TeknoVizyon

 

Nilüfer Yalçın  

Bilgi Politikası ve Bilim-Teknoloji-Üretim Döngüsü…


Ulusal politika olarak bilimin ve teknolojinin sınırlarını genişletmeye yönelik temel araştırmalara öncelik ortaya çıkan bulguların ekonomik ve/veya toplumsal faydaya dönüşmesi sağlanmalıdır. Araştırma-geliştirme faaliyetleri belirgin bir amaca ulaşıyorsa, kullanılabilir bir ürüne dönüşüyorsa ekonomik ve/veya toplumsal anlamda fayda sağlayabilir. Günü yaşamak yeterli değildir, yarınları yaratmanın ve yarınlarda güçlü olmanın tek yolu bilim ve teknoloji politikalarının oluşturulması ve uygulanmasıdır.

Küreselleşen dünyamızda günlük hayatın çok önemli bir parçası olan, bireylere kendi varlığı ile değer kazandıran bilgi, teknolojik gelişmelere paralel olarak toplumları ve ülkeleri de varlığından söz eder hâle getirmiştir. Öyle ki bilgi üzerine yapılan toplantılar, konferanslar, anlaşmalar, politikalar hatta sanal savaşlar oluşmaya başlamış ve dünya ülkeleri birbirine yaklaştıkça bilginin gücünün önemi daha da fark edilir hâle gelmiştir. John Naisbit “Yeni güç kaynağı azınlığın elindeki para değil, çoğunluğun elindeki bilgidir” derken günümüzün teknoloji geliştirmeyen, innovasyon yapmayan bir ülkenin ekonomik anlamda bağımsızlığının olmayacağı yargısına ışık tutmamış mı?
"Bilim nedir?" sorusuna verilebilecek ilk yanıt mutlaka "bilgi"nin kullanılabilirliğidir. Ancak tabii bu fazla etimolojik bir yanıt olacaktır. Peki zamanla değişen bilim, etkilediği ve bazen zorla sokulduğu alanlar içine hangi tanımlar aracılığı ile girmiştir?.. Burada asıl sorun bilgi sorunudur. Yani bilginin elde edilmesi, anlaşılması, geliştirilmesi ve kullanılması zinciridir. Bilim aslında ilk başlarda zoraki bir olgu olarak değil kendiliğinden, doğal bir süreç olarak var olmuştur. Bilim, çeşitli alanlara etkilerinden ve onu geliştiren beyinlerin düşünce yapılarının nesillerle birlikte değişmesinden dolayı, zamanla kavramsal olarak kendi içinde evrim geçirmiştir. Özellikle 17. yüzyıl itibarıyla özel bir olgu olarak yapılanmış ve yavaş yavaş savaşların içine girmeye, insanların politik güçlerini belirlemeye başlamış, zaman zaman çıkar aracı olarak amacının dışında kullanılsa da günümüzde ülkelere ekonomik güç kazandıran en önemli araç hâline gelmiştir.
Bilimle teknoloji arasında tabiî bir döngüsel ilişki vardır; bilimsel çalışmalar uygulamaya elverişli bilgi üreterek teknolojik gelişmeye yol açarken, teknolojik gelişmeler de bilimsel araştırmaların daha uygun şartlarda yapılmasını sağlayarak bilimsel gelişmeyi hızlandırmaktadır. Yeniçağ başlarından itibaren belirginleşmeye başlayan bilimle teknoloji arasındaki bu ilişkinin içeriği değişmeden günümüze kadar devam etmiştir. Ancak, son yıllarda özellikle bilgi teknolojisi alanında ve buna paralel olarak iletişim sektöründe yaşanan gelişmelerle bilim-teknoloji ilişkisindeki döngü giderek daha kısa sürelerde tamamlanır olmuştur. Bilgimizin sınırları genişlerken mesafeler küçülmüştür.. Günümüz toplumlarında yaşanan hızlı sosyal ve kültürel değişme bu değişimin doğal sonucudur. Bu değişme karşısında kayıtsız kalmak veya korku ve endişeye kapılmak yerine, değişmeyi ortaya çıkaran teknolojiyi önce anlamak sonra da onu etkili kullanarak değişmeye yön vermeye çalışmak, hatta bu değişimin içinde pay sahibi olmak için teknoloji geliştirmek, innovasyon yapmak için gerekli adımları atmak, bilim ve teknoloji politikaları geliştirmek takınılacak en doğru tavır olacaktır.
