Dalkavukların, yağcıların, yardakçıların, dolandırıcıların, gaspçıların, kapkaççıların, tetikçilerin, soyguncuların, hortumcuların ve benzeri herkesin çömezleri var. Kimliği, kişiliği, benliği ve bilinci şeffaf olanlar, yani kişiliksiz olanlar çömezliğe gıpta etmesin de ne yapsın? Efendiye bağımlı bir yaşam, hiç olmazsa sorumluluğu da yok, kişilik de kazandırıyor. Efendi nasıl olsa kabadayı. Onun gölgesinde sorumluluk almadan yaşama kolaylığından niçin istifade edilmesin? Çömez oğlu çömez olmak varmış bu dünyada.
Efendilerinin sırlarını bildiklerinde âlim olacaklarını düşünen çömezler, kraldan fazla kralcıdırlar. Hizmetlerini ne kadar mükemmel yaparlarsa o kadar bilime ve sanata aşina olacaklarını sanırlar. Uyuşturucu tacirlerine veya yabancılara hizmetlerinde ise, velinimetlerini keramet sahibi yaparlar. Bilim ve sanatın bekleme ve sabırda değil de, akıl ve gönüllerde çiçeklendiğini anlamaktan acizdirler. Özgür ve özerk mantık yerine velinimetlerinin mantığıyla hareket ederler. Kim para verirse, onun düdüğünü çalma tutumuyla yaşamaya çalışırlar. Aklını, mantığını ve gönlünü velinimetinin emrine tahsis ederler. Lâkin her an velinimetinin zayıf noktasını belirleme ve bulmaya azami dikkat gösterirler.
Çömezlik tutkunluğu toplumsal bir hastalık olarak yayılıyor. Velinimetinin sözü ve emrinden çıkmama davranışı, köle zihniyetinin yaygınlaşmasına yol açıyor. Bu tutum, arkadaşlar ve dostlar arasında öyle hızla yayılıyor ki. Arkadaşlarına çömezlik yapanların ahlâkî davranışları başkalarına örnek gösteriliyor. Arkadaşının dediği her şeyi yapma tutumuyla yola çıkılıyor. Köle ruhlu olanların ahlâkî bilinçlerinin özgür ve özerk olamayacağı gerçeği ortada iken, onların ahlâkî davranışları herkese örnek diye sunuluyor. Medyadaki çömezlere sözümüz yok. Köşe yazarlarının da çömezleri, dünyayı ben yarattım tavrıyla afra ve tafra satıp duruyor. Her yerde çömezlik geçer akçe olmuş. Her mesleğin çömezi varmış. Otoparkçının, dilencinin, kahvecinin, berberin aklınıza ne gelirse hepsinin çömezi iş başında. Meğer çömezler ülkesi olmuşuz da haberimiz yokmuş. Çömezlik ilişkileri ideal iletişim ilişkileri olarak her yerde geçerli…
Gerçekliğin bilmecelerini çözebilecek zihinler ararken, çömezleşme mantığıyla karşılaşmak kadar üzücü bir durum yok. Gerçekliğe ait bilgilere musallat olan çömezlik mantığının koşullu yargıları iyi, güzel ve doğru olana kılıç sallayıp duruyor. Bu çömezlik mantığı hamlık, kabalık, zalimlik ve kabadayılığın vahşileşip eyleme geçmesine öyle güzel bir zemin hazırlıyor ki. Çömezlik özentisi yüzünden barbarlık ve vahşilik bütün şiddetiyle etrafta kol geziyor. Spordan tutun siyasî alandaki çömezlik yarışmaları medyayı sarmış durumda. Kim kimin çömezi belli değil. Fanatizm adı altında fanatik grupların çömezleri acımasızca birbirine saldırıyor. Düşünce alanından kovdukları iradeleri başıboş bir şekilde velinimetlerinin ellerine teslim edip vahşiliği medeniyet sanıyorlar… Hani biz hür olmayı severdik? Şimdi bağımlı olmayı, bağımlı yaşamayı, kısaca tutsak olmayı neden özler hale geldik?
Çömezlik, hiçlik düzleminde yaşamayı tercih etmektir. Çömez velinimeti sayesinde hiçlik düzleminden kendini kurtardığını zanneder. Oysa bu düzlemin tam merkezindedir. Efendilerinin kendilerine verdiği emir uyarınca, gerçekliği yalanın ve yanlışın türlü renklerine boyayarak sattıklarını akıllarına bile getirmezler. Kendi akıllarını bizzat kendilerinin tahrip ettiklerini anlayamazlar. Akıllarının ve gönüllerinin özgürlüğünü esaret altında yaşamakta bulurlar. Donkişot’un Sanço Panza’sı gibi kendilerine söylenen her şeye “Evet efendim!” sözleriyle karşılık vermekten zevk alırlar. Evet efendim’ci çömezlik, kolay yoldan köşe dönmeci mantığın somutlaşmış halidir. Onlar büyük acıların aktığı yaşam denilen nehrin kenarlarında perişan dolaşan ve kirden kokan insanlar gibidirler. Hiçbir zaman nehre girmeye ve yıkanmaya cesaret edemezler. Bu durum bir tür “yaşam korkaklığı”dır.
