AKP iktidarı ile Demirel arasındaki çekişme, 2002 seçimlerine kadar al takke ver külah ilişkisi içinde yürüyen siyaset-tarikat işbirliğinin artık bir güven bunalımına düştüğünün göstergesidir. Daha doğrusu, sistem bu yapıyı kaldıramaz olduğunu ‘iplerin elden çıktığını’ fark etmiş olmalı ki, siyasette yeni bir yapılanmaya ‘yol temizliği’ne girişti. Hem de en çetrefilli, en güç noktadan… Unutulmasın ki, AKP’nin bugün iktidarda bulunuşunda koalisyon liderleri kadar, 28 Şubat’ın da hayli önemli payı vardır. |
Fitili, TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın 23 Nisan konuşmasıyla ateşlenen ‘laiklik’ tartışmaları, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in sözleriyle daha da alevlendi. Öyle ki, Demirel bu kez 40 yıl kendisini eleştirenlerin ruhunu okşayacak laflar etti. (Yaklaşık 40 yıldır sürekli eleştirdiğimiz Demirel'i izlerken bu kez ve ilk kez "İyi ki varmışsın" diyoruz... Çünkü, Baba dün Türkiye'nin gerisindeydi, bugün ilerisine geçti. Melih Aşık/Milliyet)
Doğrusu Demirel’in bu ve buna benzer çıkışlar yapacağı önceden de belliydi. Ilgaz Babacan Ufuk Ötesi’nin Ağustos 2005 tarihli sayısında Ecevit ile Demirel arasındaki rol değişimine dikkat çekiyor ve şöyle diyordu:
“Eğer bu millet hafızasını yitirmediyse, bu iki önemli ismi dikkatle takip etmelidir.”
Neydi Demirel’in söyledikleri:
"Orası üniversite... Oranın kuralları var. Danıştay, Anayasa Mahkemesi karar vermiş. İlle başı bağlı okumak istiyorsan, başı bağlı olarak okunabilecek yerler var, oraya git. Arabistan’da falan öyle yerler vardır, oraya gidin, orada okuyun! Türkiye laiklikten vazgeçemez. Herkes aklını başına toplasın. Bu ülkenin halkı yüzde 99 Müslüman diye, Müslümanlığı istismar ederek, bu milleti arkamıza düşürürüz diyen varsa aldanıyor. Hem de çok aldanmaktadır. Cumhuriyet 5’inci neslini yetiştirmiştir ve bu nesil Cumhuriyet’e sahip çıkmaktadır. Türban (sıkmabaş) özgürlük falan değildir. Bu gericiliktir.”
Tartışmaya hiç girmeden şu soruyu sormak gerekiyor: Devletin zirvesine kadar çıkmış bir isim, bu lafları neden bugün söyleme gereği duydu? Kendi ifadesiyle ‘başı sarılı’ ya da ‘sıkma başlı’lar bugün mü çıktı meydana!
Cevabı Hürriyet’ten Oktay Ekşi veriyor: “Burada insana ilginç gelen laik cumhuriyete yeterince sahip çıkmıyor diye uzun yıllar eleştirdiğimiz Sayın Süleyman Demirel’in şimdi -yani seçimle, oyla ilişiği kalmayınca- laik sistemin aktif savunucusu olarak karşımıza çıkmasıdır.”
Sanırım Ekşi kadar, Demirel’i 40 yıl sırtlarında taşıyan muhafazakârlar da aynı şaşkınlığı yaşıyor ve “İyi güdülmüşüz yahu” demekten kendilerini alamıyorlardır.
Bize göre 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in konuşmasından çıkarılacak asıl sonuç laikliğe ilişkin saptamaları değil. Asıl üzerinde durulması gerek şey, “Mühür kimdeyse Süleyman odur” sözünün, Türkiye gerçekleri ile bağdaşmadığıdır.
Zaten Demirel de, seçim meydanlarında bol keseden atan AKP’lileri ve R.T. Erdoğan’ı “Gücün yetiyorsa değiştir de görelim” diye uyarırken, Mühür-Süleyman denkleminin kofluğuna dikkat çekmiyor mu?
AKP iktidarı ile Demirel arasındaki çekişme, 2002 seçimlerine kadar al takke ver külah ilişkisi içinde yürüyen siyaset-tarikat işbirliğinin artık bir güven bunalımına düştüğünün göstergesidir.
Daha doğrusu, sistem bu yapıyı kaldıramaz olduğunu ‘iplerin elden çıktığını’ fark etmiş olmalı ki, siyasette yeni bir yapılanmaya ‘yol temizliği’ne girişti. Hem de en çetrefilli, en güç noktadan…
Unutulmasın ki, AKP’nin bugün iktidarda bulunuşunda koalisyon liderleri kadar, 28 Şubat’ın da hayli önemli payı vardır.
Umarız Demirel’in sözleri, iktidarın ekmeğine yağ sürmemiştir.
|