Türkiye, garip bir ülke. Yaklaşık 3 yıl önce Kenya’da yakalanıp Türkiye’ye getirilen teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın hemen yargılanıp idam edilmesi bekleniyordu. Çünkü Abdullah Öcalan, 35 bin insanın kanını emmişti. Teröristbaşının yargılanma süreci kısa sürede bitti, ancak idam dosyası bir türlü Meclis’e gönderilmedi. Başbakanlıkta bekletildi. Bu arada da idamı kaldırma süreci başlatıldı. Çok geçmeden de Avrupa Birliği bahane edilerek idam cezası kaldırıldı ve Abdullah Öcalan idamdan kurtuldu. Teröristbaşı Abdullah Öcalan idamdan kurtulmuştu. Yandaşları bununla yetinmek istemiyordu. İmralı Adası, teröristbaşı Abdullah Öcalan’a tahsis edilmişti. Ve teröristbaşı, İmralı’da beş yıldızlı otel rahatlığında hapis yatıyordu. Hapisteyken de, açıklamalar yapıyor, terör örgütü PKK’nın yayın organlarında yazılar yazıyordu. Teröristbaşı sanki hapiste değil de, İmralı’da tatil yapıyor gibiydi. Yandaşları kampanya başlattı. Teröristbaşının İmralı’da güya zor şartlarda kaldığını, yakınları ve avukatlarının görüşemediklerini iddia ediyorlardı. Terör örgütü yandaşları kamuoyu oluşturmak için bu konuda Adalet Bakanlığı ve Meclis İnsan Hakları Komisyonu’na şikayet dilekçeleri yağdırmaya başladı. Asıl garip olanı ise Meclis İnsan Hakları Komisyonu’nun bu şikayetleri ciddiye alması. Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı ve AKP Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış, teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın durumunu araştırmak için İmralı’yı ziyaret edebileceklerini söyledi. Meclis İnsan Hakları Komisyonu’nun başka işi gücü yokmuş gibi İmralı’ya giderek teröristbaşının durumunu inceleyecekti. Kamuoyundan tepkiler yükselince komisyon İmralı’ya gitmekten vazgeçti. Ancak komisyon üyeleri, yakınları ve avukatlarının teröristbaşı ile rahat görüşebilmeleri için gerekli girişimlerin yapılmasını istemekten de geri kalmadı. Şu garipliğe bakın. Teröristbaşı idama mahkum ediliyor, şehit ailelerinin tepkileri ve baskılarına rağmen bu ceza infaz edilmiyor. Sonra idam cezası kaldırılıyor, şimdi de teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması için kampanya başlatılıyor. Meclis İnsan Hakları Komisyonu da, katledilen 35 bin insanın hesabını sormak yerine, katilin rahatının yeride olup olmadığını araştırmak istiyor. Meclis İnsan Hakları Komisyonu’nun başka işi yok mu?