-

 

Mehmet Gözay  

ABD ekonomik krizinin faturası ve Türkiye’nin yapması gereken işlemler


ABD ekonomisinin durgunluğu açma tedbiri olarak üçüncü ülkelerdeki ABD kaynaklı sıcak paraların, kısmi geri dönüşü sağlanacaktır. Küresel likidite krizi nedeniyle bankaların libor + 5 - 7 puan = yüzde 10-12 faizlerle borçlanması bekleniyor. Bunun anlamı 2008 ve 2009 yılı boyunca Türk Sermaye Piyasasında en az 15 milyar doların çıkıp gitmesidir.


ABD ekonomik krizinin doğuşu ve büyümesi, denetimsiz serbest piyasa ekonomisinin ürettiği spekülatörlük sonucudur.

Konut Politikası ve Emlak Borsası Spekülatörlüğü
ABD hükümetleri Regan – Bush ( 1986-2008 ) dönemleri boyunca, ülke şehirlerinin rüzgar, sel, deprem ve nihayet yangınların yıktığı konutların yenilenmesi, fakir ve kiracı olan vatandaşların ev sahibi yapılması için sosyo-ekonomik bir siyaset politikası oluşturarak uygulanmakta idi.
Konut kredilerinin 500 bin dolara kadar çıkarılması, ABD yıllık enflasyonun yüzde 2’den yüzde 5’e çıkmasına rağmen konut kredisi yıllık faizinin yüzde 3,5 olarak sabitlenmesi, krediye olan taleplerin sürekli artışına yol açtı.
Konut kredilerinin vatandaş gelirine bakılmaksızın verilmesi ve ticaretinin Serbest Piyasa Ekonomisi’nin denetimsiz ve sınırsız işleyişine terk edilmesi, Emlak Borsası Hisse Senetlerinin 5-6 kat fiyatla işlem görmesine yol açtı. Yapılan işlemler 20 milyon konuta ve 10 triyon dolara ulaştı.
Konutların yüksek değerli sigorta ve ipotek ile yeni kredilere kaynak oluşturması, yeni konut talebinin ve fiyatlarının sürekli artmasına yol açtı.
ABD hükümetlerinin oluşturduğu uzun vadeli hazine garantili banka konut kredilerine dayalı daire ve Villa Konutlar; ilk sahibi vatandaşların yüksek fiyatla üçüncü kişilere ve kuruluşlara 2-3-4 ve hatta 5 kat artışlı fiyatlarla satışının ticaretine konu oldu.

Emlak Krizinin / Zararının Gerçek Boyutu
ABD hükümetlerinin Freidman modelli ekonomik politikalarına göre oluşan emlak Borsası Hisse senetlerinin tavan fiyatı 30 trilyon doları geçmektedir. Emlak hisse senetlerinin reel değeri olan 20 trilyon doların nakit riski 10 trilyon dolardır.
20 milyon yeni konut sahibinden, işsizlik sebebi ile kredi geri ödemesi yapamayan 4 milyon konutzedeye, her gün yeni sayılar eklenmektedir. Şu andaki zarar boyut 1,5 trilyon dolardan 2 trilyon dolara ilerlemektedir. Zararı oluşturanlar; emlak borsası spekülatörleri, sigortacılar ve Bankacılardır.

Alacaklılar Kim?
Bütün bunlara rağmen, değersiz hisse senetlerini elinde bulunduranlar, emlak pazarındaki hisse senetlerinin garantörleri olan sigorta ve finansman kuruluşlarıdır.
Ekonomi de globalizm adına ihraç edilen karşılıksız hisse senetlerinin yarısı da Avrupa ve Uzakdoğu pazarlarında bulunuyor.

Faturayı Kim Ödeyecek?
Satın alınan mal ve hizmetler karşılığı olarak verilmiş olan emlak borsası hisse senetlerinin nemaları ve ana paraları, parasal olarak ödenemiyor. Yıllara sari olan iki trilyon dolarlık zararın; üretilecek mal veya para ile karşılanması, sigorta ve bankalar sorumluluğundadır.
Sosyal amaçlı konutların borç kaynaklı hisse senedi alım satımında hayali değer artışlarının 2 trilyon dolara ulaşmış olması; 5 trilyon dolar / yıllık ABD reel ekonomisinin yüzde 40’ına karşılık gelmektedir. Sabit sermaye yatırımının ölü yatırım bölümünü oluşturan konut sektörünün taşınabilir riski azami yüzde 5 olmalı idi. Şimdi bu oran 8 katına çıkmış bulunuyor.
Zararın faturasını riski yüklenen sigorta ve finans kurumları ile konutzedeler ödemiş olacaktır.

