Umutsuz bir dünya görüşünün temsilcisidir. Kendine güveni kaybetmiştir. Bir kültürün mensubu olmanın gereğini yerine getiremez. Farklı olmanın şerefinin taşımaktan korkar. Bilgi ve anlam kıtlığı içinde, bir de kötümserlik tutumuyla yaşamak zorundadır. Tenakuz (çelişki) denizinde boğulmayı tercih eder… Mensup olduğu kültüre katkı yapmadan refah içinde yaşama hakkı olduğu iddiasında bulunur. Kendi kültürünü tüketme hırsıyla yanıp tutuşur. Farklı bir kültür mensubu olarak kendi kültürünün öznesi olma yerine, batı kültürünün nesnesi olmayı yeğler. Daha neler neler… Ne yaveler, ne yaveler…
Son üç yüz senedir Türk milletinin önder olarak gördüğü kişilerin çoğunluğunun genel özellikleri böyle. Elden ne gelir? Kendi varlığını ve yaratıcılığını törpüleyen, bindiği dalı kesen okumuş adam diye nitelendirdiğimiz insanların zihinlerini başka bir kültüre kiralama kolaylığını seçecekleri nereden akla gelirdi? Kendi büyüklerinin mezarlarını dağıtıp, eserlerini unutma denilen müzelere yerleştiren başka bir milletin okumuş adamı var mı? Kendi kültürel söylemlerine güvenmeyen, batı kültürünün çıkara dayalı olarak süreli değişen oyunlarının ilke ve kurallarını ilericilik ve akılcılık sanan bilim adamı tipleri, dünyanın neresinde var? Ama bizdekiler bizden olmayan bizimkiler olduğuna göre, bu mümkündür…
Kitleleri birleştirecek olan zihinsel aydınlanma, okunuşlarımızda başka bir renk almakta. Batı kültürünün büyük saydıkları kişilerin kavramlarıyla düşünmeyi alışkanlık haline getirenlerin gurur ve kibirleri, alçakgönüllülük diye yorumlanmakta. Algısal içerikleri, mantıksal doğrulama sananların zihinsel çelişkileri, harika zihnin ürünleri olarak sunulmakta. Yanlışı doğru, doğruyu yanlış diye milletimize üç yüz senedir yutturan zihniyet, artık ömrünü tamamlasa ne güzel olur. Bilimsellik adına kültürel söylem ve değerleri katledenleri kahraman sanmamak için zihinleri teyakkuza (uyanışa) geçirme vakti gelmiştir. Kahramanlarını unutup hainlerini tanımayan zihinlerden nasıl doğru karar verme beklenir?
Bilişim toplumu olma önderliğini alabilmemiz için toplumsal zihin ve bilinçlerdeki çelişkilerin yerini teyakkuz (uyanıklık, ayıklık, toparlanış) hali almalıdır. Zihinsel çelişki ürünleri yerine zihinsel uyanıklık ve uyarı ürünleri piyasaya sürülmelidir. Teknolojinin ortaya çıkardığı toplum yerine teknoloji ortaya koyan yepyeni teknolojiler üretecek zihinlere sahip olan bir toplum olma hedefinden sapmamak önemlidir. Ülkemizde ümitsizlik içindeki liberal, radikal, muhafazakâr, sol-sağ, laik-antilaik, demokrat, komünist ve benzer siyasî grupların zihinsel tutumları tenakuzlarla doludur. Tek şekilli tarihsel ve siyasal bir dünya ve evren yorumuna katılmak, bilimsel gerçeklik denilen olguya terstir. Ancak benzerliklerle farklılıkları birbirine karıştırarak siyaset arenasında prim yapmaya kalkışmak zihinsel tenakuzlar okyanusunda yüzerken boğulup gitmeyi tercih etmektir.
Paranın bilimsel ve teknolojik akılcılık dediği egemenlik türünün cazibesine kapılıp gitmek, geleceğin varoluş denilen yaşam pazarındaki itibarını satılığa çıkarmaktır. Başkalarının barış, özgürlük, demokrasi ve Tanrı anlayışlarını kendisininmiş gibi alıp satma alışkanlığı edinenlerin düştükleri tenakuzlar, karikatürlere konu olabilir ancak. Başka kültürün değerlerine kuyruk olmak, varoluş korkaklığının yansımasıdır. Var olanın fiske ve dokunuşları kadar olabilir, olası ve olabilecek olanının okşaması da hoş olabilir. Lâkin bazen bunlar sille ve tokattan daha da acıtıcı, öldürücü zehirlere de taş çıkartabilir.