Çömezlik, kendi aklını ve gönlünü kullanma özgürlüğünü satmaktır. Oysa bu özgürlük en kutsal özgürlük alanlarından biridir. Çömezlik hevesi bir tür toplumsal şaşkınların şaşkınlığı sonucunda filizlenmeye başlamıştır. Bu tutumun mantığını köhneleşen düşünce kalıplarını yeni diye satıp para kazanmak isteyenler propaganda etmektedir. Toplumsal akıl ve mantığın gücünden korkanların hile ve düzenbazlıkları çömezlik mantığında çiçeklenip durur. Özgür bilinçlerin aydınlatıcı ışığı bu mantık tarafından sürekli söndürülür. Akıl ve mantık sözcüklerini siyasetin en iyi bilinen sözü olarak çömezler yozlaştırıp dururlar. Kendilerini bir şey bilmez, masum biri olarak sunar ve arkasından birdenbire allâme kesilirler.
Çömezler, efendilerine ve velinimetlerine hayranlıkla bakmaz, bakışlarında kıskançlık, haset ve kin okları gizlenmiştir. Fırsat ve imkânlar uygun olduğu zaman saldırı için daima hazırdırlar. Çömezlik söylemlerinin yazılı ve görsel basında ne kadar yaygın olduğunu da görünce, insan biraz düşünmek zorunda kalıyor. Küreselleşmeci ve Avrupa Birlik’çi çömezlerin söylemleri de velinimetlerinin söylemleri paralelinde karşımıza çıkıyor. Yani ülkemizdeki çömezlerin birçoğunun velinimetleri başka yerlerde. Onların emirleri ve buyrukları doğrultusunda hareket etmek zorundalar. İradelerinin velinimetlerine teslim edenlerin sözlerine nasıl inanılır ki?.. Bu çömezler, milletimizin tökezlemesine öyle sevinirler ki!.. Çömezler, velinimetlerin çıkarları için toplumsal değerlerin meşru gücünü kırıp parçalama heveslileri olarak her alana akılları ermediği halde çamur atmaktan çekinmezler. Söyledikleri şeyler kendi akıllarının ürünü olmayıp yabancı veya düşman akılların ürünleridir.
Çömezler hiçbir zaman birinci adam olmak istemezler. Otoritesini ve yetkilerini kullanabilecekleri kişilere kapılanmaya çalışırlar. Zaten birinci adam ve kişilikli biri olmak için ne yetenekleri, ne de bilgi ve becerileri yeterlidir. Emirlere sorgusuz uyuşları yüzünden efendilerine karşı da kullanılmaya ve onlara ihanet etmeye de hazır bir kişilikleri vardır. Çoğu kere bu çömezler başkalarını iman ve inanç testine tuttuklarını zannederler. Birer kukla kişilik olduklarını anlayacak akıl ve izandan yoksundurlar. Rezaletleri bile efendileri için fazilet saymaya meraklıdırlar.
Millî irade içinde çömezlik düşüncesinin yaygınlaşmasının zararını söylemeye gerek yok. Usta-çırak ilişkisinin olumlu yönlerine vurgu yapıp çömezlik mantığını yerleştirmek, millî iradenin gücünü kırmaya ve yok etmeye yönelik bir tutumdur. Toplumsal yaşamın her alanında çömezlere değil, ehil olanlara ihtiyacımız var. Çömezlerin aç göz olanlarını bu dünya hiç doyuramaz. Çömez oğlu çömezlerin çok çömez olacaklarını herkes bilir. Yazılı ve görsel basındaki çömezlik örneklerini de farklı bir gözle görelim yeter! Çömezlik aşkının bu milleti yok etmek isteyenlerin değer sistemleri ve niyetlerinde çiçeklendiğini bilmeyen var mı? Bu aşkın bu millete yararı da yoktur. Çömezlik tutkunlarını kullanan çıkarcıların heveslerini kursaklarında bırakacak bir toplumsal yapılanmaya çok ihtiyacımız var. Çömezlerin ekmeğine yağ sürecek tutum ve davranışlardan sakınma erdemine sahip olalım yeter.
|