ABD Hükümeti Hisse Senetlerinin ve Doların Güvenirliliği İçin Ne Yapıyor?
ABD Hükümeti, 2029 ekonomik krizinde olduğu gibi, para ve maliye politikalarına geç ve yetersiz düzeyde müdahale etti. ABD Hazine Bakanlığı’nın 150 milyar dolarlık konut hisse senedi satın alarak borsaya taze para sürmesi, işin yüzde 7,5’luk kısmını karşılamış bulunuyor. G.W. Bush Yönetiminin para ve maliye politikasına 150 milyar dolarlık yetersiz fonlarla müdahalesi; bırakın dış riskleri, ülke içi parasal krizi bile çözmeye yetmeyeceği ortadadır.

Dünya İçin Ne Kadar Para Lazım?
Hisselerin yarısı ABD’de olduğuna göre, yurt dışı alacaklılar için en az 1 trilyon dolar taze paraya ihtiyaç bulunuyor. Şayet ABD bunu ödemez ise; ABD güvenilirliliği ve dolar rezerv para olmaktan çıkar.
Bunu bilen ABD ve ortakları Kanada, İngiltere, Avustralya, Güney Afrika’dan oluşan
Angıl-Sakson Stratejik Ortaklığı; zararı ortaklaşa karşılamak konusunda ortak hareket etmeye başlamışlardır. Bu ortaklığa Japonya, Çin ve Hindistan da katılmaktadır.
2007 yılı sonunda merkez bankaları başkanlarının çözüm önerileri, Şubat 2008 toplantısı ile bir karara bağlanmaya çalışılıyor.
İşin özü, zarardan kim ne kadar pay alacak? sorusunun cevabını 2008 içinde bir anlaşma ile sonuçlandırmaya çalışıyorlar

ABD Ekonomisinin Enerji İthalatı Faturası
Hidrokarbon enerji girdisi fiyatlarının son 7 yılda 6 kat yükselmiş olması, gelecek 10 yılda da 12 katına yükselme tehlikesinin analitik çalışması; Harward, Princeton vb Üniversite ve Federal Enerji Bakanlığı tarafından sürekli yapılmakta ve ABD Başkanlığı bilgilendirilmektedir. (Princeton Üniversitesinden Prof Kenneth’e Göre: Petrol zararı 2015 sonrası 7 triyon dolar olarak hesaplanmıştır )
ABD ekonomisinin enerji ithalatının; 1 trilyon dolar/yıl yerine, 1,5 trilyon dolara ve giderek 2 trilyon dolar/yıla ulaşacak olması, ABD yönetiminin bir başka sorunudur.
ABD GSMH’nın 12 trilyon dolar iken, reel ekonomisinin (Ürün+ Mal olarak) 4,5 trilyon Dolar seviyesinde olması; enerji ithalatını taşıyamaz duruma getirmektedir.
Enerji sorununu arttıran önemli ve büyük boyutlu ekonomik tehdit kaynağı, Çin ve Hindistan’ ın petrol ve doğal gaz tüketim talebindeki artışlardır. Orta Doğu petrollerinin yüzde 58 kadarının alım anlaşmalarını yapmaya çalışan Çin girişimi, Ön Asya’da ABD ekonomi girdisini sabote etmektedir. Rusya Federasyonu’nun Ermenistan işgali altındaki Türk Karabağ’a PPK teröristlerini iskâna başlatması; PKK kartının ABD elinden çıktığını, ceza biletini de Türkiye’ye kestirerek maliyetsiz bir dış politika girişimini de başlatmış bulunmaktadır. Son askeri harekâtın da bu açıdan izlenmesi yanlış olmayacaktır.

ABD Enerji İçin Dış Politikada Ne Yapıyor?
ABD hükümetleri, dünya enerji kaynaklarını ele geçirme adına ülke ve bölgesel savaşlara başvurmaktadır. Gerekir ise, taktik nükleer savaşlar yapmak da dâhil, dış politik girişimleri planlamakta ve ABD dış politikası giderek askerileştirilmektedir.
İşte BOP projesi de dış politikadaki enerji temin amaçlı girişimlerin kapsamlı ve kalıcı projesi olarak üretilmiştir. Uygulamanın Arap yarım adasından sonraki adımını Afganistan ve Irak projesi oluşturmuştur.
İran ve tabiî ki Türkiye projeleri, son 15 yıldan beri toplum mühendisliği üzerinden adım adım uygulamaya sokulmaktadır.
ABD içindeki konut borsası hisse senetlerinin kriz faturasının da ABD tarafından üçüncü ülkelerce ödeneceğinin bilinmesi gerekiyor. Bunun anlamı ise, ABD bunları ödemeyecektir.

