Kasım 2008

Ö T E S İ

 

25.04.2024 



Dr. Baymirza Hayit’e Fahri Doktora Verildi


Türkistan’ın meşalesi Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Dr. Baymirza Hayit’e Türkistan ve Türk Dünyası konusunda yazdığı bir birinden kıymetli çalışmaları için Fahri Doktora töreni düzenledi.

Bu törende GYTE fahri doktora diploması verirken, bir çok üniversite’nin fakülte ve bölümleri, onlarca sivil toplum kuruluşları da çeşitli plaketler takdim ettiler. Gebze İleri teknoloji Enstitüsü Rektörü Prof. Dr. Alinur Büyükaksoy, Rektör Yardımcısı ve İşletme Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Salih Aynural, Baymirza Hayit’in ilim alemine çok büyük katkıları bulunduğunu belirtiler. Prof. Dr. Salih Aynural, Baymirza Hayit’le ilgili hazırladığı miltivizyon gösterisinde Baymirza Hayit’in hayatından kesitler sundu. Aynural, Baymirza Hayit’in hayatı hakkında da bilgi verdi. Prof. Dr. Salih Aynural, Baymirza Hayit’in biyoğrafisini şöyle dile getirdi: “Dr. Baymirza Hayit; 17 Aralık 1917’de Türkistan’ın Namangan Şehri Uyçi Kazası Yarkorgan başka bir adıyla Yarçek Köyünde dünyaya geldi. Doğduğu tarihte Hokand Muhtar Cumhuriyetine ait olan bu topraklar, şu anda Özbekistan sınırları dahilindedir. Dr. Hayit’n okul yıllarında Rus işgaline karşı Türkistan Cumhuriyetlerinde yoğun bir mücadele sürdürülüyordu. Bu milli mücadele yıllarında Hayit’ın dört ağabeyi şehit edilmişlerdi. Şehit edilen ağabeylerinden Narmirza’nın şehadeti oldukça dramatikti. Narmirza 1918 yılında henüz 22 yaşında iken Türkistan’ın bağımsızlığı için milli mücadeleye katılmıştı. Aradan dört yıl geçtikten sonra mübarek bir kurban bayramı günü Rus askerleri evlerinin kapısını çalmıştı. Gelen askerler, komutanları Frunze’nin savaşta ölen diğer çocuklarının acısını biraz olsun dindirmek için kendilerine bir bayram hediyesi gönderdiklerini söyleyerek bir paket getirmişlerdi. Paket merakla açılınca odanın içindekiler donup kalmışlardı. Maalesef paketin içerisindeki Narmirza’nın kesik başıydı. Bu olay Dr. Hayit’ı oldukça etkilemişti. Dr. Hayit 1934 yılında Taşkent Üniversitesi Pedagoji Enstitüsü Tarih Fakültesine girdi. Üniversite yıllarında bir yandan dersleriyle uğraşırken diğer yandan siyasi faaliyetlerle meşgul olmaya başladı. Türkistanlı milliyetçi liderlerle tanışarak münasebet kurdu. Temas kurduğu liderlerin başında Ruslar tarafından 1938 yılında idam edilen Özbekistan Başbakanı ve Milli İttihat Partisinin Başkanı Feyzullah Hoca, Özbekistan Komünist Partisinin I.Sekreteri ve Milli İstiklal Partisinin Başkanı Ekmel İkram gelmekteydi. Dr. Hayit ayda bir onlarla görüşerek Türkistan Türklerinin meselelerini ve Rus hakimiyetinden kurtulma çarelerini istişare ediyordu. Bu toplantıların birinde Türkistanlı büyük şair Çolpan ile tanışmıştı. Dr. Hayit, 1938 senesinde öğretmen açığı sebebiyle Namangan şehrine öğretmen olarak tayin edildi. Öğretmenliğindeki başarılarından dolayı kısa zamanda Namangan’ın Uyçi Reyonuna Maarif Müdürü olarak atandı. 30 Ekim 1939’da Taşkent Devlet Üniversitesi Tarih Bölümünü başarıyla bitirdi. 1939 Aralığında evlendi. Henüz 16 günlük evliyken İkinci Dünya Savaşının başlamasıyla beraber 24 Aralık 1939’da Hayit ve arkadaşları Sovyet Ordusunda savaşmak üzere bir yük treninin vagonlarına bindirilerek macera yolculuğuna uğurlandı. 