Net P@no

 

Baki Günay  

Polis interneti neden izler?


Teknolojinin yükselişi ile birlikte suçlar da şekilde değiştirdi, önceleri zevk için virüs gönderen kötü niyetli kişiler, şimdilerde interneti suç işleyebilecekleri yeni bir ortam olarak değerlendiriyorlar ve belirli amaçları olan domain ismi transfer etmeye, çocuk pornosuna ya da banka hesaplarından para çalmaya kadar uzanan pek çok suçu gerçekleştiriyorlar. Bu olaylardan mağdur olanların başvuracak yer bulamamaktan yakınıyordu.

Geçen ay basının gündemini işgal eden bu sorunun cevabını biz bu makalemizde bulmaya çalışacağız. Polis mi haklı yoksa vatandaşın internet özgürlüğü mü?
Türkiye genç nüfusu ile dünyada en fazla internet kullanan ülkeler arasında bulunuyor. Gelişen internet iyi insanların olduğu gibi kötü niyetli kişiler için de geniş imkanlar sunuyor. Bunun başını sanal hırsızlar çekerken yeni bir suç tanımı daha ortaya çıktı. Özellikle pornografi endüstrisinin internete el atması ile polislerin yeni bir görevi de interneti izlemek oldu.
Şu anda ahlak polisinin yerine yeni bir birim bu suçları izliyor. Bu birimin adı Bilişim Suçları Birimi olarak kayıtlara geçti. Bu birimin bir benzerinin 1970 yılında Elektronik İstihbarat adı altında MİT tarafında kurulduğunu da buradan söylemekte fayda var. Polis ile birlikte çalışan MİT’in de kendi içinde farklı bir örgütlenmeye gittiği muhakkaktır. Bunun yanında Jandarma ve Genelkurmay istihbaratının da bu türde yapılanma yaptığı bilinmekte.
YAKALANMAM DEMEYİN
Teknolojinin yükselişi ile birlikte suçlar da şekilde değiştirdi, önceleri zevk için virüs gönderen kötü niyetli kişiler, şimdilerde interneti suç işleyebilecekleri yeni bir ortam olarak değerlendiriyorlar ve belirli amaçları olan domain ismi transfer etmeye, çocuk pornosuna ya da banka hesaplarından para çalmaya kadar uzanan pek çok suçu gerçekleştiriyorlar. Bu olaylardan mağdur olanların başvuracak yer bulamamaktan yakınıyordu. Ama şimdi Emniyet yetkililerine yeni kurulan Bilişim Suçları bölümü artık bu problemleri çözme yolunda iyi işler yapıyor.1 ocak 2006 itibariyle İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Asayiş Şube Dairesi bünyesinde kurulan Bilişim Suçları bölümü, TCK’ da yer alan suçların bilişim ya da Internet yoluyla işlenmesi durumunda görev alıyorlar.Bilişim şubesi ayrıca, başka bölümlere ait suçların gerektirdiği teknik desteği de sağlıyor. Yetkililer, eskiden de bir bilişim suçları bölümü olduğunu ama yavaş işlediğini söylüyorlar. 1 ocak itibariyle yapılan değişiklik, bu bölümün adli birim içine alınması olmuş. Böylece çok daha hızlı hareket etmesi sağlanmış. Bölüme şikayetler kişisel başvuru halinde olabileceği gibi, bim.asayis@iem.gov.tr de yapılabiliyor. Internet üzerinden suç işleyen bazılarında;ben Proxy kullanıyorum, beni bulamazlar başka ülke üzerinden yapıyorum beni bulamazlar gibi düşünceler var. Ancak dünyada iz bırakmadan işlenen hiçbir suç yoktur. Polis uluslararası işbirliği yaparak, hem de konunun gerektirdiği teknolojileri kullanarak suçları takip ediyor. Olayların da % 99'unda sonuca ulaşıyor Bu bölüm ayrıca Türk Telekom ya da Internet şirketleri ile de yakın işbirliği içinde. Belirlenen IP (internet protokulu)’ler kanalıyla bu şirketlerden suçluları tespit edebiliyorlar.
POLİS İZLİYOR