Türkiye’yi Ne Bekliyor?
ABD ekonomisinin durgunluğu açma tedbiri olarak üçüncü ülkelerdeki ABD kaynaklı sıcak paraların, kısmi geri dönüşü sağlanacaktır. Küresel likidite krizi nedeniyle bankaların libor + 5 - 7 puan = yüzde 10-12 faizlerle borçlanması bekleniyor. Bunun anlamı 2008 ve 2009 yılı boyunca Türk Sermaye Piyasasında en az 15 milyar doların çıkıp gitmesidir. Ayrıca, hidrokarbon kaynaklı enerji faturası da, 35 milyar dolardan, 45 milyar dolara yükselecektir. Türkiye cari açığı ( 188,5-150,0 = ) 38,5 milyar dolardan 50 milyar dolara yükselme tehlikesi, kapının önünde durmaktadır.
İhracat durgunluğu ise, sürdürülebilir dış borç ve cari açık ödeme çarkında dönme hızında yavaşlamaya ve nihayet borç stokunu taşınamaz hale getirecektir.
İhracatın rekabeti için Mart 2008 ‘den itibaren TL’de yeni bir devalüasyon işlemi, hükümetin ekonomi masasında giderek büyümektedir.
Gündemdeki soru, devalüasyonun merdiven basamaklı mı, yüksek atlamalı mı yapılacağıdır. Bize göre AKP, yüksek atlama yerine merdivene binecektir.
ABD resesyon dalgasının AB ‘ ye ulaşması ile Türkiye’nin 2008 ‘ de öngördüğü yüzde 5 büyüme engellenmiş olur. Bu da dövizli dış gelirlerimizde 10 Milyar Dolarlık kayıp demektir. AKP iktidarının finansal tsunami için B planı var mıdır? Bilinmiyor!.. Globalizme övünen bir AKP, global krizleri de ithal etmeyi nasıl önleyecek?

Türkiye’ de Ne Yapılmalı?
Hükümetin ekonomi politikası; 2008 bütçesi acilen yeniden programlamalı, 2009 ve 2010 yılı bütçe tedbirleri ile 50 milyar dolara ulaşabilecek ABD krizi zararı önlenmelidir. Yapılması gerekenler özetle aşağıdadır:

1. Türkiye enerji üretimi girdilerinde ödenecek faturayı, her çareye başvurarak indirici iç ve dış politika tedbirlerini üreterek uygulamaya başlamalıdır. Bu tedbirlerin içinde, ABD ‘ nin Irak politikası ve işgal zararlarının tazmini ile sınır aşan suların petrol ve doğalgaz takas ticareti realizasyonu da ticari anlaşma ile gerçekleştirilmelidir.

2. Endüstriyel ihracatın katma değerini en az 40 milyar dolar katma ilave değer yaratıcı girişimini başlatmalı ve ödün vermeden sonuçlandırmalıdır.

3. Özelleştirme yasasını yenileyerek; eski ve yeni özelleştirmeye konu kuruluşlar sahiplerinden; üretim, ihracat ve istihdam arttırıcı yatırım ve girişimlerine ait proje taahhütnamelerini istemeli, almalı ve uygulatıcı tedbirleri acilen oluşturmalıdır.

4. Reel ekonomi yatırımının gereği olan tarım, hayvancılık ve gıda endüstrisinin üretim rekoltesini ve kalitesini arttırıcı ve temel girdi olan enerji faturasının maliyetini düşürücü ve asgari 20 milyar dolarlık yatırım fonunun oluşturulması tedbirini acilen programlayarak, bütçelendirmeli ve uygulamaya sokmalıdır. Hükümet, temel gıda maddelerinin pazar fiyatlarını en az yüzde 50 oranında ucuzlatma tedbirini oluşturmalıdır.

5. Finans kuruluşlarının kredi kartı faizleri; mevduat faizlerinin yüzde 25 fazlası ile yıllık yüzde 24 seviyesine indirmelidir. Bunun içinde Maliye Bakanlığı, Merkez Bankası ve BDDK ortak bir yönetim ve denetim birimi ile halkın birikimlerini güvence altına acilen almalıdır.

