Pusula

 

Bayram Akcan  

Sözümüz meclisten içeri!


Önce doğrularımız yanlışlarımız sorgulanmalı, Türk milliyetçilerinin istisnasız bütün kanaat önderleri, aydınları, yazarları, çizerleri başta olmak üzere bu davaya gönül vermiş herkes 21’nci asrı Türk asrı yapmak için yapılan çalışmaların yeterli olup olmadığını gözden geçirmelidir. Yine ortaya projeler koymalıdırlar. Mesuliyeti tek bir kişinin sırtına yükleyerek işin içinden sıyrılmaya çalışmak son derece yanlıştır.

Malum iktidarımızın, malum icra-i siyaseti ortada…
Aziz vatanımız gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunan iktidarın elinde oyuncak olmuş mudur?
Evet olmuştur!
Kanla, irfanla kurduğumuz devletimiz, AB-D’den emir alan pısırık, beceriksiz, aciz bir devlet gibi görünmekte midir?
Evet görünmektedir. Yani köy görünmekte, kılavuza ihtiyaç yoktur!
Bugün Türk Milliyetçilerine çok büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir. Hem AKP iktidarının yaptığı tahribatlara engel olmak zorunda, hem de geleceğin güçlü Türkiye’sini kurarak, 21 yüzyılı “Türk Asrı” yapmanın mücadelesini vermelidir.
Peki, bu nasıl olacak?
Elbette sloganlarla, nutuklarla 21. asrı “Türk Asrı” yapmak mümkün değildir!
Ne yapmalı?
Değişen dünya şartlarına göre kendini yenilemeli, değişmeden gelişebilmelidir.
Önce doğrularımız yanlışlarımız sorgulanmalı, Türk milliyetçilerinin istisnasız bütün kanaat önderleri, aydınları, yazarları, çizerleri başta olmak üzere bu davaya gönül vermiş herkes 21’nci asrı Türk asrı yapmak için yapılan çalışmaların yeterli olup olmadığını gözden geçirmelidir. Yine ortaya projeler koymalıdırlar. Mesuliyeti tek bir kişinin sırtına yükleyerek işin içinden sıyrılmaya çalışmak son derece yanlıştır.

BUGÜN YENİ BİR GÜN

Dünün projeleriyle, dünün tekniğiyle mutlu Türkiye’yi inşa etmemiz mümkün değildir.
O halde zamanın şartlarına göre kendimizi yenilemeli, değişmeden gelişmeliyiz. Zamanın şartlarına göre her alanda projeler üretmeliyiz.
Ne diyordu Hz. Mevlana?
“Ne varsa düne dair; dünde kaldı cancağızım. Bugün yeni bir gün; yeni şeyler söylemek lazım”
Evet, bugün yeni bir gün ve yeni şeyler söylemek, yeni projeler üretmek gerekmektedir.
Eski hatıraları, olayları sürekli yâd ederek ne kaliteli genç nesiller yetiştirebiliriz ne de arzuladığımız Türkiye’yi kurabiliriz. Geçmişi unutmak ihanettir fakat geçmişe takılı kalmak, yarınları unutmak da en az onun kadar ihanettir.
Bugün için yapmamız gereken ciddi bir nefs muhasebesi yapmaktır. Mesela…
Türkiye’nin geneline hitap eden gazeteniz var mı?
Tirajı onbinlerde olanı saymazsak yok!
Ülke genelinde 100 bin oyu bile olmayan bir partinin televizyonu varken, açık anten yayını yapan TV var mı?
Hayır, maalesef yok!
Peki ya en basiti, radyonuz var mı?
Yok, yook, yoook!
Tiyatroda, sinemada, mizahta var mıyız?
Orda da yokuz…
Yarının büyükleri olacak üniversitedeki gençler için öğrenci yurdu var mı, peki onlara kaç iş adamımız, derneğimiz, vakfımız burs vermektedir?
Bu gençler üniversiteyi bitirdikten sonra iş bulmak için hangi kurumdan yardım alabilirler?
Sorarım size a dostlar, bu ahval ve şerait içinde 21’nci yüzyıl nasıl Türk Asrı olacak? TV, gazete, radyo kuracak hiç mi vatansever yok? Var var da, onlar nutuk milliyetçileridir. Öyle olmasa bu hareketin onlarca kuruluşu olmaz mıydı?

İNSANI YAŞAT Kİ

Büyük işleri başarmak, büyük ve akılcı projeler ister. Her şeyden evvel o projeleri hayata geçirecek kaliteli, şuurlu ve çalışkan yürekler ister. İşte bu yüzden genç beyinlere sahip çıkmak, onları geleceğe yönelik hazırlamak gerekir. Gerekir, gerekir de var mı böyle bir şey?
Mesela şahsım şu yaşa gelinceye kadar ne bir seminer gördüm ne de eğriyi yanlışı gösterecek bir büyük tanıdım. Araştırarak, okuyarak kendimizi yetiştirmeye çalıştık ve hamd olsun mukaddes bir davanın neferi olduk. Ya sahipsiz diğer gençler? Onlar mı? Onlar yarın büyük adam olurlarsa “bizim çocuklar”, “bizim yanımızda yetişti” gibi ucuz lafların muhatabı olacaklar. Hâlbuki büyük çoğunluğu hiçbir zaman yardım alamamış, ağabey bilip gittikleri kapılar yüzlerine kapanmıştır. Ne zamanki direnerek büyük işler yaparlarsa o vakit sahiplenenleri çok olur!
Gençlere vaktinde, elimizden kayıp gitmeden sahip çıkmalı, onları yarınlara hazırlamalıyız. “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” diyen Şeyh Edebali büyük işler yapmanın en önemli şartının “insana” yapılan yatırım olduğunu ifade ediyordu.
Velhasıl diyeceğimiz o dur ki; bu mesuliyet Anadolu’nun çorak topraklarında alın terini toprağa akıtan, eli nasırlı çiftçi Hasan Ağa’dan önce başta Türk Milliyetçilerinin kanaat önderleri olmak üzere hepimizin üzerindedir! Bu mesuliyetin gereğini yapmak boynumuzun borcudur. Bol nutuk atarak, her fırsatta bir sorun, bir kargaşa üretenler ya proje üretmelidirler yahut gölgelerini çeksinler ki onlardan başka ihsan istemeyiz.
Daha önce kaleme aldığımız “Milli Aydına Çağrı” yazımızı tekrar hatırlatarak sözü yine Mevlana’ya bırakalım:
“Ne varsa düne dair; dünde kaldı cancağızım. Bugün yeni bir gün; yeni şeyler söylemek lazım”


www.ufukotesi.com - 12 / 2007  

bayramakcan@mynet.com

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.