Geniş Açı

 

Ali Arif Esatgil  

Nereye?


Malum, hayat kısa... Çağın insanlara direttiği 'bireysellik' dürtüsü, bu kısa ömrü gözden çıkarmayı imkânsız hale getirmiştir... Allah'a inanan için de, ikbale tapınan için de bu böyle... Kimse maval okumasın, başkalarının biçtiği roller uğruna artık insanlar değil hayatlarını, bir anlarını bile feda edecek durumda değildir... Zira... İnsanların önüne konulan hedefler, birilerinin çarkını döndürmekten öte bir anlam ifade etmiyor...

Ufuk Ötesi'nin Mayıs 2007 tarihli nüshasında partileri 'erdem kantarı'na çekmekten söz etmiştik. Kapağı da mevcut iktidarın hal-i pür melalini beyan eden bir fotoğrafla süslemiştik. Öncelikle bir özür borcumuz olduğunu belirterek yazıya girelim... Yazı uğraşımız, 30 yılı aşkın bir süredir 'televole malzemesi' olmaktan uzak bir anlam ifade ettiği için, sayısını unuttuğumuz müstear isimleri kullanmak zorunda kaldık... O fotoğrafı çektiğini söylediğimiz "Selim Uysal" meğer gerçekte bir meslektaşımız ve bizim de yakından tanıdığımız dosdoğru bir insanmış... Kendisinden ve okurlarımızdan özür diliyoruz... Tercüman'dan bir dostumuz hatırlatmasaydı, A. K.'a ait bu fotoğraf, değerli dostumuz Selim Uysal'ın imzası ile tarihe kaydolacaktı... Sekiz yılı aşkın bir süredir görmediğimiz Selim Uysal'a da bu vesileyle selamlarımızı sunuyoruz...
Malum, hayat kısa... Çağın insanlara direttiği 'bireysellik' dürtüsü, bu kısa ömrü gözden çıkarmayı imkânsız hale getirmiştir... Allah'a inanan için de, ikbale tapınan için de bu böyle... Kimse maval okumasın, başkalarının biçtiği roller uğruna artık insanlar değil hayatlarını, bir anlarını bile feda edecek durumda değildir...
Zira... İnsanların önüne konulan hedefler, birilerinin çarkını döndürmekten öte bir anlam ifade etmiyor... Yani hayvan bizim kümeste yemlenip, başka kümese yumurtlayacak... Biz özveride bulanacağız... O parsayı toplayacak...
Yemezler! Hayvan terli...
Yıllar evvel, 'Urus Osman'dan hayatımın dersini almıştım…
Fıstıkağacı'nın hızlı komünistlerindendi... Oysa ailesi komünizmin 'k'sını bilmeyecek kadar farklı bir dünyaya aitti... Bir akşam, Uncular Caddesi'nde içerken kafasına dank etmiş:
"Osman, deden Marx'la bir kadeh votka mı patlatmış? Hayır... Dayın, Lenin'le peynir ekmek mi yemiş? Elbette hayır... Halan, Mao ile mi kırıştırmış? Haşaa... Eeee? Nereden çıktı bu komünistlik?.."
'Urus Osman" o günden sonra komünizme tövbe etmiş...
Hiç unutmam. 13-14 yaşlarındaydım... Bugünkü adı Mustafa Kemal Mahallesi olan "1 Mayıs"tan geçiyordum bir arkadaşımla... Önümüzü kesip sordular:
-Faşist misiniz?
Ne diyeceksin!
Yok abi falan diye yuvarlayıp, postu kurtardık... Bilenler bilir. Orada Giresunlu beş işçiyi kıtır kıtır doğradılar... Milliyetçi, vatansever insanlar oldukları için... Allah bilir ya, o gün o beş cana komünizm adına kıyanlar, bugün bir holdingde üst düzey yöneticidir. Belki o beş insanın yavrularından biri de bebek katilleri ile mücadele ederken şehit düşmüştür... Çünkü onlara verilecek en büyük paye budur: Baban da şehitti!
Oldu canım... Sülalede bir şehit var ya, biz artık ilelebet sizin paşa hatırınız için şehitler vermeye devam ederiz! Siz buzlu rakınızı yudumlayın...
Vatan mı!
Derhal, dörtnala. Tırısa kalktık gidiyoruz...
Millet mi!
Emrin olur... Derhal yola düşüyoruz…
Bayrak mı?
Ayağının türabıyız... Toz kondurursak namerdiz...
Yeter ki sizin, evlad-ı iyalinizin kılına halel gelmesin... Biz ne güne duruyoruz?
Anadolu'da bizden yüzbinlerce, milyonlarca var...
Hem biz 'bir ölüp, bin diriliyoruz' yeter ki biri, 'yürrüüü' desin (!)
Nereden, nereye...
Sözüm ona, partileri erdem kantarına çekmeye devam edecektik…
Ha, satır aralarında 'anlayana sivrisinek' babında mesajlar var mıdır, kim bilir?
Sandık açılıncaya kadar sırtlarını sıvazlarım, sandık açıldıktan sonra bildiğimi çalarım diyenler hala ayakta mıdır?
Bilmiyorum...
Ben eğer yapılırsa -ki yapılacağını pek sanmıyorum- 22 Temmuz sabahı yatağımdan doğrulmadan, uyuyor olacağım...
Bunların günahı, kirli ortaklıkları, alengirli hesapları bu kez yanıltmayacak beni... Cezası mı?
Vereceğim elbet...
Karın tokluğuna yaşadığımız bu ülkede, bir yevmiyemizi de, 'oy kullanmadığımız için' devlete ödemeye hazırız...
Ya geçmişte Büyük Türk Milleti'nin sırtından iktidara gelip ona sırtını dönenler?
Onlar unuttukları özürü dilemeye hazır mı?
Hodri meydan!
Yanlış yaptık deyin, alın oyu...
Piyasa işi filmlerinizi ancak, figüranlık sevdasındakiler yutar... Yüreğinde Türklük sevdası olanlar, boğazından haram lokma geçmeyenler, "Yarın elbet bizim, elbet bizimdir" diyenler asla...
Biz unutmadık...
Siz de 'hatırlıyoruz' diyorsanız, buyurun meydan. Günah mı çıkarırsınız, tövbe mi edersiniz bilmiyorum...
Ama millet bekliyor.
Unutmuyor.
Unutmadığını da gösterecektir.
Kendilerine 'koltuk değneği' arayanların gazına gelmeyin isterseniz. İnin çarşıya pazara...
Sorun esnafa, çiftçiye, köylüye...
Sorun, sırf onlar ekmek bulamasın diye cumhuriyet tarihinde ilk defa icat edilen KPSS'nin mağdurlarına...
Yüreğiniz yetiyorsa tabi...
Siz soradurun, ben günahlarınıza ortak olmamak için kullanmadığım oyun cezasına denk düşen parayı kazanmaya gidiyorum...


www.ufukotesi.com - 06 / 2007  

aliarifesatgil@hotmail.com

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.