Kültür-Sanat

 

Coşkun Çokyiğit  

Bombalar Altında: İsrail Birlikte Yaşamayı Öğrenilebilir mi?


Sürüp giden korkunç savaşların bahanesi sadece "terör" olabilir mi? Bir kantarın topuzu bu kadar mı kaçar? Çelik kaleler gibi gökyüzünden kulakları sağır edecek bir gürültüyle ve sesten bile hızlı uçakların attığı bombalardan arta kalanları seyrettiğimiz "Bombalar Altında" filmi dengenin ne kadar bozuk olduğunu gösteriyordu.

Modern savaşlar, insanoğlunun bütün uygarca girişimlerine rağmen, sanıyorum en barbar savaşlar olarak geçiyor tarihe… İkinci Dünya Savaşı'nda Nazi vahşilikleri, Vietnam, Bosna, Afganistan, Irak ve Lübnan…
Alev Alatlı'nın hangi kitabındaydı? Batı'nın çıkardığı ve yürüttüğü modern savaşlar ile Osmanlı döneminde 600 yıl boyunca yaşanan savaşlarda ölen insanların sayısı verilerek bir mukayese yapılıyordu. Aradaki fark Batı aleyhine korkunçtu. Üstelik burada, bu savaşların açılma gerekçeleri bile tartışılmıyor… Bunu kattığınızda, yani "emperyalizmi" veya bir Alman'ın Birinci Dünya Savaşı'nı başlatan ve ulusal politika haline getirdiği sözleriyle ifade ederek, "Güneşte biraz daha yer!" için savaşlar olduğunu düşünürsek…
Tanrım! Kulların neden bu kadar acımasız? Neden üstün silah güçleriyle Batılı uygar devletler ve onların yandaşları yoksul Üçüncü Dünya Ülkeleri'nin insanlarını, bilhassa Müslümanlar ve Batı kültürü / uygarlığı içinde olmayan toplumları bombalıyorlar? Üstelik bir yandan Avrupa "birlik" için ulusal devlet sınırlarını, egemenlik alameti para ve anayasaları, yasaları… Birçok şeyi bıraktığını ilan ederken?
Bu acımasız savaşlarda, en azından silah dengesi ne zaman kurulacak? Çünkü bu neredeyse barış demektir… Değil mi! Eğer sizin elinizde de düşmanın uçaklarını düşürecek, helikopter zırhlarını delecek, tanklarını kestane fişeği gibi patlatacak silahlar varsa size artık alenen saldıramazlar! (Charlie Wilson's War - Charlie Wilson'un Savaşı filmindeki gibi…)
Sürüp giden korkunç savaşların bahanesi sadece "terör" olabilir mi? Bir kantarın topuzu bu kadar mı kaçar? Çelik kaleler gibi gökyüzünden kulakları sağır edecek bir gürültüyle ve sesten bile hızlı uçakların attığı bombalardan arta kalanları seyrettiğimiz "Bombalar Altında" filmi dengenin ne kadar bozuk olduğunu gösteriyordu. Eline silah alan bazı Arap militanlar İsrail'i bombalıyor, bunun üzerine İsrail, Güney Lübnan'ın üflesen yıkılacak briket duvarlı evlerine bombalar yağdırıyor… Geride çaresizlik içinde, enkazın altında kalan ailelerini arayan insanlar kalıyor…
Ve Dubai'den gelen bir annenin peşine takılarak bütün yol boyunca harap olmuş Lübnan'ı içimiz sızlayarak izliyoruz… Acımasızlığın kalıntıları, moloza dönüşmüş binalar arasından oğlu Kerim'i arayan Zeina'nın Tony ile yaşadığı duygusal yakınlığın -eğer doğru anladıysam bu ilişki giderek birlikte yaşamayı beceren Müslüman - Hıristiyan insanlar denklemine dönüşüyordu- göndermelerini de eklemek gerek. Film, "Ey Dünya, ey İsrail; biz Orta Çağ'da Kudüs için birbirini boğazlamış Müslümanlar ve Hıristiyanlarız! Bakın hayat ve zaman bize birlikte yaşamayı öğretti. Bombaları keserseniz belki birlikte yaşamayı siz de öğrenebilirsiniz!" demek mi istiyor? Yoksa ben mi öyle ekliyorum kafamdan… Kim bilir?


www.ufukotesi.com - 08 / 2008  

ufuk@ufukotesi.com

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.