Çapraz Ateş

 

Kemal Çapraz  

Bayrak önderlerin asrı


Türk milleti için 20. asır büyük sıkıntıların, çilelerin, katliamların, soykırımların, sürgünlerin yaşandığı bir asır olarak tarihe geçti. Bu asırda Türk milletinin tek bağımsız Türk devleti Türkiye Cumhuriyeti idi. Üç kıtada hüküm süren Türk milleti Anadolu coğrafyasına sıkışıp kaldı. Türk illeri tek tek esaret altına düştü. İşte bu asırda, Türk milletinin sıkıntılı anları yaşaması büyük önderlerin de yetişmesine sebep oldu. Türk milleti tarih boyunca olduğu gibi bu asırda da, milletini esaretten kurtaracak önderlerinin peşine düşerek istiklal yolunu açtılar.

Gazetemizin 5. Kuruluş yıldönümümüzü yaptığımız Darüzziyafe’de, Kırım’ın efsanevi önderi Mustafa Cemiloğlu konuşurken film şeridi gibi aklımdan “Bir bir bayrak önderlerimiz geçti” Güzel Türkçemizde yer alan, “Bayrak önder” sözünü düşündüm. Bir ülkenin adını andığımızda o ülkenin önderi aklımıza geliyorsa, o önderi andığımızda da o ülkenin adı aklımıza geliyorsa biz o önderlere “bayrak önder” diyoruz. Bu önderler tıpkı bayrak gibi gittikleri her yerde ülkelerini temsil ediyorlar. Tıpkı bayrak gibi lekesiz ve temizdirler. Hayatlarını milletinin davasıyla bütünleştirmiş insanlardır. Hayatları çile ve ıstırapla geçmiştir. Hiçbir zaman kendi menfaatleri için çalışmamışlar milletinin menfaatleri için hayatlarını tehlikeye atmışlardır. İşte biz bu önderlere “Bayrak önder” diyoruz.
Ufuk Ötesi bu bayrak önderlerin davalarını her zaman kendi davası bilmiştir. Çünkü bu bayrak önderler yüce Türk milletin davasını bayrak yapmışlardır. O davayı dalgalandırmaktadırlar. İşte Mustafa Cemiloğlu, kürsüde konuşurken hep bu duyguları hissettim. Aynı duyguları geçen yıl bayrak önder Rauf Denktaş konuşurken de hissetmiştim. Daha çocukluk yıllarımızdan bu yana bu büyük önderlerin mücadeleleriyle dolu hayatlarını okuyarak, yazarak ve yaşayarak görmüştük. SSCB’nin en güçlü dönemlerinde bu ülkeye kafa tutan bir Mustafa Cemiloğlu vardı. Onun mücadelesi dalga dalga bütün Türkiye’de yankı buluyordu. Açlık grevleri, sürgün kampları, ölüm haberleri hepsi hepsi sanki mazinin tozlu yapraklarında kalmış gibiydi. İşte o büyük önder şimdi yine davasının en önünde 300 bin soydaşını vatanları Kırım’a döndürmeyi başarmıştı. Sürgünden vatana, Soykırım’dan Kırım’a bu şanlı mücadelenin bayrak ismiydi O...
Mücadele adamı olmak, çile demekti... Dünyada ödüller hep siyasi amaçlarla veriliyor. Gerçek manada ödüller hak edenlere verilseydi, Mustafa Cemiloğlu şüpheniz olmasın ki ödüllerin en büyüğünü almış olurdu. Ama o zaten manevi ödüllerin en büyüğünü almıştı. Türk milletinin gözünde o bayrak bir önderdi ve 250 milyonluk Türklük âleminin milli kahramanıydı. Bundan daha büyük bir ödül olabilir miydi?..
Evet Türk Dünyası’ndaki sıkıntılar çileler ve “Türk’ün ateşle imtihanı” bir çok bayrak önderin çıkmasını sağlamıştı. Tek tek bu büyük önderler aklıma geldi.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk 20. asrın başında emperyalizme karşı en büyük mücadeleyi vererek Türk bağımsızlığını bütün dünyaya haykırdı ve esaret altındaki milletlere de örnek oldu. Atatürk’ün, “Bağımsızlık benim karakterimdir” sözü milletimin iliklerine kadar işlemiş olan duygularının söze dökülmüş şeklinden başka bir şey değildi.
İşte, Atatürk’le başlayan bu önderler halkasına Azerbaycan’dan Mehmet Emin Resulzade, Kırım’dan Numan Çelebi Cihan, Başkurdistan’dan Zeki Velidi Toğan, katılmışlar, daha sonraki dönemde Doğu Türkistan Türkleri önderi İsa Yusuf Alptekin, Kıbrıs Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Batı Trakya Türkleri önderi Dr. Sadık Ahmet, Afganistan Türkleri önderi Azadbeğ Kerimi, Kerkük Türklerinin önderi Doç. Dr. Necdet Koçak, Azerbaycan’ın bağımsızlık önderi Ebulfez Elçibey hep bu silsilenin devamıdır. Bir çoğu bu mücadeleleri yolunda şehit edildiler. Ama, onların yaktığı meşaleler sönmedi, sönmeyecek de...
Bugün dünya üzerinde 7 bağımsız Türk Cumhuriyeti var. Yirminin üzerinde bağımsızlık mücadelesi veren özerk Türk cumhuriyeti var. Bu çetin yolda şunu gördük ki, başında büyük bir dava ve mücadele adamı olan Türk toplulukları mutlaka ve mutlaka başarıya ulaşmışlardır. Başarısızlık asla düşünülemez... Önderine güvenmek ve sonuna kadar onun arkasında olmak, önderi mutlaka başarıya ulaştırır. Zaman zaman bazı topluluklar önderlerinin kıymetlerini yeterince bilememişlerdir. Onların değeri onlar öldükten sonra anlaşılmıştır.
Türk Dünyası’nın bayrak önderlerine sahip çıkmak hepimizin boynunun borcudur.

Not: Gazetemizin 5. Yılı kutlamalarına katılan, çiçek gönderen, telgraf gönderen, gönülleri bizimle atanlara buradan teşekkürü bir borç biliyorum. Daha nice yıllara hep birlikte omuz omuza kol kola yürümeyi Cenab-ı Allah bizlere nasip etsin. Bizim tek dayanağımız ve güç kaynağımız yüce Türk milletidir. Ondan aldığımız güç ve kuvvetle yolumuza devam edeceğiz. Hak bildiğimiz yoldan bizi kimse ayıramayacaktır.


www.ufukotesi.com - 05 / 2006  

kemalcapraz@ufukotesi.com

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.