6. TL ‘sı döviz çıpası olarak dolar kullanmaktan çıkarılarak; Euro+Yen+ Dolar+ SDR sepetinin tartılı aritmetik ortalaması değerini baz alan ölçek uygulamasını başlatma tedbirini acilen ve Mart ayında yürürlüğe sokmalıdır.

7. Hükümet yatırım malları dışındaki sektör malları ithalatı için ihracat zorunluluğu koyucu önlem paketi olarak Gümrük Tarifesini (GTİP) yenileyici yönetmeliği de derhal yürürlüğe sokmalıdır.

8. ABD iç krizinin Türkiye’ de oluşmaması için; konut sektöründeki maliyet dışı fiyat artışlarını körükleyen arsa spekülatörlüğü ile inşaat malzemeleri ve komut satışları karlılığını, konut maliyetlerinin yüzde 40 fazlası ile sınırlandırılması tedbirlerinin alınması gerekiyor.

9. Bütün bu tedbirler ile birlikte ve paralel olarak yürütülecek Para ve Maliye Politikasının araçları olan M1+M2 ve M3 ile, Finansal Vergi ve Finansman Sigortası işlemlerine ait seçenekli stratejik uygulama Planlarının 2008 yılı ikinci çeyreğinde uygulamaya girmesi hayati önem taşımaktadır.

Okurlarımızın ve Vatandaşlarımızın Alabilecekleri Kişisel Tedbirler
Döviz bazlı borçlanmaları derhal TL ‘ ye çevirmeleri, birikimlerini Euro ve dövize endeksli Hazine bonoları ve tahvillerine yatırmaları, kredi kartı borçlarını en kısa sürede ödemek için her çareye başvurmalarını, zorunlu olmayan mal ve hizmet alışlarını geçici olarak durdurmaları, tasarruflu yaşama dönemine geçici tedbirleri oluşturmalarını önermekteyim.
Yatırım aracı olarak da arsa veya tarım arazisi satın almayı, işyeri yatırımı olarak gıda, ilaç, metal sanayii ve petro – kimya sektörünü esas almalarını önermekteyiz.
Kurumsal nitelikli sermaye birikimine sahip olanların da enerji, Ulaştırma, Tarım ve Hayvancılık ile İmalat sektöründe uzmanlık alanlarında yatırım yapmaları önerilir.

* DAVOS Toplantı Notları CNBC ABD ve dünya ekonomisiyle ilgili öngörüleri doğrulanmış olan Nouriel Roubini, Davos'ta “ABD ekonomisinin bir yıl yani dört çeyrek sürebilecek ve derinleşebilecek olan bir resesyona, yani küçülme sürecine girdiğini ...” CNBC panelinde konuşan finans dünyasının spekülatörlerinden George Soros da “ şu anda yaşanmakta olan krizin, ABD dolarının rezerv para olarak dünya ekonomisine hükmettiği 60 yıllık dönemin bittiğini gösterdiği “
** Türk sermaye piyasası 100 milyar dolarlık kredi borcu altındadır. TL ile kazanıp Dış Borç ödüyor. Hükümetin sessiz ve gizlice yapacağı bir devalüasyon sonucu; Türk özel sktörü Milyarlarca dolar zarar ile karşılaşacak ve fakirleşecektir. TÜSİAD’ ın kaçınılması imkansız ekonomik ve enflasyonist fırtınaya karşı aşağıdaki tedbirlerin acilen alınmasını istiyor. TÜSİAD Genel Kurulu Hükümeti sürekli uyarmaktadır. 250 milyar dolarlık bir borç stoku, 63 milyar dolarlık bir dış ticaret açığı, ihracatta reel katma değerin yüzde 70’den yüzde 30’a inmesi, cari açığı 38,5 milyar dolar olan bir ekonomi yapısının yeni bir ekonomik tsunami olan krizi taşıyamayacağı nazikçe hatırlatılmaya devam ediliyor.
*** Özel çekme hakları anlamına gelen "special drawing rights-SDR" IMF tarafından 1970 yılında oluşturulan uluslararası bir ödeme ve rezerv aracıdır. Bir hesap birimi olan SDR'ye göre altın veya döviz gibi bir karşılık bulundurmaya gerek yoktur. Değeri sepet para tekniğine göre oluşturulan SDR, ABD Doları, Japon Yeni, Alman Markı, Fransız Frankı ve İngiliz Sterlini'nden oluşmaktadır. 1 SDR, 1,2 dolardır.


www.ufukotesi.com - 03 / 2008  

ufuk@ufukotesi.com

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.