TeknoVizyon

 

Nilüfer Yalçın  

Üniversite-Sanayi İşbirliği


Üniversite-sanayi işbirliği kavramı üniversitelerin mevcut olanakları ile sanayinin mevcut olanaklarının birleştirilerek bilimsel, teknolojik ve ekonomik yönden güçlenmeleri için ortaklaşa yaptıkları sistemli, belli bir plana dayanan çalışmaların bütünüdür.

Hem üniversiteye, hem sanayiye, hem de topluma fayda sağlamak üzere belli bir sistem dâhilinde birleştirilerek yapılan tüm eğitim-öğretim, araştırma-geliştirme ve diğer faaliyetlerin tümü üniversite-sanayi işbirliğinin bir başka tanımı olarak karşımıza çıkmaktadır. Her alanda sürekli değişimin yaşandığı günümüzde gelişmiş ülkeler kendi refah seviyelerini yükseltmek için teknoloji üretebilen ve bilgiye sahip yüksek seviyede eğitilmiş toplumlar oluşturmayı hedeflemişlerdir ve bunu realize etmektedirler. Günümüzde teknoloji geliştirmeyen, innovasyon yapmayan bir ülkenin ekonomik anlamda bağımsız olması neredeyse imkânsızdır. Bilgiye sahip olmak ve bu bilgiyi teknoloji üretimine dönüştürmek, innovasyon yapabilmek için gerek üniversitelere, gerekse sanayiye önemli görevler düşmektedir. Üniversitelerin temel görevi eğitim ve öğretim hizmeti vermektir. Buna ilaveten, üniversitelerin en önemli görevlerinden biri de temel ve uygulamalı alanlarda araştırma yapmaktır. Yapılan temel araştırmalar ile bilgi üretmek ve/veya mevcut bilgilere yenilerinin katılması hedeflenmektedir. Günümüzde ülkelerin rekabet güçleri pazarlanabilir mal ve hizmet üretimlerinin ötesinde, bunların ne ölçüde ileri teknolojiye dayalı yüksek katma değer taşıdıklarına bağlı hale gelmiştir. Teknolojinin en temel girdisini oluşturan bilginin temelinde ise bilimsel araştırmalar yatmaktadır. Teknolojiye dayalı rekabet gücüne sahip gelişmiş ülkelerin aynı zamanda bilimsel araştırma geleneğine sahip ve evrensel bilime en fazla katkı yapan ülkeler olması bu ilişkinin somut bir göstergesidir. Gelişmiş ülkelerde, ulusal bilim politikalarının oluşturulmasında bilim ve teknoloji kavramları birlikte ele alınmaktadır. Gelişmiş ülkelerde uygulamaya yönelik bilimsel araştırmaların sanayi ile işbirliği çerçevesinde yaygınlaştığı, yapılan temel araştırmaların mevcut ürün veya proseslerde iyileştirme veya yeni ürün/proses geliştirme hedefli olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Ülkelerin kalkınmışlık düzeyini o ülkedeki sanayinin gelişmişlik düzeyi belirlemektedir. Bir ülkedeki sanayi, hangi alanda olursa olsun kendi teknolojisini kendisi üretebiliyorsa rekabet koşullarının giderek arttığı küreselleşen dünyada varlığını sürdürebilme şansı da o ölçüde yüksek olacaktır. Bu da ancak güçlü bir üniversite-sanayi işbirliği ile mümkün olabilir. Bugün ülkemizde üniversitelerin sanayiden, sanayinin de üniversitelerden ileride olduğu birçok alan olmasına rağmen, ülkemizde üniversite-sanayi işbirliğinin olduğundan söz etmek yanlış olur. Üniversitelerimiz teknoloji geliştirecek, innovasyon yapacak bilgi ve insan gücü potansiyeline sahiptir. Bunun en büyük göstergesi ülkemizin bilimsel yayın sıralamasında 12 yılda 44. sıradan 22. sıraya yerleşmesidir. Ancak patent sayımıza baktığımızda, ne yazık ki bilimsel yayın sayısında gösterdiğimiz başarıyı bu alanda gösteremediğimizi görüyoruz. Bir başka deyişle, biz bugün gelişmiş ülkelerle en az eşit düzeyde olan üniversitelerimizdeki bilgi ve insan gücünü gelişmiş ülkelere kullandırıyoruz, onlara çalışıyoruz. Bu nedenle, Türkiye vakit kaybetmeksizin, öncelikle mevcut Ar-Ge kaynaklarının daha etkili ve verimli kullanılmasına yönelik mekanizmaların oluşturulmasından başlayarak, Ar-Ge’ye ayrılan bütçeyi gelişmiş ülkelerin alt seviyesi olan en az yüzde 2’ye çıkartarak, üniversite-sanayi işbirliği çerçevesinde öncelikli alanlarda teknoloji geliştirme ve uygulama konusunda gereken adımları atmalıdır. Kendi teknolojisini geliştirmelidir.


www.ufukotesi.com - 06 / 2006  

ufuk@ufukotesi.com

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.