ABD’nin Irak projesinin içeriği ve analitik sonuçları: ABD’nin Irak Projesi; Ön Asya siyasi haritasının askeri bir savaş politikası ile yeniden çizilmesi için başlatılmıştır. Cinayetler ve tecavüzlerle yürütülen çok ahlaksız ve vahşi bir askeri saldırı ve işgal projesidir.
Bu güne kadar ABD ordusunun saldırısı ile 250 bin Irak askeri öldürülmüş bulunuyor. Irak coğrafyasında ABD ve AB’li müttefikler; oluşturdukları iç savaş sonucu 750,000 sivil vatandaşın terör yaratılarak öldürülmesinin sorumluluğunu taşımaktalar. Bu işgal ile soykırıma yönelmiş terör katliamının hesabı mutlaka sorgulanmalıdır. Sözde İnsan Hakları terörist ve işbirlikçi kişi ve kuruluşlara, Türkiye’de yasal soruşturmalar açılmalı ve yasal yaptırımlarla gizli ve açık işbirlikçi toplum düşmanlığı yapmaları önlenmelidir. Bu iş için de halk avukatlığı örgütleri, barolarca oluşturulmalı ve halkın korunması eylemleri başlatılmalıdır.
Varşova Paktı’nın yıkılışını sağlayan NATO lideri ABD, Ön Asya ve Asya kolonileri kurma proje setini üreterek uygulamaya sokmuştur. ABD kongresine sunulan “Deniz aşırı güvenlik stratejisi” için öngörülen yatırımlar; ABD savunma bütçelerinde net olarak yer almaktadır. Son on yıllık ABD savunma bütçelerinin 1997 – 2007 dönemi Ön Asya ülkelerine yönelik yatırım kalemleri, sıcak savaş, askerî işgal ve yerleşim projelerinden oluşmaktadır.
Yalnızca Irak Projesi için yapılan askerî harcamalar, 2007 Ekim itibariyle 450 milyar dolardır. Öngörülen askerî işgal yatırım projeleri ile birlikte bu rakamlar 2012’ye kadar 700 milyar dolara ulaşmaktadır. Özel kolonizasyon fonları hariç, askerî yatırım harcamalarına bakıldığında;
ABD IRAK İŞGAL PROJESİ YATIRIMI 2000 - 2007 Birikimli Harcama
Uydu gözlem ve kayıt işlemi 1000 milyon USD
Uçak ve helikopterli keşif uçuşları 2000
Sivil görevlilerle haber alma 5000
Askeri görevliler haber alma 2000
Asimetrik savaş operasyonları 6000 şimdi Türkiye’ye yöneliktir
Asimetrik savaş lojistiği 24000 ″ ″ ″
Organize savaş bütçesi 120000
Organize askerî işgal bütçesi 250000* 2012’ye kadar yüzde yüz artacak
Yerel güçler ve lojistik bütçesi 15000
Üs kurma yatırımları 5000
Askerî amaçlı sivil yatırımlar 4000
Askerî malzeme ve teçhizat yatırımı 16000
Toplam................................................. 450.000 700.000*
ABD 7 yıllık savunma bütçesi 3,3 trilyon USD, 4 yıllık savunma programı bütçesi de yüzde 3’lük sapma ile 2 trilyon USD olarak öngörülmektedir.
Kaynak: Department of Defense USA Natıonal Defense Budget 2007 – 1997 (Toplam 226 Sh)
* Yorumlar için bakınız; Irak projesi için kongreye sunulan raporların açıklanan belgelerinden hareketle, Yale Üniversitesi’nden William Nordhaus 8 Ocak 2005 tarihli analizinde, Irak barışı (?) için yılda ortalama 70 milyar USD harcama yapılabileceğini sorgulamaktaydı. (The Poblem of Excessive Military Spending in the Unıted States Prepared for American Economic Association Session on “ The Costs of War” January 8, 2005 Chicago Trıbune)
Ayrıca George Washington Üniversitesi Güvenlik Politikası Araştırma Direktörü Gordon Adams, ABD’nin deniz aşırı askerî bütçesini ve uygulamalarını, üniversite yayınlarında sorgulamakta ve yorumlamaktadır.
Bu bütçenin finansmanı nasıl sağlanacaktır?
