Kuşbakışı

 

Şahin Zenginal  

Susturulduk


Demokrasinin en belirgin iki özelliği var… Birincisi insanların düşüncelerini özgürce söyleyebilmeleri ve yaşayabilmeleri… Başkalarını rahatsız etmemek, insanlığın temel değerlerini ve toplum düzenini bozmamak şartıyla…İkincisi de seçme ve seçilme hakkı… Sokakta, otobüste, kahve sohbetlerinde herkes zaten fikirlerini söylüyor. İstediği gibi konuşuyor, tartışıyor. Suç olmadıktan sonra kimsenin de müdahale ettiği yok.

Ne yazık ki, bu düşünceler, sözler söylendiği yerde kalıyor. Toplumun geniş kesimine ulaşmıyor, ulaştırılmıyor… Her insanın söylediğinin toplumun bütün kesimlerine ulaşması gerektiğinden bahsetmiyoruz…
Farklı seslerin, farklı düşünen insanların görüşlerini, toplumun her kesimine ulaştırabilmesi gerektiğini söylüyoruz.
Bunun için kullanılması gereken şey basın yayın organlarıdır. Gel gör ki, Türkiye’de basın yayın organları tek ses olmuş; iktidarın sesi…
Basında tekelleşme, basında kartelleşme gibi ifadeler de artık Türk basının içinde bulunduğu durumu anlatmaya yetmiyor…
Biraz geçmişe dönelim… Önce Uzan grubunun gazete, televizyon ve radyolarına TMSF el koydu. TMSF özerk bir kurum. El koymasının haklı gerekçeleri olabilir. Bu kısmı tartışmıyoruz…
Ama el koyduktan sonra ne yaptı… Ona bakmak lazım…
Star gazetesinin bugünkü hali malum… Star televizyonu da Doğan grubuna gitti. Kral TV; TMSF’nin elinde ama ne hikmetse müzik yayını yapmaktan vazgeçti… Haberciliğe merak sardı… Ne tür haberler yaptığını söylemeye gerek var mı?
Ne büyük tesadüf ki, Star grubu gazete, televizyon ve radyoları iktidarın sesi haline geldi, getirildi…
Bu yetmedi…
Ardından Sabah grubunda operasyon başlatıldı. Sabah grubuna TMSF el koydu… Şimdi TMSF’nin yönetiminde…
Bu da tesadüf ya! Sabah grubu yayın organları da iktidarın başarılarını anlata anlata bitiremiyor…
Geriye Doğan grubu ve Akşam grubu kalıyor… Onların da nasıl yayın yaptıklarını hepimiz biliyoruz… Anlatmaya gerek var mı?
Daha net bir ifade ile söylemek gerekirse, Türkiye’de günde 4 milyon gazete satılıyorsa bunun en az 3 milyon 800 bini iktidarı destekliyor… En azından iktidarı rahatsız edecek yayın yapmıyor. Geriye kalan 200 bin gibi küçük bir rakam muhalif haber ve görüşlere de yer veriyor…
Televizyonlarda da aynı durum var. İzlenme oranı dikkate alındığında yüzde 95’lik bir kesim iktidarı destekliyor. En azından rahatsız edecek haberleri vermiyor. Geriye kalan ancak yüzde 5’lik kesimde muhalif haberler de yer alabiliyor.
Gazete ve televizyonların halktan uzak olduğu son yapılan mitinglerle iyice su yüzüne çıktı… Milyonlarca insan sokağa dökülüyor, kimi gazete ve televizyonlar bunu haber bile yapmıyor…
Bir ülkenin gazete ve televizyonları bu şekilde ise farklı sesler, farklı görüşler halka nasıl ulaşacak?
Önümüzde seçimler var… Gazete ve televizyonlarda AKP dışında diğer partilerin haberlerini görebiliyor musunuz? CHP, DSP ile seçim işbirliği konusu gündemde olmasa haber bile olamayacak... DYP ve ANAP birleşmemiş olsaydı gazete ve televizyonlar onları tamamen yok sayacaktı…
MHP’nin adı sadece kamuoyu yoklamalarında barajın altında gösterilmek için anılıyor. Kimi partilerin adı hiç anılmıyor, diğerleri diye geçiştiriliyor…
Tür Milleti gazete ve televizyonlar haber yapsa da yapmasa da gerçekleri görüyor ve herkese hak ettiği değeri veriyor… Seçimlerde de öyle yapacağından kimsenin kuşkusu olmasın…
AKP’yi yüzde 40 oy oranı ile iktidar gösterenlere, 1989 yılındaki mahalli seçimleri hatırlatmak isterim… 1989 seçimlerinde dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Bedrettin Dalan’ın tekrar seçileceği konusunda bütün anketler hem fikirdi… Dalan’ın yüzde 60, hatta yüzde 70 oy alacağını gösteren anketler bile vardı. En insaflı anketlerde Dalan’ın oyu yüzde 45’ten aşağı inmiyordu…
Sonuçta anketlerde yüzde 20’lik oy bile alamayacağı söylenen Nurettin Sözen İstanbul’a belediye başkanı seçildi…
Siz anketlere bakmayın…


www.ufukotesi.com - 05 / 2007  

ufuk@ufukotesi.com

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.