22 Ocak 1940’da yaklaşık bir aylık yolculuktan sonra Rus işgali altındaki Polonya’nın Varnava şehrine yakın Çijov Köyüne ulaştılar. Burada 1940 sonbaharından 1941 yılı başlarına kadar tank subayı olarak kurs gördü. 1941 Haziran başında bomba parçaları ayağına isabet ederek yaralandı. 4 Temmuz 1941’de Belarusya’da Almanlara esir düştü. Esir kampında çok acılı ve eziyetli günler geçirdi. Bu arada Alman SS Subayları, esir kamplarında Yahudi avına çıkmışlardı. Alman subayları esirlerin kafa yapısına, burnuna ve sünnetli olup olmadıklarına bakarak Yahudileri tespit ediyor ve daha sonra kurşuna diziyorlardı. Maalesef birçok Türk gibi Hayit’da Yahudilikle suçlanarak kurşuna dizilmek istendi. Dr. Hayit, Müslüman Türk olduğunu defalarca ifade etmesine rağmen Alman subayları ikna edemedi. Bunun üzerine son arzusu olarak iki rekat namaz kılmak istediğini belirtti. Huşu içerisinde namazını kıldı ve Alman subaylarına ölüme hazır olduğunu belirtti. Bunun üzerine Alman subayları onun Müslüman Türk olduğuna inanarak kurşuna dizmekten vazgeçti. 1941 Kasımında Belarusya esir kampından Polonya esir kampına nakledildi. II.Dünya Savaşı başladıktan sonra Avrupa’da bulunan bazı Türkistanlı ve diğer Türk illerinden gelen muhacir liderler, Alman Nazi liderleriyle temasa geçerek Sovyet Kızılordusu içerisinde milyonlarca Türk askeri bulunduğunu, bunların Alman Ordusu saflarına geçmelerinin mümkün olduğunu belirtmişlerdi. Eski Hokand Cumhuriyeti Başbakanı Mustafa Çokay’da Hitlerle irtibat kurmuş ve onu Türkistan Milli Ordusu kurulması konusunda ikna etmeye çalışmıştı. Alman Şarkiyatçıların da olumlu görüş bildirmeleriyle Almanların elinde bulunan esirlerden Ermeni, Gürcü, Kuzey Kafkas, Azerbaycan, İdil-Ural ve Türkistan lejyonları kuruldu. Dr. Baymirza Hayit’da Türkistan lejyonuna 1942 Mart ayında katıldı. Dr. Hayit, Türkistan’ın bağımsızlığı, halkının Rus zulmünden kurtarılması için asker olarak Ruslarla savaşılması gerekliliğine yürekten inanıyordu. Türkistan lejyonunda gösterdiği başarılardan sonra kısa zamanda yüzbaşı rütbesine ulaştı. Türkistan Fedailer Bölüğü’ne komutan olarak atandı. Dr. Hayit, 6 Ekim 1942’de Milli Türkistan Birlik Komitesinde Türkistanlı askerlere Türkistan Milli tarihini öğretmekle görevlendirildi. Aynı zamanda Milli Türkistan Birlik Komitesi’nde idari görev aldı. Bu görevi, Nisan 1944’de Milli Türkistan Birlik Komitesinin Harp İşleri Müdürlüğü, Türkistan Milli Harp Birliklerinin Alman Kara Kuvvetleri nezdinde vekilliği takip etmiştir. Harp sırasında Almanların Türkiye’ye karşı savaş açma ihtimali doğunca 1943 yılının sonlarına doğru Alman Genel Komutanlığı, Milli Türkistan Birlik Komitesine bu ihtimalin gerçekleşmesi karşısında Komitenin ve Lejyonun tavrının ne olacağını sordu. Bu soruya Alman Kara Kuvvetleri Yüksek Komutanlığının toplantısında Milli Türkistan Birlik Komitesi adına Dr. Baymirza Hayit şu manalı cevabı vermişti. “ Türkistanlılar da Türkiye Türkleri gibi Türk’tür. Almanların Türkiye’ye savaş açması Türkistanlılar için kabul edilebilir bir vaziyet değildir. Komite olarak böyle bir durumda askerlerimizin Alman saflarında savaşa devam edebileceğini söyleyemeyiz. Türk askerinin Türk askerine silah çekmesi