Çapraz Ateş

 

Kemal Çapraz  

Gerginlik politikası


Türkiye çok ciddi iç ve dış tehditlerle karşı karşıyayken, hızla toplum laik-antilaik kamplaşmasına doğru sürükleniyor. Türkiye’de özellikle laikliği dinsizlik gibi göstermeye çalışan bazı laikler ve bazı antilaikler olduğu müddetçe mevcut iktidarın ekmeğine yağ sürülmeye devam eder. Önümüzde yerel seçimler var. Yerel seçimlere kadar Türkiye’deki gerginlik tırmandırıldıkça tırmandırılacak…

Türkiye ekonomisi hızla bir krize doğru sürükleniyor. Küresel dalgalara direnebilecek sağlıklı bir ekonomik yapıyı oluşturabilmiş değiliz. Türkiye hızla fakirleştiriliyor. Yabancı yatırımcılar iç piyasadaki parayı toparlayacak sektörlere para yatırıyorlar. Türkiye’den toplanan paralar böylelikle tamamen dışarı çıkarılacak şekilde kontrol altında tutuluyor. Yabancıların para yatırdığı alanlara bir bakmanız meseleyi çözmeye yeter de artar bile… Bankalar, hipermarketler, Telekom, mobil telefonlar, iş merkezleri, enerji santralleri, otobanlar… Türkiye’deki hazır parayı dışarıya çıkaran sektörler… Yani ülkemize yeni istihdam alanları açılmıyor, mevcut kâr eden kuruluşlarımızın kârı dışarı çıkarılıyor.
Türkiye bunları tartışacağı yerde suni gündemlerle gerginlik oluşturuluyor. Bu gerginlik de iktidarın işine geliyor. Hatta gökçek Türkçemizdeki, “Yangına körükle gitmek” tabirinde olduğu gibi davranıyor. Basında bu körüğü işleten mekanizmanın başında… Türkiye gerildikçe geriliyor. Geçmişte sağ-sol, daha sonra Alevi-Sünni, laik-antilaik tartışmaları hep bu yüzden… Gerginlik politikalarından medet umanların ürettiği senaryoları topluma kabullendiriyorlar.
Türkiye çok ciddi iç ve dış tehditlerle karşı karşıyayken, hızla toplum laik-antilaik kamplaşmasına doğru sürükleniyor. Türkiye’de özellikle laikliği dinsizlik gibi göstermeye çalışan bazı laikler ve bazı antilaikler olduğu müddetçe mevcut iktidarın ekmeğine yağ sürülmeye devam eder. Önümüzde yerel seçimler var. Yerel seçimlere kadar Türkiye’deki gerginlik tırmandırıldıkça tırmandırılacak… Gerginliği ranta dönüştüren bir iktidar başımızda olduğu sürece, karşılarında da adeta iktidara çalışan bir CHP olduğu müddetçe, daha bu iktidar bütün sıkıntıları unutturup oy almaya devam eder.
Bir ülke düşünün ihracatı 105 milyar dolar, ithalatı 167 milyar dolar. Gazeteler, “İhracatta yüz milyar doları geçtik” diye başlık atıyorlar. Ama ithalatta da 167 milyar doları aştığımızı söyleyen yok. Makas hızla açılıyor. Ülke tamamen dış borç batağına gidiyor. Dolar kurunu düşük tutarak milli gelirimizi yüksek göstermek tamamen sanal bir aldatmaca değil midir?
Hep söylüyorum, söylemeye de devam edeceğim. Türkiye’de birinci problem basın problemidir. Basınımız pembe tablolarla uçuruma doğru sürüklenen insanımızı uyutmaya devam ediyor. Sanal olarak oluşturulan gündem maddeleri ve gerginliklerle asıl mesele göz ardı edilmektedir.
Türkiye’yi az buçuk tanıyan yabancı insanlar bile Türkiye’de sivil insanların darbe yapamayacağını bilir. Ama günlerce, aylarca, basınımız insanları darbeci olarak tanımlayarak yine gündem saptırılmaktadırlar.
Türkiye’de bir suç varsa bunu kimse savunmamalıdır. Ama, suçu kanıtlanmamış insanları da sırf gündem saptırmak için aylarca basının malzeme olarak kullanılmasına müsaade edilmemelidir. Bütün bu çalışmalar gündem saptırmaktır.
Türk halkı sağduyuludur, gündem saptırmak isteyenleri çok iyi görmeli, bilmeli ve yapılmak istenenleri anlamalıdır. Gerginlik politikaları her zaman Türk milletinin zararınadır. Gerginlik yaratacak her türlü eylem ve tavırdan kaçınmalıdır. İktidarın gerginlik politikalarına da alet olunmamalıdır.
Şimdi Türkiye süratle laik, antilaik gösterilere sahne olacak… Bu gösteriler asla ve asla Türkiye’yi doğru bir istikamete götürmeyecektir. Gerginlik politikalarından rant elde edenlerin dışında kimseye yaramayacaktır. Sağduyulu vatandaşlarımız bu gerginliklerin aleti olmayacaktır, olmamalıdır da…
Türkiye’de oynanan oyunları göz ardı ederek, gündem saptırma çabaları boşa çıkartılmalıdır. Şimdi Türkiye’nin önünde çok önemli meseleler vardır. Birinci mesele Azınlık Vakıfları ile ilgilidir. İktidarın hazırladığı bu yasa Türkiye’nin altına dinamit koymak kadar önemlidir. Fener Rum Patriğinin ekümenikliğinin kabulü yine öyledir. Ek protokolde imzalanan Kıbrıs Rum kesimi gemilerine limanlarımızın açılması meselesi öyledir. Irak’ın kuzeyinde oluşturulmaya çalışılan kukla devlet öyledir. Bunun gibi birçok madde sıradadır. Sevr horlatılmaya çalışılmaktadır. Ama biz bir noktaya kilitlenmiş, kalmışız. Laik, antilaik mücadeleye…
Bakın Türkiye’de ciddi bir zemin kayması yaşanıyor. Bu ülkenin bütün temel değerleri erozyona uğruyor. Kültürdeki yabancılaşma, değer yargılarında da yabancılaşmayı beraberinde getiriyor. Böyle olunca insanların tehdit algılamalarında da farklılıklar oluşuyor. Türkiye silahlı değil ama ekonomik olarak işgal altına girmiştir. Kültürel işgal de hızla yayılmaktadır.
Eğer gelecekte adı Türk ama ruhuyla, kültürüyle, yabancı olmak istemiyorsanız, sömürgeleştirilmiş aydınların yazdığı senaryolara kanıp, oynamaktan vazgeçin…


www.ufukotesi.com - 02 / 2008  

kemalcapraz@ufukotesi.com

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.