Aramızdan ayrılmasına bir türlü alışamadığım sevgili kardeşim Kemal Çapraz’ı bundan on yıl kadar önce tanımıştım. İstanbul’a geldiğim 1997 yıllarında amcamın oğlu Yusuf Gedikli’nin beni Kemal ile tanıştırdığı gün gözümün önünden hiç gitmiyor. Bugün muayenehanemin olduğu Aksaray’daki binada tanışmış ve bir süre sohbet etmiştik. O zaman 35 yaşlarında genç bir gazeteci idi. Ancak kısa süre içindeki konuşmalarından çok dolu ve inançlı bir kişi olduğunu anlamıştım. Oldum olası hareketli ve idealist insanları çok seven bir yapım olması dolayısı ile kendisine kanım kaynamıştı. Böylece başlayan kardeşliğimiz aramızda hiçbir kötü anı olmadan devam etti.
16 Eylül sabahı Vakıf Gureba Hastanesi ameliyathanesinde operasyonda iken kendisinin ölüm haberini alınca yıkıldım. Ameliyatı bitirir bitirmez Kartal Eğitim Hastanesindeki arkadaşlardan bilgi alarak Mustafa Şahin Gökçe ve Yalçın Yıldırım ile birlikte doğruca oraya gittik. Aralık 2007 tarihinde Kemal ile birlikte kurduğumuz Yarım Elma Derneği üyeleri İhsan Barutçu ve Turgay Özbaş ile hastanede buluştuk ancak artık çok geçti ve kardeşimiz Hakk’ın rahmetine kavuşmuştu.
Ölümünden bir ay kadar önce bir cumartesi gazeteden görevliler bir defter getirerek “ Hocam. Kemal beyin yaş günü. Duygularınızı bu deftere yazmak ister misiniz” dediği zaman memnuniyetle kabul etmiş ve hemen o günkü duygularımı bir sayfaya yazmıştım. Aradan bir hafta geçtikten sonra Kemal kardeşim beni aradı ve kendisi hakkında yazdıklarıma çok mutlu olduğunu söyleyerek teşekkür etti. Bu kadar alçak gönüllü ve mütevazı bir insan idi o.
Kemal kardeşim ile birlikte 22 Temmuz milletvekilliği seçimlerine MHP listesinden katılmış ve o dönemde çok yoğun çalışmalarımız olmuştu. Seçimden sonra bir gün Kemal Çapraz, İhsan Barutçu ve bazı arkadaşlar geçmişin değerlendirmesini yaparken birlikte bir yardım derneği kuralım fikrini ortaya attığımda ilk olumlu katkı ondan gelmiş ve canla başla çalışacağını beyan etmişti. Ön hazırlıkları bitirerek Yarım Elma Derneğini 12/12/2007 tarihinde kurduğumuzda Kemal Çapraz’da kurucular kurulu, geçici yönetim kurulu üyesi ve başkan yardımcısı olarak görev aldı. Hakkın rahmetine kavuşana kadar da başarımız için maddî ve manevî olarak canla başla çalıştı.
Derneğimiz yardıma muhtaç insanların yardımına koştukça Kemal kardeşimizin duyduğu heyecanı anlatmak imkânsız idi. Ancak onu birlikte yaşarsanız anlayabilirsiniz. Derneğimizin yeni kurulması nedeniyle bazı sıkıntılarını paylaştığım Kemal kardeşim her seferinde bana “Hocam canını sıkma. Göreceksin hızla büyüyeceğiz. Sıkıntıları aşacağız. Çünkü biz Allah rızası için yola çıktık. Allah bize yardım edecek ve başaracağız” diyerek bana moral veriyordu. Ramazan ayında derneğimizin kuru gıda dağıtımları onu çok mutlu etmişti. İnsanlara yardım etmek onun en çok zevk aldığı işlerinden biri idi bana göre.
Ufuk Ötesi ailesine yazar olarak katılmam onu çok sevindirmişti. Çünkü bunu da o sağlamıştı. Devamlı “hocam bu gezilerini gazetemizde yayınlayalım ve herkes okusun” diyerek beni teşvik etti ve böylece yazarlığa başladım. Her yazım yayınlandıktan sonra aldığı olumlu geri dönümleri benimle paylaşır ve beni cesaretlendirirdi. Alçak gönüllü ve çok mütevazı bir insan idi. Ufuk Ötesi gazetesine devamlı abone yapardım. Buna çok sevinirdi. Devamlı bana “Hocam herkes senin kadar duyarlı olsa Türk Milliyetçilerinin hiçbir sorunu kalmaz” derdi. Çünkü Türk Milliyetçilerinin ve Türk Dünyasının sorunları onun baş sorunları idi. Bunların başında da tabiî ki milliyetçi basının yetersizliği geliyordu.
Kemal ile ileriye dönük purojelerimizde Ufuk Ötesini günlük gazeteye çevirmekten tutun da Türk Dünyasına düzenli kültür turu yapacak bir tur şirketi kurmaya kadar pek çok puroje vardı. Hatta bunlardan tur şirketi kurma işini 13 Eylül’de karara bağlamış ve hazırlıklara başlamıştık. Bu tur şirketi Balkanlardan başlayarak Yakutistan’a kadar bütün Türk devletlerini içine alan geziler düzenleyen bir yapıda şekillenecekti. Çünkü Türk Dünyasına düzenli kültür turları yapan bir şirket maalesef yoktu. Bu düşüncelerimizin gerçekleştiğini göremeden aramızdan ayrıldı sevgili Kemal kardeşimiz.
7 Nisan 1980 tarihinde vatan haini komünistler tarafından Trabzon’da şehit edilen kardeşim Osman Gedikli’nin ardından beni derinden yaralayan ölüm olaylarından biri de sevgili Kemal kardeşimin cismen aramızdan ayrılışı oldu. Ancak takdir-i ilâhîye boyun eğmekten başka çare yok. Bize, ailesine, sevenlerine ve Türk Dünyası sevdalılarına sabretmek ve dua etmekten başka bir şey kalmıyor. 17 Eylül’de cenazesi caminin avlusuna getirildiğinde göz yaşlarına hâkim olmak artık mümkün değildi. Kendisini üzerinde olmayan haklarımızı helâl ederek ebedi istirahatgâhına uğurlarken beynimden on yıllık arkadaşlığımız bir film şeridi gibi geçiyordu. Asıl sen bize hakkını helâl et. Yerinde rahat uyu. Mekânın cennet olsun sevgili kardeşim. Geride kalan kederli ailesine, dostlarına başsağlığı ve sabırlar diliyorum.
|