Kitle iletişim araçları yanında yazılı ve görsel basında reklâm, film ve eğlence ortaklığı ile batı kültürünün zihinsel tenakuzları çoğaltma çabası neden görmezlikten gelinir? Batının kuramları ve uygulamalarına bağımlı hale getirilmiş zihinleri teyakkuza geçirme ihtiyacı, milletimiz ve kültürümüzün varoluşu için kutsal bir amaçtır. Üç yüz senedir bilimsel alanda kuram ve uygulamalar, idarî ve siyasî alanda kurumların taklit edilmesi toplumsal alanda zihinleri paramparça etmiştir. Tarihsel ve siyasal alanda büyük denilenler, meğer öyle değillermiş. Zihinsel tenakuza düşmüş olanların kanıtlayıcı konuşmaları ve söylemlerindeki mantığa millî belleğimiz artık iyice alışmıştır. Bu belleği yeniden inşa etme sorumluluğu olanlar uyarı zillerini bir an önce çalmalıdır.
Küreselleşme olay ve olgusunun nesnelerinin toplumlar olacağı bir gerçektir. Zihinsel tenakuzlarla dolu zihinlerden hayır gelmeyeceği üç yüz senedir anlaşılmıştır. Onlar özne olmayı değil, nesne olmayı yeğlerler. Yeğlediklerine de esasen tarih şahittir. Küreselleşmenin postyapısalcı (yapısalcılık ötesi) ideolojisi, yeni bir emperyalist yapılanma ideolojisi olduğunu açıkça ilân etmiştir. Bu yapılanmada özneler bellidir. Katılalım bu ideolojiye diyenler, nesne olmayı çoktan kabul edenlerdir. Nesne olmayı içlerine sindirmeyi başaran (?) bu zihinsel yapıların ürünleri de teslimiyetçiliğin en halis ürünleridir. Yaşamın her alanında gölgeler altında güven arayan bu parçalanmış zihinlerde kendi kültürünü yansıtmaya çalışan canlı bir bütünlük aramak boşunadır.
Siyasî kararların bilimsel bilgiye dayanılarak alınmadığı bir gerçektir. Siyasî otoriteyi temsil edenlerin zihinsel tenakuzları ise, bu millete pek pahalıya mal olmaktadır. Oysa zihinsel teyakkuz halinde olan zihinler tehdit ve tehlike işaretlerini zamanından önce algılar ve uyarı zillerini çalarlar. Üç yüz senedir toplumsal hayatımızda ortaya çıkan dağınıklıkta zihinsel tenakuza yakalanan zihinler ibret almamış, yanlışlar başka yanlışlarla düzeltilmeye çalışılmıştır. Başka kültürü kendi kültüründen üstün görme tutumu, bu millete çok pahalıya mal olmuştur. Yanlışlıkları tekrarlama davranışı akıllı kişilere yakışmaz. Bilim adamları ile bürokrasi ve siyaset adamlarındaki zihinsel tenakuzlar ise, boğucu bir sarmalın içinde can vermeye davetiye çıkartır. Hasarsız, yara beresiz zafer isteyen hayalci zihinlerin peşine düşmek, akıllı insan işi değildir.
Vakit gelmiştir. Zihinlerdeki çelişkilerin uyuşukluğuna savaş açılmıştır. Kültür olarak teyakkuz durumunda olunduğu ilân edilmiştir. Teyakkuz durumuna karşı gelenlerin tenakuzlarının sebebi üç yüz senedir bilinmektedir. Teyakkuza geçmenin önemini milletimiz aklında ve gönlünde perçinlemiştir. Artık millet, kendi olma cesaretini kendinde bulmaktadır. Korkakların ve işbirlikçilerinin fotoğraflarını belleğinde saklamıştır. Onları hemen yakalamaktadır. Zihinsel teyakkuzun ürürleriyle milletler camiasının ön saflarındaki saygın yerini alacağına emindir. Yetenekleri, bilgi ve becerileriyle deneyimleri buna yatkındır. Yeter ki, zihinsel tenakuzlular işe karışmasın. Topyekûn zihinsel teyakkuza geçme zamanıdır. Genç beyinleri teyakkuz halinde tuttuğumuzda geleceğimiz aydınlıktır. Yeter ki bu beyinleri tenakuzdan kurtaralım.
|