Benim gördüğüm o dergiyi bizim yetkililerimiz hiç mi görmemişti?
O zaman niye hiçbir yetkili tepki gösterilmemişti? Çünkü Menderesten sonraki siyasilerin hemen hepsi oradan icazetli politika yapıyordu. Askerimiz de o tarihten itibaren NATO ile birlikte hareket ediyordu.
Bu realiteyi ABD’nin politikalarına karşı çıkarak siyaset yapanlar da biliyordu. ABD’nin politikasına uygun politika yaptığı için hainlikle suçlananlar da. Peki, niçin şimdiki gibi tepki göstermiyorlardı? Çünkü o zaman şimdiki gibi iletişim araçları yoktu. Halk vatan millet Sakarya diyerek uyutulabiliyordu.
Peki, şimdi ne oldu da artık her tarafta bu konu konuşulur oldu? Rice geldi, Ortadoğu’da beyanat verdi: “Artık yeni bir Ortadoğu kurmanın zamanı geldi” Ben bu süreci şöyle değerlendiriyorum.
Hani yıllar önce coğrafya kitaplarında Dünyanın yuvarlak olduğunu vapur örneğiyle sembolize ederlerdi. İlkokul öğrencilerinin hafızasında şekillensin diye.
Derlerdi ki, bir geminin önce dumanı, sonra bacası sonra geminin kendisi gözükür. Ben Ortadoğu’daki gelişmeleri bu örnekle sembolize etmekteyim. Her ne kadar yöneticilerimiz üniversite mezunu olsalar da… Herkes uyansın artık. Kimse olamaz böyle bir şey demesin. ABD ve AB hayranı olanlar da, ona karşı çıkanlar da bilmeli ki Ortadoğu’da ABD’nin kurmak istediği coğrafya kesinlikle bu yeni haritadaki coğrafik yapıdır. Geçtiğimiz on senede medyanın hiçbir kesiminde “Kürdistan” kelimesi yer almazken bugün karşı çıkanlar da destekleyenler de bu kelimeyi olağan bir şekilde yazmakta değil mi?
Niçin?
Artık geminin dumanı değil bacası gözüktü de onun için. Ve gemi yuvarlak dünyada bize doğru gelmektedir. Çok kısa sürede kendisi de gözükecek. Neymiş efendim milletvekilleri haritaları indirtmiş. NATO’daki albaya subaylarımız tepki göstermiş. Var olan bir şey indiriliyor beyler. Yok, olan bir şey indirilir mi? Hemen yanı başımızda ve bizim dışımızda ve bizim esamimiz okunmadan yeni bir coğrafya şekillendiriliyor. Bizim silahlı gücümüz, cumhurbaşkanımız içerdeki tarifi bile yapılamayan “irtica”a tepki gösteriyor. Başbakan ise ABD’de kendine destek aramanın peşinde. Şu ülkenin haline bakar mısınız? İrtica diye tepki gösterenlere sesleniyorum. Eğer bundan kastınız AKP ise o şimdi iktidarda beyler. Siz eğer onu tehlike görüyor idiyseniz geçmiş olsun, zaten fethedilmişsiniz demektir. Yok, kastınız onlar değilse, o zaman ne diye ve kime karşı sert tepki gösteriyorsunuz? Askerlerinizin başına çuval geçirenler mi irtica dedikleriniz? Kimler?
Evet, kabul edelim ki bu ülkenin üniter yapısını bozmaya yönelik faaliyetler gerçekten var. Ama şunu da kabul edelim ki bu faaliyetlerin arkasında da yine o müttefik dediğimiz ve bu coğrafyayı şekillendirmek isteyen devletler var. İşte strateji budur. Adamlar bizimle adeta oyun oynamakta. Niçin? Çünkü siyasetten tutun da teknolojimize, hukukumuza varana kadar her şeyimiz onlardan ithal. Bu coğrafya’da Türk ulusu kendine has ve kendinin olan bir medeniyete sahip değil. Böyle bir sosyal yapıyla sen kime nasıl irade sergileyeceksin. Dolayısıyla aslında Türkiye’ye oynanan oyun falan yok. Bu coğrafya’da haritayı düzenleyenlerin cetveli Türkiye’yi de kapsamakta. Asıl müdahale, çizilen haritaları indirtmek ve sadece adı sert olan beyanatlar vermek değil, bu cetvelin sahibine “hop bir dakika!” diyebilmektir. İşte bizim bu gücümüz yoktur. Böyle “hop” diyecek irade sergileyecek bir gücümüz yoktur. Daha da acısı böyle bir güç oluşturma gayretimiz yoktur. Ve şimdi maksat hâsıl olmuştur beyler… Artık ABD’nin çizdiği haritadan herkesin haberi vardır. Tamamdır. Geminin bacası da görünmüştür. Halk bunu da hazmetmiştir. Şimdi geminin gelmesi beklenmektedir. Varsın askerimiz ABD ile müttefikliğe, AB’ye tam üyeliğe devam ederek irtica ile uğraşsın. Varsın siyasete girenler de girecek olanlar da, iktidarda olanlar da Bush’un Oval ofisini türbe gibi ziyaret etmeye devam etsinler.
Geminin bacası da görünmüştür. Şimdi okurlarımdan bazıları derse ki bu yöneticiler yıllar boyu hiç mi bir şey yapmadı? Yapmaz olur mu? Çetin Altan’ın dediği gibi hepsi hazinenin başına geçme mücadelesi verdi. Eller coğrafyamızı şekillendirirken onlar kendilerinin, oğullarının kızlarının, damatlarının ve aile fotoğrafındakilerin yatlarına katlarına ait arazileri vs. şekillendiriyorlardı. Nitekim onlar için üzülmeye veya kahrolmaya gerek yoktu.
Onlar artık “seçilmiş” kimselerdi Onlar için zaten “Vatan” ru-yi zemin, “millet” de nev’-i beşerdi.
|