ABD için 2 trilyon dolar finansmanı 100 dolarlık banknot ile basma maliyeti olarak 3.000.000.000.000 / 100 x,01 = yalnızca 200.000 USD’dir. İşte ABD dolarının ABD’ye maliyeti!... Reel maliyetler ise, endüstri girdisi olarak kullanılan çelik ve kompozit malzemeler ile tüketilen fosil kaynaklı enerjilerdir. ABD’nin Irak ordu lojistik tutanakları, 300 bin ton jet fuel, 1 milyon ton motorin, 100 bin ton çelik ve 20 bin ton kompozit malzemenin kullanıldığını belgelemektedir. Bu malzemelerin hammadde bedeli olarak; fosil kaynaklı enerji gideri 624 milyon USD, 200 milyon USD malzeme gideri ile toplam 824 milyon USD gideri oluşmuştur.
Çıkarılan savaş faturası ise 1648 kat kâr ile 2 trilyon USD. İşte size savaşın ticareti...
ABD, İngiltere ve İsrail’in kazanç üzerine kazancı
Fakat bölgeye çıkarılacak fatura; asgarî 8 trilyon USD olacaktır. Borcun ödetilmesinde, mal/petrol karşılığı takas sistemi uygulanacaktır. Irak’ın zorunlu enerji tüketimi dışındaki tüm petrol ABD, İsrail ve İngiltere’nin arasında taksim edilmektedir.
Dünya ham petrol rezervinin ispatlı 112.5 milyar (muhtemel rezerv 220 milyar) varil olan kaynağı ile dünya doğalgaz rezervinin yüzde 11’i 1912’ye kadar Türkiye toprakları olan ve bugün de Türklere ait tapulu arsalardan oluşan topraklarda bulunuyor. Türklere ve Türkiye’ye yapılan saldırıların sebebi nedir? Bunun açık cevabı; yerel ve uluslar arası eşkıya devletlerin vahşi ve kanlı işgalle gasp yaptıkları enerji hırsızlığıdır. Bu gaspın adını da “Özgürlük ve Demokrasi” koydular.
Irak’ın işgali ile bu petrol sahaları; İngiliz ve Amerikan petrol şirketleri olan Exxon Mobil, Chevron Texaco, Shell ve British Petroleum’un (BP) denetimine geçti. Batılı petrol devleri 30 yıl önce kapı dışarı edildikleri Irak'a işgalle yeniden dönüyorlar. ( bknz 12 Nisan 2003 Akşam Gazetesi Yavuz Gökalp Yıldız)
Her yıl çıkarılan 2,2 milyar varil ham petrolu, ABD, İsrail ve İngiltere satın almış (!) olacaktır. Tarafların toplam kârı ( 70x2,2 = 154 milyar USD / Yıl olacaktır. Bu işlemlerin 50 yıl ve mümkün olur ise yüz yıl boyunca sürdürülmesi planlanmaktadır.
Sonuç olarak en az 50x154 = 7,7 triyon dolarlık bir kâr hedeflenmiş durumdadır. Kârın paylaşım şekli ve yüzdeleri şimdilik gizli tutulmaktadır.
Gerçek hak sahiplerine yapılanlar
Petrol sahalarının tapulu sahibinin Türkler olduğu, 1000 yıllık tarih belgeleri ile tescillidir. Fakat 1912 sonrası işgalcisi İngiltere’nin gasp ettiği ve kurdurduğu Irak kukla devleti, 46 yıl boyunca İngiliz hırsızlarının işbirlikçisi oldu. İngilizler, petrol sahalarına sahip olan Türkleri, zorla Irak’ın orta ve güney bölgelerine sürüp yaşamaya mahkûm ettiler. Bütün mesele petrol kaynaklarında Türk direnişinin başlamasını ve Türkiye’nin yardımını fiilen engelleyerek petrol gelirlerini korumaktı.
1958’de Baas partisinin Rusya destekli komünist ihtilali ile Irak’ın yeni efendisi olan Rusya da ekonomik ve siyasî amaçları için bölgeyi kullanmaya başladı. 1958 –1992 dönemi (34 yıl) boyunca, Türk toprakları, bu defa da komünistleştirilmiş Arapların işgaline uğradı. Türkler, yeniden baskı ve katliam ile karşılaştılar ve sürekli sürgün edildiler.
