*Türk kültüründe atın önemi nedir?
Bütün insanlık alemi için bir ulaşım aracı, bir dayanak, güç gösterisi ve hayvanlar aleminden de insana en yakın olan hayvan olarak tanınır at kültürümüzde. Türk kültürüyle özdeşleşmesine gelince ecdadımız at sırtında asırlar boyu savaşlar yapmış yeni ülkeler fethetmiştir. Cihangirlik ruhunu at sayesinde uzak ülkelere taşımışlardır. Hatta bilinen bir söz vardır Türkler için, ‘At sırtında doğarlar, at sırtında ölürler.’ Yemeleri, yatmaları, evleri, barkları hepsi odur. Yine bir Türkmenistan atasözü ise ‘Sabahleyin kalktığında önce atanı, sonra atını tanıyacaksın’ derken, Türk insanıyla atı hiçbir şekilde birbirinden ayırmıyor.
Savaş zamanında atlı süvariler savaşıyor, savaş olmadığı zamanda atlı sporlar gündeme geliyor. İşte bunlardan bir tanesi de ‘Atlı Yiğidin Oyunu Cirit’.
* Cirit oyunundan biraz bahseder misiniz?
Cirit sopayla oynanan, bir at, bir biniciden oluşan bir spor. Bugün kaynak itibarıyla aklımıza Erzurum geliyor. Bizdeki ciritçi motifini batıdaki şövalyenin yerine koyabiliriz.
* Niçin böyle bir belgesel çektiniz? Bu belgeseli çekmek nereden aklınıza geldi?
Birçok milli oyunumuz ve sporumuz maalesef bugün bilinmemekte. İşte bizde ciritin kaybolmaması için böyle bir belgesel çektik. Cirit şu anda; Erzurum, Malatya, Kars, Erzincan, Ankara, Uşak ve Manisa’da faal olarak yapılıyor. Cirit 81 vilayetten meydana gelen ülkemizde 9-10 vilayetle sınırlı kalmıştır. En yoğun olduğu yerde Erzurum. Erzurum’da yaklaşık 13-14 tane resmi kulüp var.
Halkın cirite gösterdiği ilgi de tabi çok yüksek. Bizim çocukluk zamanımızda en büyük eğlencelerden biri cirit seyretmekti. Şimdi bunları geçmişte yaşadığımız için, en azından kaybolmasın, tespit edelim, geleceğe bir miras olarak kalsın ve gençlerimiz ileride arşivlere baktığı zaman bizim de böyle bir sporumuz varmış desinler.
Bir şeyler kaybolmaya başlamış hissi vardı. Bu çocukluk zamanında vardı; ancak şimdi gerçekleştirmek kısmet oldu, bu açıdan çok mutluyuz.
* Bu sporun tanınması için neler yapılabilir?
Devletin mutlaka buna el atması lazım. Biz bunu programda da vurguladık. Toprak Mahsülleri Ofisi bu desteği yapıyor; ancak burada önemli olan bu gibi destek veren kurumların çoğalması. Gazeteniz aracılığıyla buradan şunu söylemek istiyorum; nasıl ki bir Türk Güreş Vakfı varsa, bir Türk Cirit Vakfı da kurulmalıdır.
* Belgeseliniz kaç bölümden oluşuyor ve ne zaman seyircisiyle buluşacak?
Belgesel dört bölümden oluşuyor. Bizim toplumumuzdaki, tarih içerisindeki atı anlatmaya çalıştık. Bölümler: ‘Tarih Yapraklarında Cirit’, ‘Atlı Spor ve Kuralları’, ‘At Bayramı ve Cirit’ ve ‘At ve Cirite Gönül Verenler’
17 Nisan cumartesi günü saat 11:00’da TRT1’de yayına başlıyoruz. Programımız dört hafta boyunca aynı saate yayınlanacak.
* Bu belgeseli daha önce de televizyonda yayınladınız nasıl bir tepki aldınız? Tekrar yayınlamanızda seyircinin etkisi var mı?
Programı daha önce TRT2, TRT-İNT, TRT-GAP ve TRT-TÜRK’te yayınladık. Yayınlardan çok güzel, olumlu tepkiler aldık. Tekrar yayınlanması için talepler oldu. Hatta bazı izleyicilerimiz programın CD’lerini istediler.
* Bir de Ahılteke atları var...
Ahılteke atları hakkında bazı rivayetler var. Ahılteke atları Türkmenistan’da çok değerli olan bir at cinsi. Ruslar bu atları toplayıp kaçırıyorlar ve yetiştirmeye çalışıyorlar. Ama yetiştiremiyorlar, sonra onları katletmeye başlıyorlar. Sadece dört tane at Rusların elinden kurtarılıyor. Şu anki at nesli o dört atın soyundan geliyor.
*Çekimlerinizi nerelerde yaptınız?
Orta Asya’da; Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan ve Kırgızistan’da çekimler yaptık. Türkiye’de ise; Erzurum, Bayburt, Kars, Manisa, Uşak, Malatya, Urfa, Balıkesir, İzmir, Trabzon, Ankara ve İstanbul-Kağıthane’de çekimler yaptık. Bu çekimlerde eski Tarım ve Köyişleri Bakanı Prof. Dr. Hüsnü Yusuf Gökalp Bey’in büyük desteklerini gördük. Çekimlerimize Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ve Türkiye Jokey Kulübü sponsor oldular.