Nevruz, Ortadoğu ve Asya'da birçok millet tarafından bahar bayramı olarak kutlanıyor. Her toplumda Nevruz’a farklı anlamlar yükleniyor. Farsça “yeni gün” anlamına gelen ve genellikle 21 Mart tarihinde kutlanan Nevruz’un, Zerdüşt dini kaynaklı olduğu ve bu dini sürdüren Parsiler arasında hâlâ dini bayram olarak kutlandığı biliniyor.
Nevruz, Arı dillerinin konuşulduğu halklarca güneşin Koç burcuna girmesi, Ön Asya'da yaşayan birçok toplumda ise evrenin ve insanın yaratıldığı gün olarak kabul ediliyor.
Eski İran'da devlet adamlarının halkı dinlediği gün olan Nevruz’u, Alevi ve Bektaşiler Hazret-i Ali'nin doğum günü ve Hazret-i Fatma ile evlendiği gün, Şiiler ise Hazret-i Ali'nin halife ilân edildiği gün olarak kutluyor.
Osmanlı döneminde sünniler için özel eğlencelerin düzenlendiği günlerlerden olan Nevruz’da en bilinen kutlama ise Manisa'da düzenlenen Mesir Macunu Şenlikleri...
Osmanlı döneminde Nevruz’da, Padişah’a özel armağanların verildiği “Nevruzziye Pişkesi” törenleri düzenlenirken, aynı gün divan şairleri ise saraya, yazdıkları “Nevruzziye Kasideleri” sunarlardı.
Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Remzi Duran, Nevruz’un Türk tarihi ile yaşıt bir gelenek olduğunu, Orta Asya'da tüm Türk boylarının bu günü dini semboller içeren törenlerle kutladıklarını söyledi. Son yıllarda Nevruz’un siyasi bir simge haline getirilerek bazı gruplar tarafından sahiplenilmeye çalışılmasının son derece yanlış olduğunu ifade eden Duran, “Modern Türkiye'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk bile Ulus Meydanı’nda düzenlenen Nevruz kutlamalarına bizzat katılmıştır” dedi.
DEMİR VE ATEŞ TÜRK’ÜN SİMGESİ
Kutlama törenlerine Nevruz ismi verilmesinin, Farsça’nın Osmanlı'da sanat dili olarak kullanılmasından kaynaklandığını belirten Duran, şöyle devam etti: “Nevruz kutlamalarında iki önemli simge vardır. Biri demir dövülmesi, ikincisi ise ateş üzerinden atlanılmasıdır. Demir, neredeyse Türkler ile birlikte anılan bir maden olarak bilinirken, demir dövmek ise Türkler’in Ergenekon'dan çıkışını sembolize etmektedir. Nevruz’daki ateş simgesinin Mecusilik ile hiçbir ilgisi yoktur. Türk geleneklerinde kış ayları sonunda evde yapılan bahar temizliğinde biraraya getirilen çöpler, kullanılmayan eşyalar yakılır ve üzerinden atlanırdı. Biriken küller ise bereketli bir yıl geçirmek ümidi ile düzenli olarak toplanıp bahçelere serpilirdi.”
Binlerce yıldır Türkler arasında süregelen bu geleneklerin Nevruz’un bir Türk geleneği olduğunu ispatladığını vurgulayan Duran, ateşin üzerinden atlanılmasının ise Türk geleneklerinde kötülüklerden arınma anlamına geldiğini sözlerine ekledi.