Yakın Takip

 

Dr. Ünal Metin  

Sait Metin


Ben ilkokula gidiyorum, o da o yıllarda Adana-Kozan bölgesinin yeraltı haritalarını hazırlıyordu. Vatan sevgisinin nasıl bir duygu olduğunu anlatırken söylediği sözleri bugün dahi çok iyi hatırlıyorum; “Ünal” demişti “Trenle Konya ovasından geçerken pencereden uçsuz bucaksız Konya ovasına bakıyordum. Birden heyecanlandım, açtım trenin penceresini –Bu vatan benim! Bu topraklar bizim! diye bağırdım.”

Bu ay size bu milleti karşılıksız seven bir kişiden bahsetmek istiyorum. Benim düşünce yapımın oluşmasında önemli bir yere sahip olan bu kişi amcam Sait Metin’dir.
Türk vatanını sevmeyi fakat sadece sevmenin yeterli olmadığını, vatan için samimi bir şekilde hizmet etmeyi ve dürüst bir şekilde çalışmanın gerektiğini bana öğütleyenlerden biridir Sait Metin.
Sait Metin Osmanlı’nın devlet haline geldiği mübarek topraklarda, Bilecik’te bir köyde dünyaya gelmiştir. Doğduğu yıllarda Türkiye binbir yoklukla mücadele ediyordu. Asırlarca ihmal edilmiş Türk milletinin bir çocuğu olan küçük Sait’in de hayatla mücadelesi kolay olmayacaktır.
Küçük Sait köyündeki ilkokulda başarılı bir öğrenci olarak arkadaşları arasında sivrilmişti. O yıllarda Türkiye’de okuryazar olmak bile önemli olduğundan babası Sait’in daha fazla okumasına gerek olmadığına karar vermişti. İlkokuldan sonra öğrenimine devam edemedi. Hafız olsun diye Kuran kursuna gönderdiler. Ama Sait’in okuma aşkı sönmemişti. Büyüdükçe daha fazla okumak istiyordu.
Abisi kardeşindeki bu okuma isteği karşısında daha fazla dayanamadı ve onu 16 yaşında İstanbul’a götürerek ortaokula yazdırdı. İlk başlarda kendisinden çok küçük çocuklarla aynı sıralarda okumak onu utandırıyordu. Her türlü zorluğa, fukaralığa rağmen öğrenimine devam etti. Öğrenimi sırasında aileye katkı olabilmek için vekil öğretmenlik bile yaptı.
Çok sevdiği ve okumaktan gurur duyduğu okulu Haydarpaşa Lisesi’ni bitirdikten sonra Jeoloji Mühendisi olmak için Üniversiteye girdi. Kaybettiği yılların verdiği hırsla okumaya doyamıyordu. Kazandığı bir bursla Belçika’ya gitti. 2 yıl da orada Jeoloji eğitimi aldıktan sonra çok sevdiği vatanına hizmet etmek için yurda döndü.
Türk milletini yabancı boyunduruğundan kurtarmak ve yeraltı zenginliklerini ortaya çıkarmak için kurulmuş idealist kurum MTA’da emekli olana kadar çalıştı. Türkiye’yi karış karış gezdi. Merkezde çalışmak yerine arazide çalışmayı seviyordu. Bütün imkânsızlıklara rağmen idealist arkadaşlarıyla Türkiye’nin yeraltı zenginliklerini ortaya çıkarmak ona zevk veriyordu. Onun gibi bir vatansever için çalıştığı iş adeta ibadetti.
MTA’da çalışırken doktorasını da verdi. MTA’dan emekli olduktan sonra da bilim yolundaki çalışmalarına son vermedi. Yrd. Doçent kadrosuyla Niğde Üniversitesi’nde ders verdi. Öğretim üyeliği sırasında talebelerine vatan sevgisi aşılaması ona büyük bir haz veriyordu.
Size amcamdan daha da önemli olan vatan sevgisiyle dolu bir bilim insanından bahsetmek istedim. Amcam Sait Metin ile biraraya geldiğimizde vatanımızdan, Türk milletinin büyüklüğünden söz ederiz. Onun benimle daha ben küçükken yaptığı bir konuşmayı hiç unutmuyorum.
Ben ilkokula gidiyorum, o da o yıllarda Adana-Kozan bölgesinin yeraltı haritalarını hazırlıyordu. Vatan sevgisinin nasıl bir duygu olduğunu anlatırken söylediği sözleri bugün dahi çok iyi hatırlıyorum; “Ünal” demişti “Trenle Konya ovasından geçerken pencereden uçsuz bucaksız Konya ovasına bakıyordum. Birden heyecanlandım, açtım trenin penceresini –Bu vatan benim! Bu topraklar bizim! diye bağırdım.” Amcamın heyecanını ve vatan sevgisini bugün dahi hissediyorum.
Her şeye rağmen vatanını seven, hayatını Türk milleti için adamış olan bu adamın amcam olması da bana ayrıca gurur veriyor.
Bu yazı, bana Türk milletini ve vatanımı sevdiren insana bir teşekkür yazısıdır.


www.ufukotesi.com - 03 / 2008  

unalmetin11@yahoo.com

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.