Dönemin ana muhalefet partisi ANAP'ın Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın, Meclis grubu adına yaptığı başvuruyu1997 yılında karara bağlayan Anayasa Mahkemesi, ''süreli ve süresiz yayınların dağıtımını yapan gerçek ve tüzel kişilerin her türlü günlük yayını dağıtmakla yükümlü kılınmasını öngören yasal düzenlemenin iptali istemini reddetmişti. Ret kararı 4 Nisan 2003’te Resmi Gazete’de yayımlandı.
Dönemin Anayasa Mahkemesi üyesi Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in de lehte oy kullandığı ret kararının gerekçesinde, basın özgürlüğü kavramı tartışıldı.
Anayasa'nın basın özgürlüğünü düzenleyen 28. maddesinin üçüncü fıkrasında, devletin basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri almasının öngörüldüğü hatırlatılan gerekçede, “'Basın özgürlüğü, haber alma, düşünce ve kanaatleri açıklama, yorumlama, eleştirme ile bunlara ilişkin yayın ve dağıtım haklarını kapsar. Bireylerin bilgilenme hakkının sağlanabilmesi için, devletin basılmış eserlerin dağıtımı konusunda gerekli önlemleri alması doğaldır” denildi.
Gerekçede, özetle şu vurgulamalar yapıldı: “Süreli ve süresiz yayınların okuyucuya ulaştırılması basın ve haber alma özgürlüklerinin vazgeçilmez bir sürecini oluşturduğundan, bunların dağıtımı için zorunluluk öngörülmesi, kamu yararı amacına yönelik bir düzenlemedir. Talepte bulunanların, mevzuatın öngördüğü koşulları yerine getirmeleri halinde, dağıtım işini yapan gerçek ve tüzel kişilerin dağıtımdan kaçınmalarının suç olarak kabul edilmesi ve bu suçu işleyenler için para cezası öngörülmesinin Anayasa'ya aykırı yönü yoktur.”
Gazeteler reklam ve ilânlardan da sorumlu
Danıştay 10. Dairesi, tüketiciyi koruma amacıyla ticari ilân ve reklamı yayınlayan yayın kuruluşlarının da cezai sorumluluk kapsamında bulunduğuna karar verdi
Danıştay 10. Daire’nin konuyla ilgili 6 ayrı kararı Resmi Gazete'nin 6 Nisan 2003 tarihli sayısında yayımlandı. Kararın gerekçesinde, 4077 sayılı Kanun'un “Ticari reklam ve ilânların yasalara ve genel ahlâka uygun, dürüst ve doğru olmaları esastır. Tüketiciyi aldatıcı, yanıltıcı veya onun tecrübe ve bilgi noksanlıklarını istismar edici, tüketicinin can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürücü, şiddet hareketlerini ve suç işlemeyi özendirici, kamu sağlığını bozucu, hastaları, yaşlıları çocukları ve özürlüleri istismar edici reklam ve ilânlar yapılamaz” hükmünü içeren 16. maddesine yer verilerek, bu maddeye aykırı hareket edenler hakkında para cezası uygulanacağının öngörüldüğü belirtildi.
Ticari Reklam ve İlânlara İlişkin İlkeler ve Uygulama Esaslarına Dair Tebliğ'de, mecra (reklam araçları) kuruluşunun reklamı hedef kitleye ulaştıran iletişim kanallarının ya da her türlü reklam taşıyan aracın sahibi, işleticisi veya kiralayıcısı olan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade ettiği belirtilen gerekçede, 4077 sayılı Kanun'un amacına uygun olarak tüketiciyi koruma amacıyla ticari ilân ve reklamı yayınlayan yayın kuruluşlarının da cezai sorumluluk kapsamında bulunduğuna dikkat çekildi.