Ardında yüz köpek havlamayan kurt, kurt sayılmaz.
Türk ata sözü
Kusur sizde değildir; olamaz da…Yapılan sözde değerlendirmeler, aklın ve mantığın bütün kurallarını çiğner; daha doğrusu: Akıl mantık tanımaz!.. Bu arada, gerçekten ödüllendirilmeleri gerekenler göz önüne alınmamış, unutulmuşsa, kimin umurunda!.. Kısacası körler ile sağırlar, birbirini ağırlar… Hâl böyle olunca, âlâ-yı vâlâ ile dağıtılan ödülleri, yapılan törenleri kimin umursadığı, kimin ciddiye aldığı da bir türlü anlaşılamaz... Biz, bu yazımızda, başlıkta da dediğimiz gibi “Mutlaka Ödüllendirilmesi Gerekenler”den birkaç isim sayacağız. Gerisi mi dediniz?.. Onu da, müsaadelerinizle ilgili, bilgili kurum ve kuruluşlarla, etkililer ve yetkililer düşünsün!..
Şevket Beysanoğlu (Diyarbakır 1920-Ankara ?): Avukat, Türk hukukçu, folklorcu ve tarihçisi. Diyarbakır halk bilgisi, tarihi, coğrafyası, Diyarbakırla ilgili tanınmış kişilerin hayat hikâyeleri üzerine kaynak niteliğinde olan araştırma ve incelemeleri vardır. Ziya Gökalp ile ilgili pek çok eserde imzası bulunmaktadır. Eserlerinden bazıları şunlardır: Ziya Gökalp’ın İlk Yazı Hayatı (1956), Diyarbakır Coğrafyası (1962), Kısaltılmış Diyarbakır Tarihi ve Âbideleri (1963), Bütün Cepheleriyle Diyarbakır (1963).
Biz, bu güne değin sayın Beysanoğlu’na değil herhangi bir ödül verildiğini, hatırlandığını bile duymadık. Yanlışımız varsa, düzeltmeye hazırız…
Yaşar Çağbayır (Kocapınar-Serinhisar-Denizli, 3 Mayıs 1945-): Araştırmacı, yazar, emekli Türk dili ve edebiyatı ve Türkçe öğretmeni. Tam 38 yıl karınca sabrıyla ve kuyumcu titizliğiyle hazırladığı Ötüken Türkçe Sözlüğü şu anda Gökçek Türkçemizin en zengin sözlüğüdür. “Doğru Türkçe” kullanmak isteyenler için Kutup Yıldızı gibi yol göstericidir.
Yavuz Akpınar: (Ardahan 1947) Türk edebiyatı profesörü. Türkiyemizde Türk dünyası edebiyatı denince başta gelen isimlerdendir… Çalışkanlığıyla olduğu kadar ciddiyetiyle de tanınan bilim adamımız. Yıllarca bıkmadan, usanmadan, Türk dünyası denilen o büyük coğrafyanın büyük fikir adamı, büyük gazetecisi, örnek insanı İsmail Gaspıralı’nın “roman ve hikâyeleri”ni, “fikrî eserleri”ni, “dil-edebiyat-seyahat yazıları”nı 3 cilt hâlinde okuyucuların, meraklıların ve bilim dünyasının hizmetine sundu. Akpınar’ın sabrı, sonsuz gayreti sayesinde işler kolaylaştığı gibi aynı zamanda da güçleşmiş bulunuyor. Metinler ortada, el altında olduğu için işler kolaylaşmışsa da, yazar ve çizerken eskisinden daha dikkatli olmak gerekiyor, diye düşünüyoruz.
Selman Can (Erzurum 1.1.1971-): 19’uncu yüzyıl Türk mimarlık tarihini aydınlatan çalışmaları hayranlıklarla, takdirlerle, alkışlarla karşılanan bilim adamımız. Masa başı hükümleri, yanlışları düzelten; “Balyanlar” balonunu, aklın, bilimin, gerçeğin ışığında; arşivlerde yıllarca ter dökerek, dirsek çürüterek, emek vererek, belgeleri ortaya koyarak patlatan sanat tarihçimiz.
Süleyman Şenel: Taşköprü-Kastamonulu bir ailenin çocuğu olarak 21 Ağustos 1963’te Istanbul’da dünyaya geldi. İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuvarı öğretim üyelerinden, halk musikimizin çalışkan ve verimli ismi. Pek çok eserinden başka, sanat dünyasında ve akademik çevrelerde büyük bir ilgiyle karşılanan Kastamonu Âşık Fasılları adlı büyük boy iki ciltlik ömür törpüsü eseriyle alkışlanmalara sezadır. (Bu şaheser hakkında daha fazla bilgi için Ufuk Ötesi’nin Aralık sayısının 23’üncü sayfasına bakılabilir.)
