|
|
|
Varlık içinde yokluk yaşıyoruz
|
Türkiye, dünyanın 13’üncü büyük tarım alanına sahip. Çin, Türkiye’nin sadece 5 katı tarım alanı ile Türkiye’nin 20 katı, yani 1 milyar 300 milyon nüfusu besliyor, Türkiye ise ele güne avuç açıyor |
Dünyada yüz milyonlarca insan gıda sıkıntısı çekiyor. Türkiye birçok açıdan olduğu gibi tarım alanında da dünyanın en zengin ülkeleri arasında bulunuyor. Türkiye’de, 241,8 bin kilometrekare ekilebilir tarım alanı bulunuyor. 70 milyonluk nüfusu ile Türkiye, dünyanın 13’üncü büyük tarım alanlarına sahip ülkesi.
Tarımsal alanda ilk sırayı ABD alıyor. Yüzölçümü 9 milyon 159 bin kilometrekare olan ABD’nin 1 milyon 767,7 bin kilometrekare tarım alanı bulunuyor. Yüzölçümünün yüzde 54,4’ü tarım alanı olan Hindistan, 1 milyon 617,3 bin kilometrekare tarım alanına sahip. Hindistan’ı 1 milyon 249,8 bin kilometrekare ile Rusya izliyor. Dünyanın en büyük yüzölçümlü (16 milyon 889 bin kilometrekare) ülkesi olan Rusya’nın, sadece yüzde 7,4’ü tarımsal alan olarak değerlendirilebiliyor.
Çin ise Türkiye tarım alanının sadece 5 katı büyüklüğündeki tarım alanıyla, Türkiye’nin 20 katı (1 milyar 300 milyon) nüfusu besliyor. 13’üncü sırada bulunan Türkiye’nin göller hariç 770 bin kilometrekare olan toplam yüzölçümünün yüzde 31,4’ü, tarım alanlarından (241,8 bin kilometrekare) oluşuyor.
Bu verilerden çok ilginç bir sonuç çıkıyor. Çin, dünyanın en kalabalık ülkesi. Toprakları da çok verimli olduğu söylenemez. Buna rağmen Türkiye’nin sadece 5 katı büyüklüğündeki tarım alanı ile Türkiye’nin 20 katı nüfusu besliyor. Ya Türkiye?
Birkaç yıl öncesine kadar dünyada kendi kendine yetebilen 7 ülkeden biriydik ve bununla da hep övünürdük. Son yıllarda ise bırakın kendi kendine yetinebilmeyi, buğdayından muzuna kadar her şeyi ithal eder duruma getirildik.
Önce terör bahane edildi, büyük ve küçükbaş hayvancılık bitirildi. Türk milleti, İran’dan ve Avrupa’dan getirilen canlı hayvanlara ve ete muhtaç edildi. İş bununla kalsa yine iyi, bütün hayvani ürünler dışarıdan ithal edilir duruma geldik…
Hemen ardından tarım ürünlerinde felâket kendini göstermeye başladı. Türkiye buğday ülkesiydi ama IMF’nin dayatmacı politikaları yüzünden buğday ithal eder duruma geldi. Bırakın Türkiye’yi, dünyayı besleyecek konumda olan Konya ovasında bile artık buğday ekilmez oldu. Buğdayın hemen ardından diğer tahıl ürünleri, pirinç ile muz gibi meyveler ithal edilmeye başlandı.
IMF bununla da yetinmedi. Önce Şeker Yasası, ardından da Tütün Yasası ile Türkiye’de tütün ve şekerpancarı üretimini de bitirme noktasına getirdi. Tütün ülkesi, şeker ülkesi Türkiye, bunları da ithal eder duruma düştü. Tütünün ardından çay üretimi de kotaya bağlandı. Üretilen çay tarlada çürütüldü, onun yerine Irak’tan Rusya’dan kaçak veya göz yumularak çay getirildi. IMF bir tek zeytin üretimine el atmamıştı. Şimdi hazırlanan Maden Yasası ile de zeytin tarımı bitirilmek isteniyor. İş bunlarla kalsa yine de iyi… IMF politikaları yüzünden Türkiye; elmasından, portakalına ve gülüne kadar her şeyi ithal eder duruma geldi.
Mazot fiyatlarına astronomik zam yapıldığı için çiftçi, elindeki traktörü kullanamaz oldu. Bankadan kredi alan çiftçiler, borçlarını ödeyemeyince hapse atıldılar, köylerini satmak zorunda kaldılar. Türkiye’deki verimli araziler, çaktırılmadan yabancılara satılmaya başlandı.
Türkiye’de plânlı politikalarla önce hayvancılık, ardından çiftçilik öldürüldü. Çiftçi, tarlasını ekemez, tarlasını ekenler, ürününü satamaz, satanlar parasını alamaz oldu. Parasız kalan çiftçi, tasını tarağını satıp şehirlere göç etti. Köyler boşaldı ve tarım sektörü IMF dayatmalı hatalı politikalar yüzünden öldürüldü. Şimdi de dünyanın 13’üncü büyük tarım ülkesi kendisini besleyemez, Türk milleti düşmanlarına muhtaç hale getirildi.
|
Bu haber defa okundu.
|
Ufuk Ötesi : 2003 / 03
|
|
|