mümkün değildir. Türkistanlılara böyle bir görev verildiği takdirde Türkistanlı askerler Türkiye’ye işgal kuvveti olarak girmeyeceklerdir. Türkistanlı askerler Türk ordusuyla beraber savaşacaktır. Türkistan Lejyonunun Alman ordusu bünyesinde bulunması, bu birliklerin Alman Ordusunun açacağı her cephede savaşacakları anlamına gelmez. Biz Türkistanlılar bu savaşa vatanımızı kurtarmak için katıldık. Hesabımız Ruslarladır. Durumun tarafınızdan bu şekilde bilinmesini rica ederiz.” 1945 yılında savaş sona ermişti. Fakat Türk esirler için yeni bir felaket başlamıştı. Yalta anlaşması uyarınca Türk esirleri ve Milli Orduya mensup asker ve subaylar Sovyetler Birliği’ne gönderilmeye başlandı. Türk esirleri yalvarmalarına rağmen zorla Sovyetlere gönderilmiştir. Bunların yüz binlercesi ya Ruslar tarafından kurşuna dizilmiş ya da Sibirya’da sürgünde telef olmuşlardır. Dr. Baymirza Hayit, bu zorlu günlerde sağ kalabilen nadir insanlardan birisidir. Dr. Baymirza Hayit, bu çileli günlerinden sonra 5 Ekim 1950 tarihinde doktorasını yaparken tanıştığı tıp doktoru Ruth Hanımefendi ile evlendi. Bu evliliklerinden Ertay ve Mirza adlı oğulları ve Dilber isminde bir kızları dünyaya geldi. Çocuklarının evlenmeleriyle Nadire, Kerime, Rana, Derya, Ramin, Yaşar ve Kerim olmak üzere 7 torun sahibi oldu. Bu arada 1990 yılında 16 günlük evliyken savaş nedeniyle ayrılmak zorunda kaldığı ve bir daha haber alamadığı eşinden oğlu olduğunu öğrendi. 30 Eylül 1991’de oğlu Bekmirza ve torunu Şöhrethanı İstanbul’da 52 yıl sonra görebildi. Maalesef 52 yıl sonra kavuştuğu oğlu bir yıl sonra Özbekistan’da vefat etti. Baymirza Hayit, tam 52 yıl 6 ay 12 gün sonra 12 Ağustos 1992 tarihinde doğduğu topraklara kavuşabildi. Namangan şehrine geldiği zaman binlerce kişi sevgi gösterileriyle karşıladı. Her gün yüzlerce insan ziyaretine geldi. Birkaç yıl sonra Kazakistan’a yaptığı ziyarette de coşkuyla karşılandı. BAYMİRZA İLİM ALEMİNDE Prof. Dr. Gerhard Van Mende’nin yardımlarıyla doktora programlarına başlayan Hayit, 1947-50 yılları arasında Münster Üniversitesinde İslami ilimler, Arapça, Farsça, Türkiye Türkçesi, Orta ve Yakın Çağlar Tarihi ve Slav Dilleri tahsili gördü. 5 Nisan 1950 tarihinde ‘’Hokand ve Alaş Orda Milli Hükümetleri’’ adlı tezi ile Münster Üniversitesi Felsefe Fakültesinden Felsefe Doktoru ünvanı ile mezun oldu. Hayit ilk kitabını, Türkistanlı askerlere Türkistan Tarihi dersini verirken 1942 yılının sonunda hazırladı. Özbek Türkçesiyle yazılan ‘’Türkistan Tarihine Giriş’’ Berlinde basıldı. Doktora sonrası Almanca olarak hazırladığı 1956’da Darmstad’da basılan ‘’20. yüzyılda Türkistan’’ adlı ikinci kitabı Alman ilim âlemine bir bomba gibi düştü. Çok olumlu tenkitler aldı. Dr. Baymirza Hayit’in ilim âlemine kabulü bu eserle oldu. Bu eserini sırasıyla, 1962’de Köln’de Almanca basılan ‘’Türkistan Örneğindeki Sovyet-Rus Doğu Politikası’’ 1965’de Oosterhout’da Almanca basılan “Türkistan’daki Sovyet-Rus sömürgeciliği ve Emperyalizmi’’ 1968’de Ankara’da Türk Kültürü Araştırma Enstitüsü tarafından Almanca yayınlanan ‘’Türkistanın İktisadi Problemleri” 1972’de Amsterdam’da Almanca basılan “Türkistan Rusya ve Çin Arasında” bu eser 1975’de İstanbul’da Türkçe olarak yeniden yayınlanmıştır. 