1990’da yıkılan Rus komünist imparatorluğu ile Irak kukla devleti, bu defa ABD’nin
1991 yılındaki kısmî işgali ile 12 yıl süreli prangalı mahkûm olarak yaşadı. 2003 yılında işgal edilen bölgede Kürt yönetimli kukla Irak hükümeti kurduruldu.
Türk şehirlerinin ve bölgesinin işgali
Petrol sahalarının gerçek sahibi Türkler; demokrasi içinde yeni bir hayata başlayacakları ümit ve sevinci ile sürgün edildikleri yerlerden geri dönmeye hazırlandılar. Fakat bu geri dönüş eylemi, başlangıç aşamasında ABD işgal ordu birliklerince önlendi.
İşin daha da ilginç yanı, bölgeye yeni göçmenler olarak Kürt peşmergeler ve Kürt aileler göç ettirildi. Geri dönüş yasası ile başlatılan yeni göçmenlerle işgal politikası işgalci ABD ordusunca yaptırılmaktadır.
Asırlar boyu Türk şehirleri olan Erbil, Telafer, Hurmatu, Musul, Kerkük ve bağlı bölge ilçe ile köyleri silahlandırılmış işgalci Kürt nüfusla işgal edilmekte, direnişler, ABD ordu birliklerince yok edilmektedir.
Yerli Türk nüfustan fazla Kürt nüfus yerleştirilen bölgeye hiçbir şey verilmediği gibi, ABD ve kuklası Kürt eşkiyaları tarafından Türkler soykırım tehdidi ile göçe zorlanmaktadır. ABD ve İsrail gizli servisleri, bölgede yandaş ve jandarmalık yapacak kukla hükümetler ve devletçikler kurma yolunda yirmi yıldan beri çalışmaktalar.
Bölgede uygulamaya konulan bir başka sosyal proje de “Misyonerlik Projesi”dir. Amaç ise, hristiyanlaştırılmış bölge halkı üretmektir. , “Dini Özgürlükler”, “Dinler Arası Diyalog”, “Ilımlı İslam” gibi söylemleri dillerinden düşürmeyen Türkiye’de ve ABD’deki Müslümanların fikir liderleri ile basındaki müslüman yazarlar, Türkiye devletine ve kurumlarına karşı silahsız başkaldırının gerçekleşmesine yönelik ekonomik ve siyasal iş ve güç birliği oluşturucu gizli örgütlenmeler, yabancı gizli servislerin sürekli desteklediği proje guruplarını oluşturmaktadır.
Irak’ta sahipleri Türk olan petrol sahalarının işgalinin bir benzeri de Anadolu için programlanmış ve uygulamaya da sokulmuş bulunuyor.
ABD Irak’ta ne kadar oturur?
Bütçe kalemleri analizinde; ABD’nin Irak’taki 6 adet askerî üsler için yapılan inşaat yatırımlarının büyüklüğü, uzun süreli konuşlanmanın temel göstergeleri olmaktadır.
Elli yıl oturmanın toplam bedeli de (20 milyar USDx50 yıl) 1 trilyon dolardır. Sonuç olarak ABD’nin Irak projesi iki trilyon dolarlık bir bütçeden oluşmaktadır.
Ayrıca İsrail limanlarına ulaşacak yeni bir ham petrol boru hattı yolu ile Akdeniz’e çıkmayı da planlamaktalar. Tabi bu proje Suriye işgal edilemediği takdirde gündeme gelecektir.
Subay aileleri ikametgâh yatırımının 5000 konutu aşmış olması, 50 yıl süreli bir oturuş planının su yüzüne çıkmasını belgelemektedir. Birçok kişi gibi, bu satırların yazarı da “ABD gitme hazırlığı yapıyor diyenler kimleri uyutmak istiyor?” sorusunu soruyor. ABD Vietnam’da da vahşice katliamlarla sürdürdüğü bir işgal yapmıştı.
ABD Irak’taki askerî varlığını, Vietnam’da olduğu gibi canice ve vahşice katliamlar yaparak, halkı sindirerek işgalini, yerli işbirlikçileri ile sürdürecektir. Irak işgalinin sona ermesi, ABD işbirlikçiliğine son verdirilmesi ile gerçekleşecektir.