Bilgi politikası, bilginin üretilmesine, yönetilmesine, işlenmesine, erişilmesine ve kullanılmasına öncülük eden birbiri ile ilişkili kanun, yönetmelik, yönerge, iç tüzük, kural ve yargı politikaları ile ilgili uygulamaları düzenleyen politikalardır. Bilgi politikalarının ulusal boyutunda o ülkeye yönelik düzenlemelerin yapılması önem kazanmaktadır. Bu düzenlemeler bilgiyi kullanan kişileri, bilgi teknolojilerini, bilgi ile ilgili mevzuatları, bilginin maliyetini, bilgi merkezlerinin işbirliğini, bilgiye yön veren uzmanları, ulusal bilgi politikasını oluşturacak bir kurumun var olup olmadığı gibi araçları içermektedir. Bilgi politikası oluşturabilmek için öncelikle bir bilgi altyapısına ihtiyaç vardır. Ulusal bilgi altyapısı mevcut bilgilerin işlenmesine, depolanmasına, bu bilgilere gerektiğinde erişilmesine olanak sağlayan teknolojileri, kuralları, standartları ve politikaları kapsamaktadır. Ulusal bilgi altyapı sürecini tamamlamış ülkeler; sermaye ve beyin gücünün ülkelerinde tutulması, yeni istihdam olanaklarının yaratılması, ülkenin ekonomik açıdan güç kazanması, önemli teknolojilerde liderlik, yaşam boyu öğrenen, eğitimli ve ülkelerindeki ve dünyadaki gelişmelerden haberdar bir toplumun yetiştirilme olanağının oluşturulması gibi avantajlara sahiptir. Bilgi politikası kavramını, bilgi çağı ve/veya bilim ve teknoloji kavramından bağımsız olarak düşünmek mümkün değildir. Gelişmiş ülkelerde bilgi hizmetleri makro olarak ele alınmakta, plânlanmakta ve örgütlenmekte olup, devletin ulusal bilgi politikasının oluşturulması ve uygulanmasında etkin bir rolü bulunmaktadır.
Gelişmiş ülkelerde bilgi akışını sağlayacak ulusal bilgi altyapısı, bilgi kaynakları, bilgi hizmetleri ve bilgi sistemleri ile desteklenmekte, uygulanmakta, üretilen bilgi politikaları hayata geçirilmektedir. Az gelişmiş ülkeler, bilgi çağının gerisinde kalmak istemiyorlarsa er veya geç bilgi altyapısını kurmak, kalkınma stratejilerinde gerekli değişiklikleri yaparak bilgi toplumu olmaya doğru gerekli adımları atmak durumundadırlar. Az gelişmiş veya ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde bilim ve teknoloji söz konusu olduğunda, bilim ve teknoloji politikasının olmaması değil, çoğu zaman var olan politikanın gereklerinin sistemli bir yaklaşım ve süreklilik ve siyasal kararlılık içinde ve tam bir bütün hâlinde hayata geçirilememesi sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Ulusal bilim ve teknoloji politikalarının oluşturulmasında ve bu politikaların hayata geçirilmesinde devlete önemli roller düşmektedir.
Ulusal politika olarak bilimin ve teknolojinin sınırlarını genişletmeye yönelik temel araştırmalara öncelik ortaya çıkan bulguların ekonomik ve/veya toplumsal faydaya dönüşmesi sağlanmalıdır. Araştırma-geliştirme faaliyetleri belirgin bir amaca ulaşıyorsa, kullanılabilir bir ürüne dönüşüyorsa ekonomik ve/veya toplumsal anlamda fayda sağlayabilir. Günü yaşamak yeterli değildir, yarınları yaratmanın ve yarınlarda güçlü olmanın tek yolu bilim ve teknoloji politikalarının oluşturulması ve uygulanmasıdır. Az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkeler gelişmiş ülkelerin terk ettikleri eski teknolojileri almaya dayalı sanayileşme stratejileri yerine, bilgi toplumu olmaya yönelik yenilikçi stratejiler geliştirmeye yönelik adımlar atmalıdırlar. Az gelişmiş ülkelerde bilim ve teknoloji politikaları eğitim-öğretim ve sanayi politikaları ile bir bütünlük içinde ele alınmalıdır. Özellikle üniversite-sanayi işbirliğini geliştirici çalışmalara ağırlık verilerek sanayi ve üniversitelerdeki bilgi birikiminin, gelişmiş ülkelere fayda sağlamak yerine, ekonomik ve toplumsal faydaya dönüşmesi sağlanmalıdır. Bir başka deyişle bilim-teknoloji-üretim döngüsü tamamlanabilir hâle gelmelidir.

Kaynak: UNAK yayınları


www.ufukotesi.com - 05 / 2006  

ufuk@ufukotesi.com

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.