Aykırı Rüzgâr

 

Mustafa Can  

Amerikan Donanması Karadeniz’de


Türkiye'nin, Karadeniz kıyısında yeni bir politika geliştirmesi şarttır.. Her şeye rağmen Amerika'yı ve dengelerin değişiminden medet uman Karadeniz ülkelerinin çıkarlarına aykırı gibi görünse de (Uzun vadede zararlı olduğunu görecekler), Karadeniz'deki Amerikan askeri varlığına neden itiraz ettiğimizi iyi anlatmamız gerekiyor. Bulgaristan ve Romanya'nın NATO'ya girmesi, Gürcistan ile Ukrayna'da "Batı" yanlısı iktidarların işbaşına gelmesi, Karadeniz'de yeni dengeler oluşmasını gerektirdi..

Önce Romanya, ardından da Gürcistan Amerika'nın Karadeniz'de askeri varlık göstermesi için kolları sıvadı. Bu sözü geçen iki devlet Rus deniz gücünün ancak Amerika desteği ile dengelenebileceğine inanıyor.


            Türkiye ve Rusya ise bu iki ülkenin gereksiz, zamansız debelenmelerini endişe ile izliyor ve gelişmelerden rahatsızlık duyuyor. Çünkü Karadeniz’deki bir A.B.D. donanması ne bölgedeki irtica sorununa, ne de Kafkas'lardan inen Petrolün emniyetinin sağlanmasına katkıda bulunacaktır. Bu donanmanın gelme talebi bile Rusya ve Türkiye’yi birbirine çekecektir. Ruslarla Türk’ler tarihlerinde ilk defa Türk boğazları ile ilgili hemfikir durumdadırlar, A.B.D. Donanması’nın Karadeniz’de işi yoktur.


Gürcistan toprak bütünlüğünü korumak için Rusya'nın desteğine muhtaç. Aynı şey, Dağlık Karabağ sorununun çözülmesi, hatta yönetilmesi için de geçerli. Rusya isterse bölgenin tüm sorunlarını kolaylıkla içinden çıkılmaz hale getirebilir.  İran'a ve Suriye’ye vereceği en küçük bir destekle bu ülkenin hepimizin başına bela olmasına sebep olabilir ki bunu sürekli vetoları ve çekinceleri ile gösteriyor.


Aynı zamanda, Türkiye açısından önemli olan, Rusya ile ekonomik ve siyasi alanda iyi sayılabilecek ilişkilerini sürdürürken Rusya'nın askeri olarak mümkün olduğu kadar sınırlarından uzaklaşmasını sağlamaktır. Rusların bölgeden çekilmesi ancak tedirginlik yaratabilecek gelişmeleri durdurmakla bölge ülkeleri arasında güven ortamının yaratılması ile mümkündür.


Bizi en çok ilgilendiren konu ise, Karadeniz’deki kalıcı bir Amerikan askeri varlığı zaman içinde 1936 tarihli Montreux rejiminin ortadan kalkmasına yol açar. Bu anlaşmanın ortadan kaldırılması halinde ki buna imkân yoktur, yerine konacak olan yeni bir anlaşmanın ekonomis tamamen dışa bağımlı bir memleketin faydasına olmayacağı alenen aşikârdır.           


Diyelim ki; Montreux'nün masaya yatırıdık, yerine 1982 BM Deniz Hukuk Sözleşmesi'nin alması; savaş gemilerinin boğazlardan serbestçe geçmesi ve Türkiye'nin ticaret gemilerinin geçişi üstündeki hemen tüm egemen haklarının Uluslararası Denizcilik Örgütü'ne (IMO) aktardık zannediyormusunuz bunların istekleri bitecek.  Karadeniz dengelerinin değişimini fırsat olarak görenlerin Montreux Sözleşmesi'ni dikkatlice okumaları gerekmektedir.


Son söz; Türkiye A.B.D. nin imzalamadığı Montreux Türk Boğazları anlaşmasına sıkı sıkıya sarılmalıdır, bu anlaşmanın daha önceleri yeniden yapılanmasını isteyen eski süper güç, şimdi bu halin korunmasını istemektedir ama yarın ne söyleyeceği belli değildir.


Yeni bir Atatürk çıkana kadar kimse Montreux Boğazlar Anlaşması’na dokunmasın.


Yaşam yelkeniniz rüzgârla dolsun.


 


www.transbosphor.com.tr


www.ufukotesi.com - 07 / 2006  

cerencigil@yahoo.com

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.