Seyran

 

Hayri Ataş  

Leyleğin ömrü veya fena hâlde boynuzlanmak


Gün geçmiyor ki eski bir kurumumuzun adının değiştiğini, hatta tamamen kapatıldığını duymayalım; bazı sembollerin değişim, yenilik adına –çok gerekli mi hiçbir zaman anlayabilmiş değilim- değiştirildiğini görmeyelim. Oysa bazılarımızın çok övdüğü, beğendiği Batılılar yüzlerce yıllık tarihe sahip şirketlerinin, okullarının, kuruluşlarının olmasıyla gurur duyarlar, bunu bir iftihar vesilesi sayarlar.

Toplum olarak hemen her şeyi çabucak eskitmeyi, hatta tüketmeyi bir alışkanlık haline getirmişiz. Daha dün piyasaya sürülen bir eşya, bir icat, bir kitap, bir film ve hatta fikirler bir bakıyorsunuz daha ne olduğu tam olarak anlaşılmadan yerini bir başkasına bırakmış ve biz mal bulmuş mağribi gibi hemen ona yönelmişiz. Bu maymun iştahlılık da diyebileceğimiz durum maalesef bizim bazı hususlarda gelenek oluşturmamıza, toplum hayatımızda sürekliliği olan bazı şeyleri devam ettirmemize engel oluyor. Gün geçmiyor ki eski bir kurumumuzun adının değiştiğini, hatta tamamen kapatıldığını duymayalım; bazı sembollerin değişim, yenilik adına –çok gerekli mi hiçbir zaman anlayabilmiş değilim- değiştirildiğini görmeyelim. Oysa bazılarımızın çok övdüğü, beğendiği Batılılar yüzlerce yıllık tarihe sahip şirketlerinin, okullarının, kuruluşlarının olmasıyla gurur duyarlar, bunu bir iftihar vesilesi sayarlar. Bunlara ait sembolleri ürünlerinin üzerinde, hem de eski şekilleriyle, kullanırlar. Çünkü bilirler ki çeşitli kurumların, kuruluşların oluşturduğu gelenek hem onların geleceğe kalmasını sağlar hem de toplumun hafızasını canlı tutar.
Kendimize ait bu türlü sembollerin, işaretlerin kullanılmaması, hatta yok edilmesi beni her zaman üzmüştür. İşte son zamanlarda benim de müşterisi olduğum bir bankanın sembolündeki değişiklik de bana anlamsız ve üzücü geldi. Cumhuriyetin ilk özel bankası olan Yapı Kredi Bankasının sembolünden bahsediyorum. Yapı Kredi Bankası’nın sembolü, çocukluğumda daha yuvarlak hatlara sahip ve leyleğe daha çok benziyordu veyahut bana öyle geliyordu. Ancak gelişen ve değişen dünyada grafik tasarımları da daha geometrik olmaya başlayınca bizim yuvarlak ve dolgun hatlara sahip leyleğimiz de geometrik bir şekil aldı. Tabiî ki bu gerekli miydi değil miydi bilmiyorum ancak yeni yönetimin anlayışı, vizyon arayışı herhalde onu gerektiriyordu ki değiştirdiler.
Altmış küsur yaşındaki banka geçen zaman içinde birkaç kez el değiştirdi. Geçen yıl içinde de tekrar el değiştirerek ülkemizin en eski ve en güçlü sanayi ve ticaret kurumlarından birinin bünyesine katıldı. Bu el değiştirme sonrası bankayı alan kurumun diğer bankası ile birleşme çalışmaları da başladı. Bu çalışmalar hızla devam ederken geçen aylar da bankanın uzunca zamandır alışık olduğumuz tabela renklerinin biraz farklı olanlarla değiştirilmeye başladığını gördük. Bir süre sonra geçici olarak konulan bu tabelaların kalıcı olanlarıyla değiştirildiğini fark ettik. Ancak bir eksiklik vardı burada, gözlerimiz yabancıladı yeni tabelaları, aradığını bulamadı onlarda. Alıştığımız bir şey vardı önce, onu aramaz hemen görüverirdik. Oysa şimdi yoktu. Onun yerinde başka bir şey vardı orada görmeye alışık olmadığımız.
Banka kurulurken öncelikli amacı insanlara ekonomik kredi imkânlarıyla ev kredisi sağlamakmış. Sembol olarak da evlerin damına konarak baharın geldiğini müjdeleyen, bir de yuvaya mutluluk kaynağı, vesilesi olan bebeği simgelemesi maksadıyla leylek seçilmiş. İşte bizim bu leylek, banka bir başka bankamızla (yarısı yabancı sermayeli ortak) birleşince bizim leylek de uçup gitmiş. Yerine bir boynuz gelmiş. Anlayacağınız fena halde boynuzlandık dostlarım.


www.ufukotesi.com - 12 / 2006  

ufuk@ufukotesi.com

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.