Bu birimler şu ana kadar sadece potansiyel suçluların izlerini takip ediyorlardı.Fakat artan bilişim suçları ve suç örgütlerinin sanal alemi daha fazla kullanması nedeniyle harekete geçen emniyet, geçen aylarda tartışma doğuracak bir karara imza attı. Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi, Türkiye genelinde servis sağlayıcı olarak çalışan 30 şirkete, 03 Ekim 2006 tarihinde 'Gizli' ibareli bir yazı göndererek tüm kullanıcıların bilgilerini istedi. Ayhan Falakalı imzalı yazıda, hızla gelişen teknolojinin suçluların takibinde teknik desteğin zorunlu hale geldiği belirtildi. Emniyet ayrıca teknik takibin yapılabilmesi için şirketlerden program desteği de istedi.Emniyet bu talebini 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 250. maddesinde belirtilen suçların önlenmesi amacıyla "Hakim kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Emniyet Genel Müdürü veya İstihbarat Dairesi Başkanı'nın yazılı emriyle telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişim tespit edilebilir, dinlenebilir, sinyal bilgileri değerlendirilebilir, kayda alınabilir" hükmüne dayandırdı. İnternet Servis Sağlayıcı şirketleri ise,bu bilgileri vermek istemiyor. Çünkü müşterilerin kişisel bilgileri antlaşmalar ile korunmakta. Şirketler sadece mahkeme kararı olan kişilerin bilgilerini polise verilebiliyor. Polisin dışında bu bilgileri Başbakanlık Telekomünikasyon birimi de bu bilgileri şirketlerden talep ettiğini hatırlatmakta fayda var. Polis şirketlere gönderdiği yazı ile servis sağlayıcı şirketlerden abonelerinin bağlantı bilgileri (abone bilgileri, abonelerin bağlandıkları IP'ler, IP'ye bağlanan kullanıcı bilgileri, kullanıcıların canlı olarak bağlı oldukları IP'ler, IP'lerin canlı bağlantı bilgisi) istedi. Buna göre emniyet birimleri, servis sağlayıcı şirketler tarafından sağlanan, Internet üzerinden doğrudan erişim yetkisi çerçevesinde istediği bilgilere ulaşıp sorgulama yapabilecek. Çalışmaların seri halde gerçekleştirilmesi için de şirketler tarafından hazırlanacak ara yüz programını kullanabilecek.
POLİS HAKLI MI YOKSA HAKSIZ MI
Bu sorunun cevabı ister istemez kişisel hak ve özgürlükler ile de alakalı bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Hukuk devletinde bu tür istekler sadece mahkeme kararı ile istenilmektedir. Yoksa gizli bir yazı ile bir şirkete mektup yazıp bütün abonelerin bana bilgisi ver demek hiçbir kanunun kabul edemeyeceği bir durumdur. Artı bu durumun ileriki dönemde daha da artacağı ve milli güvenlik zaafı bulunuyor diye daha da yaygınlaştırılması da düşülmektedir. Bunun örneğini ABD’de 11 Eylül sonrasında FBI isteği ile senaryoda geçen kanunlarda gördük. Şu an ABD her mail ve her Internet kullanıcısı adım adım izlenmektedir. Kim nerelere girdi mailinde ne tür yazılar yazdı istendiği anda bulunmakta. Kim internetten ne tür program film ve mp3 indirdi bilinmektedir. Şu an için bunlara hukuksal kılıfta bulunsa demokratik toplumlar içinde kabul edilemez bir istek olarak durmaktadır.Güvenlik bahanesi ile yapılan bu istekler toplumun geneline yaymak ne kadar doğrudur tartışılması gerekmektedir. Zaten bu tür sakıncalı kişilerin adımları her an takip edildiği bilinmektedir. Ama bütün toplumu birer terörist gibi veya sakıncalı kişiler gibi izlemek doğrumudur değimlidir bunun kararını siz okurlarımıza bırakıyorum.


www.ufukotesi.com - 11 / 2006  

ufuk@ufukotesi.com

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.