Senail Özkan: (Gümüşhane 21.10.1955) Felsefeci, yazar. Felsefe gibi anlaşılması, anlatılması güç bir konuda (Takıyettin Mengüçoğlu’nun, Nihat Keklik’in kitapları gibi) son derecede rahat anlaşılan yazılarıyla, kitaplarıyla hayranlıklar uyandıran; eserleri alkışlarla, takdirlerle karşılanan bilim adamımız. Yıllarca Avrupa’da bulunmasına rağmen, şaşırmak şöyle dursun; bilenip bilenip, bilinçlenip bilinçlenip yurda dönmesi, iyi tanıdığı Batı dünyasını Doğu’yla karşılaştırması da ayrı bir özelliği ve güzelliğidir. Kimi eserleri: Aşk ve Akıl-Doğu ve Batı, Nietzsche Kaplan Sırtında Felsefe, Mevlâna ve Goethe, Ben Rüzgârım Sen Ateş (Annemarie Schimel’den), Muhammed İkbâl (Annemarie Schimel’den).
Kemal Beğ’in kızı
Yıllar önce gazetenin birinde çıkan bir haberde “vatanî hizmet” tertibinden aylık alanların adları geçiyordu. Bunlar arasında (sonradan 150’liklerden olan) Nemrut Kürt Mustafa divanınca, “Soros vakıflarından oğlu Mustafa’ya burs ve proje çalışmaları için fon alan” böyyük sosyolog ve sosyolojist “Taha Akyol’un özbeöz emmi-yi muhteremleri, Yozgat müftüsü Hulusi efendi hazretlerinin yalan şahadetiyle” boğazlanan Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Beğin kızı Müşerref Gürenci de vardı. (Kemal Beğin şahadeti ne acıklı olaydır: Kızıl kâfirin bile içini sızlatır)
Müşerref hanımefendinin adresi için “tarih müverrihi” Bedirhanîzadelerden anlı şanlı tarihçi Cemal Kutay’a telefon ettik. Hazret, (bağışlayınız) “köpeğe hoşt!” dercesine “Sen kimsin bakim?” diye çıkışıp yine anı tonda sözüm ona cevap verdi: “Şişli civarında..”
Ankara’da çevresi geniş olanlardan rica ettik. Onlar için bir Çay içimi kadar kolay olan bu işte, duvarlar ses verdi, pek sayın baylardan çıt çıkmadı.
Sevgili Günyüz Tuna’nın “Ondan bir şey isteme; zira başını kaşıyacak vakti yok!” demesine rağmen, kendisinden ricada bulunduğum o güzel insan Tayyar Şafak, 20 saat sonra adresi yazdırdı. Bedirhanîzade’nin “Şişli civarında” buyurdukları Müşerref Gürenci, meğer İzmir Alsancak’ta oturuyormuş!
Enerjik ve dinamik kardeşimiz Celal Öçal, kendilerini ziyaret etmekle kalmayıp Türk Dünyası Kurultaylarına ve çeşitli toplantılara da getirdi. Sağ olsun var olsun. Bu satırların yazıcısına, ne yazık ki, Müşerref hanımefendiyle müşerref olmak kısmet olmadı.
Müşerref Gürenci hanımefendiyi Ocak ayının son günlerinde gelimli gidimli dünya, son ucu ölümlü dünyadan uğurlamış bulunuyoruz. Tanrım, Gürenci’ye ve Şafak’a rahmetler eyleye.
Horyatlar
Az eri, az eri
Subayı çok, az eri
Gönüllerde yaşarsın
Ey Feridun Azeri
Ay güne, ay güne
Vurmuş bakın Ay Gün’e
Esirgenlikler versin
Tanrım Hikmet Aygün’e
Mâniler
Gönülden ses verir
Tambur ile neyimiz
Her zaman anılmalı
Kemaleddin Beğimiz
Lânet mucidine lânet
Yok daha kötü denaet
“Dinler arası diyalog” (1)
Türk’e, İslâm’a ihanet…
Başkente varan olsa
Çiçeği deren olsa
Şaşkın giden ördeğe
Bir akıl veren olsa
Siya siya kayıklar
Var mı burma bıyıklar?
Ondan ciddiyet uman
Ömür boyu sayıklar…
İlgililer konuşsa
Sayar binbir bahana
Muzdan pahalı oldu
Kar yağınca lahana.
Binbir nağme dökülür
Sazlarımın telinden
Uçan kaçan kurtulmaz
Mehmetçiğin elinden.
1)Prof. Dr. Yümni Sezen’in Dinlerarası Diyalog İhaneti adlı şaheseri mutlaka okunması, ibret alınması gereken bir kitaptır (isteme-irtibat: O533/221 09 81).
|