Dünyada en son aklıma gelecek işlerden birisi Kemal kardeşimin ardından yazı yazmak olabilirdi. Hangi hâlet-i ruhiye içinde bu satırları kaleme aldığımı, hiç olmazsa bizi tanıyanların tahmin edeceğinden eminim.
Sevgili kardeşim Kemal Çapraz’ı 1980’li yılların başında tanıdım. Dâvâ arkadaşım Kemal’le 1986 yılından başlayarak tam 10 yıl Türkiye gazetesinde mesai arkadaşı olduk. Daha sonra fiziken ayrı düşsek de, değişik yerlerde bulunsak da hiç bir zaman irtibatımız kesilmedi. Kemal, her zaman nazik, beyefendi, kibardı. Arzuları, istekleri, talepleri hep Türklük içindi. Türkistan için, Kırım için, Kıbrıs için, Kerkük için… Kısacası Türk Dünyası, Turan için…
Sevgili Kemal’i çok heyecanlandıran bir kaç olay hatırlatacağım. Ufuk Ötesi okuyucuları bilir ki, Kemal bir “Kırım sevdalısı” idi. Onun ilk kitabının da Kırım hakkında olması tesadüf değildi. Yüksek lisansını da yine Kırım üzerine yapmıştı. Kırım Türklerinin yolbaşçısı Mustafa Cemiloğlu ile görüşmek istiyordu. Sonunda yolunu buldu. Sovyet Rusya ile Türkiye arasında oynanacak futbol maçını bahane ederek Kırım’a gitti. Akmescit’te KGB mensuplarının kuşatmasına, onlarla ara kesmece oynamasına ve hatta bir ara gözaltına alınmasına rağmen, “Mustafa Cemiloğlu ile görüşen ilk Türk gazetecisi” oldu.
Kemal’imin heyecanlı anlarından birisi de 1991 yılında Saddam’ın kovduğu peşmergeler arasındaki Irak Türklerini karşıladığı günlerde oldu. Iraklı kardeşlerimizin çoğuna “tanıyorum” diyerek kefil oldu ve onların peşmergeler içinde sıkıntı çekmelerini önledi.
Doğu Türkistan Türklerinin önderi merhum İsa Yusuf Alptekin’le her karşılaştığında heyecanlanırdı. İsa Bey ile defalarca görüştü, Doğu Türkistan’la ilgili haberler yaptı. İsa Yusuf Bey, dünyasını değiştirdiğinde, dedesini kaybetmiş kadar üzüldü.
Batı Trakya Türklerinin genç lideri merhum Dr. Sadık Ahmet’in Türkiye’de son konferansını ki MHP Maltepe İlçe teşkilâtında olmuştur, Kemal’in organize ettiğini hatırlıyorum. Dr. Sadık Ahmet’in, Yunan derin devletinin organizasyonu sonucu şehit edilmesi, Kemal’e çifte acı vermişti. Hem bir yiğit bu dünyadan göçmüş, hem de Yunanistan, “cinayet”i trafik kazası kılıfı ile gizlemişti. Bu, tam bir palikarya oyunu idi!..
Kemal’in fedakârlıkları bitmek bilmezdi. Hatırladığım heyecanlı anlarından birisi de, Azerbaycan Türk Cumhuriyetinin meşru Cumhurbaşkanı Ebullfez Elçibey’le görüşmek için Nahçıvan’ın Ordubad ilçesine bağlı Keleki köyüne gitmesidir. Gaz lâmbasının ışığında yaptığı konuşma Türkiye gazetesinde yayınlandı.
Türkmenistan Türkleriyle Dayanışma Derneğini bir müddet sonra Turan Kültür Vakfı’na çevirdik. İkimiz de kurucu üye olduk. Bir kaç yıl aynı yönetimlerde bulunduk. Onun ilk kitabı da vakıf bünyesinde yayınlandı. (İnşallah ileriki günlerde yeni baskısını yapacağız).
Kemal, Basın Birliği’ni bir bakıma tek başına organize etmişti. Meslektaşlar arasında dayanışmayı sağlamak istiyordu. Gazeteciler Cemiyeti’nin kongrelerinde yoğun faaliyet gösterirdi. Değerli ağabeyimiz Ergun Göze bile, yaşına, rahatsızlığına rağmen, Kemal ‘in ricası üzerine kongreye gelir, oyunu kullanırdı.
Kastamonu Belediyesi’nin 12 yıldır devam ettirdiği Türk Dünyası Günleri’nin sürükleyici adamı da Kemal Çapraz’dı. O, sadece kalemi ile değil, fiilen işin içinde olurdu. Türk Dünyası Günleri’nde hem organizatörlerden, hem konuşmacılardan ve hem de ev sahiplerindendi. “Yörükan-ı Araç” boyundan Kemal, Turan Yurdu’nun her tarafını severdi ama Kastamonu’nun ayrı sevgisi vardı yüreğinde.
Kemal, nereden çağırılırsa gider, konuşur, saydam (diya) gösterisi yapardı. Saydam gösterilerinin üç önemli konusu vardı: Türk Dünyası, Başbuğ Alparslan Türkeş ve Türk Tarihinde Bozkurt…
|