Yakın Takip

 

Dr. Ünal Metin  

Başa gelen çekilir


Marmara Bölgesinin tamamını etkileyen 17 Ağustos depremi olduğunda bütün Türkiye kenetlenmişti. İnsanlar birbirlerinin acılarına ortak olmuş, herkes bir başka kimsenin yardımına koşmuştu. O günlerde bazı kimseler ise bu acı olayı siyasî malzeme yapmışlardı utanmadan ve Allah’tan korkmadan. Bu zavallılara göre deprem 28 Şubat MGK toplantısında alınan kararlar yüzünden olmuştu (!) Bu yüzden dolayı Gölcük’te askerlerimiz şehit olmuşlardı (!)

Atalarımız ne güzel söylemiş. “Büyük lokma ye, büyük lâf söyleme” yahut “Gülme komşuna gelir başına” ve yahut şimdiki siyasetçilerimizin hoşlandığı kültürden “Sen seni bil sen seni, patlatırlar enseni!”
Marmara Bölgesinin tamamını etkileyen 17 Ağustos depremi olduğunda bütün Türkiye kenetlenmişti. İnsanlar birbirlerinin acılarına ortak olmuş, herkes bir başka kimsenin yardımına koşmuştu. O günlerde bazı kimseler ise bu acı olayı siyasî malzeme yapmışlardı utanmadan ve Allah’tan korkmadan. Bu zavallılara göre deprem 28 Şubat MGK toplantısında alınan kararlar yüzünden olmuştu (!) Bu yüzden dolayı Gölcük’te askerlerimiz şehit olmuşlardı (!) Her zaman olan/olabilen bir tabiat olayını böyle alçakça ve basit bir mantıkla kullanmıştı bazı insanlar. Daha sonra kendilerinin sevdikleri insanlar iktidarda iken Doğu Anadolu bölgemizde deprem olunca acaba vicdanları sızladı mı? Yüzleri kızardı mı?

KORUMA ORDUSU
57. hükümet işbaşındayken Başbakan Bülent Ecevit hastalandı. Bunu bile alaya aldı bu zihniyet. Hastalığın ve ölümün her insan için olacağını bile bile. Sevgi damarları tıkanmış bu insanlar, o zamanlar başbakanın koruma görevlilerine de bozulmuşlardı. Başbakan onlara göre halkından korkuyordu.
O günleri hatırlarsanız; batılı güç odaklarının operasyonları nedeniyle ülkede ekonomik krizler yaşanmıştı. Halk yoksullaşmış; insanlar çaresizleşmişti. İşte o günlerde Başbakanlık konutunun olduğu sokakta bazı kişiler protesto gösterileri yapmışlardı. Bu olaylar başbakanlık konutunun güvenlik zafiyetini ortaya çıkarınca, başbakanlık konutunun olduğu sokakta güvenlik önlemleri arttırılmıştı.
Şimdiki başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, başbakanlık görevine geldiği ilk günlerde daha önceki başbakan, Ecevit’in döneminde alınan bu koruma önlemlerini her fırsatta eleştirir, başbakanlık makamının halkına güvenmediğini, kendilerinin zamanında ise halktan korkmadıkları için bu güvenlik önlemlerini azalttıklarını söylerdi övüne övüne.
Geçenlerde günlük gazetelerde yayınlanan bir fotoğrafı görünce atalarımızın söyledikleri o lâflar aklıma geldi. “ Büyük lokma ye, büyük lâf söyleme!”
Fotoğrafta korkusuz başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, Ray-Ban gözlüklü, koruma ordusu (abartmadan) ile korunuyordu. İnsan bu fotoğrafı görünce güleceği geliyor. Hani kardeşim sen halkından daha önceki başbakanlar gibi korkmuyordun?

ELEŞTİRİYE TAHAMMÜL
Ecevit başbakan iken bir esnaf yazarkasayı başbakanlığın kapısına kadar getirmiş ve tam Ecevit başbakanlıktan çıkarken üzerine fırlatmıştı. Bu tam bir rezaletti. Ecevit olayı soğukkanlı karşılamış, daha sonra bu esnafı affetmişti.
Korkusuz başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan da Mersin’de bunun benzeri dahi olmayacak, basit bir protesto olayına ise aşırı tepki göstermiş, koruma görevlileri adamı paket yapmışlardı.
İşte bu iki olay başbakanlar arasındaki eleştiriye karşı olan tahammüllerini ve halkına gösterdikleri anlayışı çok güzel gösteriyor.
Düşünün ki, bir adam elini kolunu sallayarak bavul büyüklüğünde bir yazarkasayı başbakanın üzerine hem de başbakanlık konutu önünde atıyor ve o başbakan adamı affedip, onun derdini anlamaya çalışıyor, şimdiki korkusuz başbakanımız ise koruma ordusunun arkasında adama hakaret ediyor.
Ne diyelim: “Başa gelen çekilir!”


www.ufukotesi.com - 05 / 2006  

unalmetin11@yahoo.com

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.