlığı altında 48 madde yer almıştır. Madde 263: “25 Nisan 1907 tarihli anlaşmanın gümrük ithalât vergilerine yönelik hükümleri bütün Müttefik Devletler yararına olmak üzere tekrar yürürlüğe konulacaktır...” AB ile yapılan 1995 Gümrük Birliği anlaşmasının benzeri bir madde. Çünkü, AB kaynaklı bütün malların gümrükleri kaldırılmıştır. Yukarıda Sevr Paylaşım Projesinde yer alan ve madde numaraları ile verdiğimiz hususların bugün önümüze AB ödevi olarak konulduğunu, bazılarının gereğinin yapıldığını, bazılarının ise gereğinin yapılmak üzere hazır olduğunu biliyoruz. Tabii ki, bunları yerine getirmemiz sadece müzakere tarihi almak içindir. Eğer lûtfederler de müzakere tarihi verirlerse, önümüze Sevr Paylaşım Projesinde yer alan bir çok maddenin daha konulacağından hiç şüphe etmiyorum. Batılı emperyalistlerin “Türk Milletini Tarihten Silme” düşüncelerinin bir belgesi olan Sevr Paylaşım belgesini bugün de kullanmaları Lozan’ı içlerine sindiremediklerinin açık göstergesidir. O paylaşım belgesinde Kürtlere, Araplara, Ermenilere, Yunanlılara bırakılan bölgelerde, bugün aynı devletlerin toprak satın almaları, düşüncenin sürdüğünün somut kanıtıdır. Niçin bu ülkeler, başka bölgelerimizden toprak satın almıyorlar? Söz gelimi Ermeniler niçin turistik bölgelerimizden, meselâ İzmir, Antalya ve civarlarından toprak satın almıyorlar da, Doğu Anadolu bölgemizden alıyorlar? Üzerinde düşünülmesi gereken bir husus herhalde... Bu toprak alımlarının Sevr Paylaşım belgesine uygun olup olmadığını söyleyebilir miyiz? Özetlemeye çalıştığımız durum; Türk milletini tarihten silme olmazsa geldikleri yere geri gönderme plânının açık olarak ifade edilmesinden başka bir şey değildir. Bu plân Sevr’de hazırlanmıştır. Hazırlayanlar sadece Müttefik Ülkeler (İngiltere, Fransa, İtalya) değildir. Çünkü bu paylaşım projesi sadece müttefik devletler tarafından imzalanmıştır. İmzacıların arasında Yunanistan, Ermenistan, Slovenya, Hırvatistan, Sırbistan, Sırbistan, Portekiz ve Hicaz devleti de vardır. Bugün AB’nin içinde yer alan İngiltere, Fransa, İtalya, Portekiz, Yunanistan, Slovenya Sevr’in de imzacıları Ermenistan, Hırvatistan ve Sırbistan’da destekçileridir. Yani Dün Sevr’i hazırlayan Birleşik Avrupa Gücü, bugün de ortaklıklarını devam ettiriyorlar ve o gün ulaşamadıkları sonuca bugün ulaşmaya çalışıyorlar.


Bu haber defa okundu.

Ufuk Ötesi  : 2004 / 11

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002