AB’nin Irak’ın işgali ile başlattığı Ön Asya’nın İşgali, “Dünya İmparatorluğu” kurma projesinin etkili unsuru olarak kalmaya devam edecektir.
Bölgede bu oyunu bozabilecek güçlerden biri de Türkiye’dir.
Türkiye’nin gelecek için üreteceği projeler, bölge halkının Türkiye tarafında yer alması ile hızla başarıya ulaşacaktır.
Bu iş için Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hükümetleri, kurumları ve üniversiteleri tam kadro organize edilmeli ve harekete geçirilmelidir. Yapılacak işlerin tamamı programlı bir iş takvimine bağlı olarak bütçelenmeli ve bütçe kaynakları da oluşturulmalıdır. Bölge işgalinin sona erdirilmesinde en önemli konu, bölge halkının işgalcilere ve işbirlikçilere karşı örgütlenmesi ve desteklenmesidir.
Arap ülkeleri, ABD ve AB’yi efendileri olarak görmekten kurtulmalı ve özgür ülkeler haline dönüşmelidir. Bu konuda da uygarlık yolunda gerekli reformları yaparak, dini yobazlıktan, birbirlerini sömürmekten kurtulmalı ve kadınlarını da üreme makinası olarak değil, toplumun özgür ve eşit bireyi yapmalıdırlar.
Asimetrik savaşa karşı yeni organizasyon ve projeler
Türkiye, Kıbrıs’taki Agratur ve Dikeliya üsleri ile ve bölgedeki (Ön Asya) yabancı askerî güçlerin bölgeyi terk etmesi konusunu Birleşmiş Milletler’e taşımalı ve sürekli gündemde tutmalıdır.
Türkiye sınırları içinde ve yakınındaki nüfus artışını ve nüfus göçünü mutlaka kontrol altında tutmalı ve demokratik kuralları çiğnetmeyecek önlemleri almalıdır. AB’nin veya ABD’nin her türlü olumsuz girişimlerini de tekrarlanamayacak biçimde önlemelidir.
Türk Silahlı Kuvvetleri, bölgedeki Türkiye’ye zarar verici girişimleri ve organizasyonları caydırıcı ve etkili bir şekilde önlemelidir. Bu amaçla, Türkiye, Irak sınır bölgesinde askerî hareketlilik sürdürülmeli ve kontrollü akınlarla, noktasal operasyonları etkili olarak yapmalıdır. Bu noktasal operasyonlar; Bağdat ili kuzeyine kadar da uzatılabilmedir.
Bunun siyasal anlamı da; teröristlere ve destekçilerine karşı, Irak coğrafyasının her yerinde ve her şartta, eş zamanlı askerî operasyonun yapılabileceğini oradaki işgalci ve işbirlikçi kuvvetlere artan kuvvette hatırlatmalıdır.
Türk hükümetleri, yerel ve bölgesel çapta Türkiye’ye karşı sürdürülen asimetrik savaşı yürüten ve destekleyen gizli ve açık örgütlere karşı; yeniden istihbarat, karşı istihbarat, basın, özel polis kuvvetleri teşkilatını kurmalıdır. Türkiye, bölgeye yönelik ulaşım, enerji projeleri ile sağlık, tarım, sanayi ve kültür projeleri paketi hazırlayarak, yerel, sivil, ticarî ve siyasal organizasyonlar oluşturarak uygulamaya başlamalıdır.
Irak’taki Türk nüfus, Kürt nüfus kadar olmasına rağmen, 1917 yılından beri sürekli göçlerle parçalanmıştır. Türk bölgesinde yeni organizasyonlar ile Türkler sistematik olarak yurtlarına geri dönerek, topraklarına sahip olmalıdırlar. ABD’nin kurduğu kukla Irak hükümeti ve Kürt tahakkümünün hukuken tanınmayacağı da, her sivil kuruluşça resmen ifade edilmelidir.
Askerî politika açısından da hedef; etkili, sonuç alıcı sosyal yapı değişikliği oluşturulma aşamalarına paralel olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, asimetrik savaşa karşı kullanılmasına son verilmesidir.
|