Aykırı Rüzgâr

 

Mustafa Can  

Avrupa standartlarına uygundur


Ne kadar büyütüyoruz biz bu AB standartlarını, sanki onlar olmadan medeniyet olmaz, her yeri kan götürür. Oysa Amerikan standartları AB standartlarından daha sıkıdır, hatta Japonlar bu konuda Amerikalılardan daha iyi olmasına rağmen gözümüzde gereksiz olarak büyüttüğümüz AB standartları aslında pek de mükemmel değildir. Bu ezberi bozmamız lazım, artık Türk standartlarının kâğıt üzerinde AB’den daha iyi olduğunu da idrak etmeliyiz.

Bugün yazacaklarım Avrupa standartlarına uygun değildir, bilakis dünya standartlarına uygundur. 04.01.2007 tarihinde bir tüp dolum tesisinde patlama oluyor, patlamanın sebebi bu yazıyı kaleme aldığım saatlerde henüz belli değil. Patlama ile ilgili yapılan ilk açıklama; “hayret oysa Avrupa standartlarında üretim yapılmaktadır”. Bunun meali de eğer Türk standartlarında üretim yapılsa idi bu patlama gayet anlaşılabilir bir olaydı.
Ne kadar büyütüyoruz biz bu AB standartlarını, sanki onlar olmadan medeniyet olmaz, her yeri kan götürür. Oysa Amerikan standartları AB standartlarından daha sıkıdır, hatta Japonlar bu konuda Amerikalılardan daha iyi olmasına rağmen gözümüzde gereksiz olarak büyüttüğümüz AB standartları aslında pek de mükemmel değildir.
Bu ezberi bozmamız lazım, artık Türk standartlarının kâğıt üzerinde AB’den daha iyi olduğunu da idrak etmeliyiz. Bizim ana sıkıntımız standartlar değil yetişmiş insan gücümüzün yetersizliğidir. Bu eksikliğimizin AB standartlarıyla da ilgisi yoktur. Bunun bile Avrupa’nın yüceliğinin benimsetilmesi amacıyla kullanıldığını düşünmekteyim.
Bir senaryo yazalım; yurt dışından 106 ekran Sony marka bilgisayar ekranları adı altında televizyonlar getirtiliyor. Devletimin polisi bunu yakalıyor, soruyor gümrükçüye “neden bakmadın sen buna?” diye, o da diyor ki “bu teknik bir konu, ben anlamam”. İşte burada TSE’nin bir uzmanının verdiği ve bunların bilgisayar ekranı olduğuna dair rapor devreye giriyor. Devletimin polisi soluğunu alıyor TSE’de, bu raporu hazırlayan uzmana soruyor; “nerede bunun Türkçe kılavuzu?” Cevap: “ben bu cihazdan anlamam ki kitapçığından anlayayım” oluyor. Yine soruyorlar: “nasıl anladın bunun bilgisayar ekranı olduğunu?” Cevap: “bilgisayara bağladılar çalıştı.” Artık sağır sultan bile bilir ki yeni televizyonların hepsi bilgisayar ekranı olarak kullanılmaktadır. Fakat bunu denetlemekle görevli şahıslar bihaber. Ne yazık ki bu olayın Türk topraklarında yaşanmış olması beni şaşırtmaz.
O tüp dolum tesisinde de her sistem yüksek standartlarla çalışıyor olabilir ama bana bir şey olmazcı bir adamın sigarasından bile patlama meydana gelmiş olabilir.
Kurallar koymakla, emirler yayınlamakla, AB’den standart kopyalamakla olmuyor bu işler. Eğitimli, bu kuralları anlayan insan yetiştirmek olmalı ana amaç. O insanlar gerekli kuralları koyacaklardır zaten.
AB standartlarının en iyi olduğu palavrasının artık Türklerin kafasına çakılmaya devam edilmesini engelleyelim. ‘Aklın yolu birdir’ ilkesinden gelen yüksek standartların yalnızca Avrupa da değil gelişmiş her ülkede yüksek seviyelerde olduğunu bilelim. Türk gençliği de bunun ancak çok çalışmayla başarılacağını bilmelidir. Söz dağarcımıza yerleşmiş olan Avrupa standartları yerine, dünya standartlarını kullanarak işe başlayıp, çocuklarımızın beyinlerinde yer etmiş Kaf Dağı’ndaki Avrupa’yı silelim. Ben eminim ki insan yaşamını kolaylaştırmak için istenen standartları binlerce yıllık tarihinde gösteren Türkler, o standartları en yüksek seviyede yapacak ve uygulayacak bir millettir.
2007 yılında, koyduğunuz çıtaları geçmeniz umuduyla, hoşça kalın.


www.ufukotesi.com - 01 / 2007  

cerencigil@yahoo.com

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.