Kuşbakışı

 

Şahin Zenginal  

İkiyüzlülük


Üzerinde çok konuşuldu, çok tartışıldı. Belki de söylenmedik söz bile kalmadı. Yine de birkaç konuya dikkat çekmek istiyorum… Önce şu sözde Ermeni soykırımı… Düne kadar sadece düşmanlarımızın dillendirdiği bu iftirayı, bizden olduğunu sandığımız kimileri de dillendirmeye başladı. Orhan Pamuk, “Türkler 1 milyon Ermeni’yi, 30 bin Kürdü öldürdü” dedi. Ardından da Elif Şafak, “Kasap Türkler, Ermenileri katletti” diye kitap yazdı.

Sözde Ermeni soykırımı safsatasını destekleyenlerin bu kişileri alkışlaması normal… Ama bizden olan, Türk kılığında dolaşan, Müslümanlığı kimselere kaptırmayan kimilerinin, sözde demokratlık uğruna, bu kişilere destek vermesi biraz garip… Bunların başında Başbakan Tayyip Erdoğan da var… Türkler, Ermenileri katletti, diyorlar… Soykırımın ne zaman olduğunu söylüyorlar? Birinci Dünya Savaşı yıllarında… 1915 ile en fazla 1920 yılları arasında… Peki o dönemde Türkler dediğiniz kimdi? Osmanlı Devleti… Bir yandan Osmanlı’nın engin hoşgörüsünden bahsedeceksin, dinleri, milletleri birleştirdiğini savunacaksın, Osmanlı yönetimini bugün için bile örnek göstereceksin… Diğer yandan “Osmanlılar, soykırım yaptı” diyenleri alkışlayacaksın… Sizin gibi düşünenlerden yüce Türk milletinin değerlerini savunmasını beklemiyoruz. Öyle bir talebimiz de yok… Ancak dürüst olun… Yere göğe sığdıramadığınız Osmanlı Devleti’ne soykırımcı iftirasını atmayın… Eğer atacaksanız, Osmanlı’yı övmekten vazgeçin… Gelelim olayın diğer bir boyutuna… Yazar diye gökten zembille indirilen biri, Türkler’e kasap diyor… Türk milletinin Ermenileri katlettiğini iddia ediyor… “Demokrasi var, düşünce özgürlüğü var, herkes istediğini söylesin” diyenlere sesleniyorum… Aynı yazar, bir kitap yazsa ve isim vererek sizin babanıza, dedenize “kasap, soykırımcı” dese aynı hoşgörüyü gösterir misiniz? Telefonla arayarak Elif Şafak’a geçmiş olsun diyen Başbakan Erdoğan’a soruyorum: Elif Şafak, size ve başında bulunduğunuz AKP’lilere “kasap, soykırımcı” dese aynı hoşgörüyü gösterir miydiniz? Bu soruya cevabınız “evet” ise buyurun devam edin… Bir dönem holdingler mantar gibi bitmeye başlamıştı… Bu holdinglerin çoğunluğu özellikle gurbetçilerden toplanan paralarla kurulmuştu… Şimdi de milyonlara varan holding mağdurları var… Paralarını kaptırmışlar, geri alamıyorlar… Olayın birinci boyutu… Bu holdingleri kuranlar ve halktan olmayacak vaatlerle para toplayanlar hâlâ lüks otomobillerle dolaşıyor, protokole giriyor, televizyonlarda canlı yayına katılıyor… “Niye yakalanmıyor?” diye soranlara; “Yakalanma emri yok, tutuklama kararı yok, bu konu ticari dava” deniliyor. “Almanya’da, İsviçre’de şu kadar tutuklama kararı var, Interpol ile aranıyor” bilgilerini de yok saydım… Yok sayılacak gibi değil ama bir an için sayalım… Bankaya paranızı yatırırsınız, istediğinizde geri çekersiniz… Siz paranızı almak istediğinizde banka paranızı ödemek zorundadır ve ödüyor… Peki, bu holdingler, parasını isteyene, bırakın faizi, anaparasını veriyor mu? Hayır… Bu holdinglerin binlerce kişiyi dolandırdığı belli mi? Belli… Dolandırılan kişiler şikâyette bulunmuş mu? Bulunmuş… O zaman, savcılar niye işlem yapmaz? Savcılar işlem yapmıyorsa, Adalet Bakanlığı niye olaya el koymaz? Bakan işini yapmıyorsa, hükümet niye müdahale etmez? Ve bütün bunlar olurken, kendilerini Müslümanların baş savunucusu olarak gören gazete ve televizyonlar, niçin bu olayla ilgili bir tek haber vermez? Yoksa parayı kaptıranları Müslüman olarak görmüyorlar mı?
Bir diğer husus… Müslümanlıkta faiz haramdır. Ayetle sabit… Hem Müslümanlığı kimseye kaptırmayacaksın, hem de bu insanlara, cami kapısında, üstelik daha fazla faiz alacağım diye para vereceksin… Bunu da güya İslâm adına yapacaksın… Allah her şeyi görüyor ve adaletini çok güzel uyguluyor…


www.ufukotesi.com - 11 / 2006  

ufuk@ufukotesi.com

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.