1975’de Ankara’da Türkçe olarak basılan ‘’Sovyet Rusya Emperyalizmi ve Türk Dünyası’’ bu eser 1978’de genişletilerek “Türk Dünyasında Rus Emperyalizminin izleri” adıyla İstanbul’da tekrar basılmıştır. 1980 yılında Köln’de Almanca basılan “Avrasya’nın Kalbindeki Türkistan” 1987’de İstanbul’da İngilizce olarak basılan “Rus Hakimiyetindeki Türkistan ve İslam”, aynı yıl Köln’de Almanca olarak basılan “Tarihi Faktör ve Siyasi Fikir olarak Türkistan” yine aynı yıl İstanbul’da Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı tarafından Türkçe basılan “Sovyetler Birliğindeki Türklüğün ve İslamın Bazı Meseleleri”, 1992 yılında Köln’de Almanca basılan “Basmacılar, Türkistan Milli Mücadelesi (1917-1934)”, bu eser 1997 senesinde Türkiye Diyanet vakfı tarafından Türkçeye çevrilerek neşredilmiştir. 1995 senesinde Türk Tarih Kurumu tarafından Türkçe yayınlanan “Türkistan Devletlerinin Milli Mücadeleleri Tarihi” ve son olarak Almanca 1997’de neşredilen “Türkistan Araştırmaları ve Raporlar” adlı eserleri izlemiştir. GYTE’ de Dr. Baymirza Hayit’a tören Fahri Doktora Töreninde çeşitli kurum ve kuruluşlarda plaket takdim etmişlerdir. Bu kurum ve kuruluşların adları listesi şu şekildedir. Sakarya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü adına Doç. Dr. Emin Sezer, Kocaeli Üniversitesi İ.İ.B Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Hamdi İslamoğlu, Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Türkiyat Araştırma ve uygulama Merkezi Müdürü ve Prof. Dr. Emine Gürsoy – Naskali, Koç Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Doç. Dr. Timur Kocaoğlu, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Özkan, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü adına Prof. Dr. Abdulkadir Donuk, İstanbul Valiliği Türk Dünyası Koordinatörlüğü adına Cengiz Yaman, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Turan Yazgan, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanlığı adına Prof. Dr. Mehmet Saray, Dünya Türkleri ve Akraba Toplulukları Hizmet Derneği Başkanı Gazeteci – Yazar Kemal Çapraz, Türkistan Araştırmaları Vakfı Başkanı (Eski Devlet Bakanı ) Prof. Dr. Ahat Andican, Emel Kırım Vakfı Başkanı : İstanbul TRT Televizyonu Müdürü Zafer Karatay ,Kırım Türkleri Derneği Başkanı : Celal İçten, Doğu Türkistan Vakfı adına : Hamit Göktürk,Avrasya Federasyonu adına : Fettullah Töre, Türkistanlılar Kültür ve Sosyal Yardım Derneği Başkanı : Avukat Hakan Demir, Adana Türkistanlılar Kültür ve Sosyal Yardım Derneği Adına Çokay Koçer, Doğu Türkistanlılar Dayanışma Derneği Başkanı : Seyit Tarancı TÜRK DÜNYASI’NDAN BAYMİRZA HAYİT’E ÖDÜL Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı’nın düzenlediği toplantıda da Baymirza Hayit’e şu kuruluşlar plaket verdi: Aydınlar Ocağı Başkanı : Prof. Dr. Mustafa Erkal, İstanbul Türk Ocağı Başkanı : Dr. Cezmi Bayram, Kültür Ocağı Başkanı : Dr. Ali Ürey ,Yesevi Vakfı Başkanı : Dr. Erdoğan Aslıyüce, Kıbrıs Milli Koordinasyon Komitesi Başkanı : Yakan Cumalıoğlu, Kubbealtı Vakfı Başkanı : Sinan Uluant, Turan Kültür Vakfı Başkanı : Rasim Ekşi, Tahir Çağatay Ayaz İshaki Türkistan İdil Ural Vakfı Başkanı : Dr. Tülay Dural.


Bu haber defa okundu.

Ufuk Ötesi  : 2004 / 08

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002