|
|
|
Sizden Gelenler
|
Sayın Kemal Bey,
"Adam Gibi Adam Olmak" yazınızı internetten okudum, ALLAH razı olsun, çalışmalarınızda başarılar dilerim.
Nihat Sami YILDIRIM- DÜZCE
nihatsami67@mynet.com
************* |
Merhaba,
Ben gazetenizi internet yazılarından biraz tanıyorum. Asıl merakım gazeteniz yazarlarından Reyman Eray'ın 70'li 80'li dönemlerin önemli müzik adamı Reyman Eray'ın ta kendisi olup olmadığıdır.
Yanıtlarsanız sevinirim, iyi çalışmalar...
aliguder@superonline.com
**************
(Kemal Çapraz’a)
Yazılarınızı dikkatle takip ediyor ve zevkle okuyorum. Türk-İslam ilişkisini ve Türklüğün son kalesi olan Türkiye Cumhuriyetine verdiğiniz değerden hareketle, her türlü Türklük düşmanları karşısındaki cesurane duruşunuzu takdir ediyor, bu yüzden sizin ve sizin gibi düşünen tüm
değerlere hürmetlerimi sunuyorum. Kaleminiz keskin, ufkunuz Türk ve Türklüğe sığmayacak kadar geniş olsun
Saygılarımla.
Hüseyin Uyar
HUYAR@izmit.tupras.com.tr
****************
Adam gibi adam olmak yazısında gerçekten yüreğimizden geçenleri yazmışsınız. Türk insanı şahsiyetli, ilkeli ve ülkülü olmalıdır. İlkelerimizi ve ülkülerimizi kaybettiğimiz için ülkemiz maalesef bu hale gelmiştir. Eğer biz ilke ve ülkülerimizi kaybetmemiş olsaydık bu hale gelmezdik. Yine eskisi gibi olmak istiyorsak elimizden geleni en iyi şekilde yapmalı ve ilerleme uğruna her şeyi yapmalıyız. Sizin de dediğiniz gibi herkes adam gibi adam olursa düzeliriz.
Viyana-Mustafa Demirci.
******************
Ben bir Kerküklü olarak 14 Temmuz 1959’da gördüğüm tüyler ürpertici olayı burada sizinle paylaşmak istiyorum.
O gün kara bir gündü. Başıma geleceklerden habersiz dışarıya eğlenmek için çıktık. Hepimiz Türkmen kıyafetlerimizi giymiştik. Ben ve ablam birlikte eski köprünün üstüne geldik. Orada herkes neşe içinde eğleniyordu. Birdenbire ne olduğunu anlayamadığım, alkışların gürültüye dönüştüğü o anı hiç unutamıyorum. Herkes bir yerlere kaçıyordu. Ablamla ben durduğumuz yerde donup kalmıştık. Ablama baktığım sırada gözyaşlarının sessizce yanaklarından aşağıya indiğini gördüm. Şaşırıp kalmıştım. Ablam başını uzaktaki bir yere çevirmiş öylece oraya bakıyordu. Ben de başımı kaldırıp baktım ki; bir Türkmen çocuğu bir bacağını bir arabaya, bir bacağını başka bir arabaya iple bağlayıp iki arabanın arasında asfaltın ortasında sürüklüyordu. Bu arada çığlık ve ağlama sesleri o kadar çoktu ki, kulaklarımızı sağır edecek kadar. O gün bunun gibi insanlara yapılan binlerce işkenceye şahit oldum.
O anda uzun ceket giymiş bir adam, benim üstümdeki Türkmen kıyafetleri çıkarıp, beni ceketine sardı. Kimse bizi görmesin diye kıyafetlerimizi köprünün altına attı. Bizi hemen oradan uzaklaştırıp evimize götürdü. Ağabeyim de eve bitkin bir halde geldi. Her şeyi canlı canlı gördüm diyerek ağlıyordu. Ağabeyime ne gördüğünü bize de anlat dedik. Ağabeyim anlatmaya başladı:
-Muhtar Fuat’ın kızı Emel’i öldürdüler. Arabanın arkasına sürükleye sürükleye canını alana kadar uğraştılar.
O günlerde bütün Kerkük halkı aynı acıları yaşadı. Binlerce Türkmen şehit edildi. Çoluk çocuk acımasızca katledilerek öldürüldü. Kerkük’ü kan kokusu sarmıştı. İnsanları kepçelere toplayıp yeni köprünün altını üst üste atmışlardı. Ben bu yaşamış olduklarımı unutmayacağım için sizinle paylaşmak istedim. Bu katliamda ölen bütün şehitlere Allah’tan rahmet diliyorum.
Süreyya Salman
|
Bu haber defa okundu.
|
Ufuk Ötesi : 2004 / 08
|
|
|