Yakın zamana değin dinî bayramlarda bayramlaşır, nedense pek bayrak asmazdık. Millî bayramlarda da bayrak asar, birbirimizin bayramını kutlamazdık. Şimdi ise her ikisini de yapmaya, dinî bayramlarda hem bayramlaşmaya, hem de bayrak asmaya; millî bayramlarda hem bayrak asmaya ve hem de bayramlaşmaya başladık.Bir hafta arayla idrak ettiğimiz Ramazan ve Cumhuriyet Bayramlarında İstanbul’da üç milyon bayrak asıldı… |
Zenciler de dahil, yeryüzünde hiç bir millet Türkler kadar sömürülmemiş, Türkler kadar soyulmamıştır.
Prof. Dr. Turan Yazgan
Emin Çölaşan’ın “camilere bayrak asma” teklifini göz önüne alan Diyanet İşleri Başkanlığımız, gökyüzüne dua dua yükselen minareleri “Kızkardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü”yle donattı…
Bu görkemli manzaraya bakıp bakıp “Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder…/Gölgende bana da bana da yer ver! Sabah olmasın günler doğmasın ne çıkar; / Yurda ayyıldızının ışığı yeter” deyip Bayrak Şairimiz Arif Nihat Asya’nın ruhuna fatihalar gönderdik.
Göklerden gönüllerimize rahmet rahmet yağan, müjde müjde çiçekler açan bu güzellikler, bize rahmetli Âdem Erim’in anlattığı bir olayı hatırlattı:
“Bir yerde, bir cami ibadete açılacaktı. Konuşmacıların en genci ve sona kalanı bendim. Baktım, minarede kocaman bir Türk bayrağı nazlı nazlı dalgalanıyor…Ne diyeceğimi şöyle bir düşündükten sonra şunları söyledim:
—Muhterem cemaat, Bayrağımız diyor ki: “Ben minaresiz olamam”; minare de diyor ki: “Ben de bu Bayrak olmazsa yaşayamam…”
Bayraklaşan Şairimiz Arif Nihat Asya ve Âdem Erim hocaları rahmetlerle; böylesine hayırlı ve şuurlu bir işte öncülük yapan Emin Çölaşan’la, Diyanet İşleri Başkanımız Ali Bardakoğlu’yu minnetlerle anıyoruz…
Aziz Ata’m
“Hürriyet ve istiklâl benim karakterimdir” demene rağmen üniter devlet yapısını tartışma konusu yaptık…
“Benim hayatta yegâne fahrim, servetim Türklükten başka bir şey değildir” senin sözlerindi; Türklüğümüzden utanan biz olduk…
“Bizim başka milletlerden hiç bir eksiğimiz yok. Cesuruz, zekiyiz, çalışkanız; yüksek maksatlar uğruna ölmesini biliriz” diyen de sendin. Ne yazık ki aramızdan bu milletin zekâsından şüphe edenler, “Bu millet adam olmaz!” diyenler çıktı.
Senin Mete Han’ı hatırlatan “Türk vatanının bir karış toprağı için bütün bir millet bir vücut olarak ayağa kalkar” sözlerine karşılık bu aziz vatanı babalarının çiftliği sanan densizleri de gördük.
“Türk birliğinin, Türk kudret ve kabiliyetinin, Türk vatanseverliğinin çelikleşmiş ifadesi olan ordumuz”a uzanan dilleri koparamadık.
Bağışla bizi aziz Ata’m!..
Horyatlar
Şen yaşar şen yaşar
Gönül ehli şen yaşar
O ne güzel insandır
Can kardeşim Şen Yaşar…
Er şahine er şahine
Tutkundur er şahine
Selâm selâm üstüne
İsmail Erşahin’e
Kart ala kart ala
Kupon vere kart ala
Tebrik tebrik üstüne
Yağar Ali Kartal’a
Mâniler
“Karanlığı boğarım
Yoksulluğu koğarım
‘PKK’ya af!..’ diyen
Yiğit Mehmet Ağar’ım..
Kâh coşup kâh esiyor
Neler neler söylüyor
İnanmayan kör olur:
“İktidara yürüyor”
Bilinenden yamanmış
Hem a’fet-i zamanmış
Ağar’ın olduğu yerde
Asker konuşamazmış!!!
Gürtuna’ya sormalı
Cevabını almalı:
Parti kurmak mı kolay
Yoksa hayal kurmak mı?..
İlbilge’miz gelince
Çoğaldı kıvancımız
Tebrikler Aksungurlar,
Altıntarım, Bora’mız
Doğru sözden ol emin
Asla istemem yemin
Buradan geçti demin
Güzel gözlü Yasemin
Yıkıldı geçti neden
İçimde nice dağlar
Gönül dünyamda benim
Nice ırmaklar çağlar
Çiçek çiçek dalımız
Pırıl pırıl şalımız
Arife malum olur
Saklasak da hâlimiz
Bu sözüme inanın
Duysanız da rüyada
Kitap okumak kadar
Güzel şey yok dünyada
Mersedese binelim
Eşi dostu geçelim
Bu milletin dostunu
Gayet iyi seçelim
Nasıl leke sürerler
İnsana?.. Anlayamam…
Ucuz mu, oyuncak mı
“Şeref” denilen kavram?!!
“Ak günler”den kurtulduk…
“Ak” geldi başımıza.
Tuz değil, zehir kattı
İnsafsız; aşımıza…
“Arayıp sorma sakın
Gelmesi oldu yakın”
Böyle dediler bana
“Araç’tadır ikizin”
Bahçemizin lezizdir
Nanesi hem tere’si
Şehri ikiye böler
Karaçomak deresi
Çalma çoban kavalı
Ürkütürsün avalı
AKP’den dinledik
Biz en büyük mavalı
İETT’nin hassasiyeti ve okurumuzun dileği
Çekmeceler (B.çekmece- K.çekmece) arasından, kilometreler ötesinden, Ufuk Ötesi’ne mektup gönderen Osman Döner, bir de İETT’nin ilânını yollamış. Döner’in, mektubunda Ufuk Ötesi’ne ve yazarlarına döktürdüğü övgüleri geçiyoruz. Okurumuz, mektubunun sonunda şunları söylüyor:
“İETT’nin yolcularına ve şoförlerine gösterdiği özeni; hayat gailesiyle boğuşan, geçim sıkıntısıyla didişen seçmenlerden yarın oy bekleyeceklerin dikkatlerine, ilgilerine ve bilgilerine saygılarla sunuyorum.”
“Yolcuların dikkatine
30.10.2006 Pazartesi gününden itibaren 06.11.2006 tarihine kadar sabah 6.10 ile 8.40 arasındaki 76 Beylikdüzü-Bakırköy seferini yapan araçlarımızı, trafik yoğunluğundan kaynaklanan şoförlerimizdeki motivasyon eksikliğini azaltmak amacıyla Cennet Durağında 15 dakika mola vereceklerdir. Bilgilerinize duyurulur. İyi yolculuklar dileriz.
İETT Genel Müdürlüğü”
|