Son yıllarda en çok mafya veya ağalığı konu alan diziler izleniyor. Hatta izlenme rekorları kırıyor…
Birinde bir ağa vardır. Herkese iyilik dağıtır. Herkese kucak açar… Ekmeğini bölüşür. Gariban vatandaş, kendi ağasında, kendi köyünde göremediği güzellikleri televizyon ekranlarında görünce sevinir. Belki bir gün böyle bir ağaya kavuşuruz umuduyla oturur diziyi seyreder…
Birinde de sanal bir kahraman vardır. Kimilerine göre mafya babası, kimilerine göre devletin adamı, kimilerine göre de halk kahramanı…
Yanlışlar karşısında asla yılmayan, hakkını sonuna kadar kovalayan, gerektiğinde silah kullanan, garibanları koruyan… Devlete karşı çıkmayan, ama devletin içinde yanlış olduğunda da silahını kullanmaktan geri durmayan bir kahraman…
Deli Yürek’te Yusuf Miroğlu, Kurtlar Vadisi’nde Polat Alemdar…
Halk bu kahramanları hayran hayran seyrediyor. Sevgi kimi zaman o kadar ileri boyuta varıyor ki, sanal kahramana laf söylenmesine bile tahammül edilmiyor…
Uzmanlar, silahı ve şiddeti özendiriyor diye bu dizilerin seyredilmesini istemiyor. Hele hele çocukların seyretmelerini doğru bulmuyor.
Peki ama niçin bu diziler izlenme rekorları kırıyor? Hatta 10 milyon dolar gibi korkunç bir rakam harcanarak bu dizinin filmi de çekiliyor?
Belli ki filmin de izleneceğini biliyorlar… Yoksa kimse 10 milyon doları çöpe atmaz…
Toplum bilimcileri bunun için binlerce sebep sayacaklardır…
Ben toplum bilimcilerin affına sığınarak bunun sebeplerini tarihte aramak istiyorum...
Bir millet düşünün…
Hep bağımsız yaşamış ve asla başka milletlerin boyunduruğu altına girmeyi hazmedememiş.
Onlarca devlet kurmuş…
Yüzyıllarca da dünyaya hükmetmiş…
Ortaasya’dan Viyana kapılarına kadar dünyanın hâkimi olmuş.
Sayısını, tarihçilerin bile tespit edemediği kadar kahraman yetiştirmiş… Kimileri hâlâ dilden dile dolaşır. Kimileri tarih sayfalarında unutulup gitmiş…
Türk Milleti son kahramanı ile de Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuş…
Ve ne acıdır ki, Atatürk’ten sonra millî bir kahraman ve büyük bir lider çıkaramadık…
Lider diye peşinden koştuklarımızın hepsi halkı umutsuzluğa ve zaman zaman da hüsrana uğrattı…
Artık bir Köroğlu, bir Dadaloğlu gibi halk kahramanları da çıkmıyor…
Ve maalesef halkın umudu sanal kahramanlara kaldı…
Osmanlı Devleti 600 yıl dünyaya hükmetti…
Osmanlı’nın yerine yoktan var edilerek kurulan Türkiye ise bugünlerde büyük devlet olma yolunda hedef bile seçememiş.
Çok acıdır ama Türkiye’nin en büyük hedefi, başka bir deyişle “Kızıl elması” bir zamanlar kapımızda kul köle olan Avrupa’nın küçük devletlerinin kurduğu Avrupa Birliği’ne üye olabilmek…
Benim devletim, Avrupa Birliği’ne girmek için çabalayan devlet değil, Avrupa’nın, hatta dünyanın başı olmalı... En azından başına oynamalı…
Daha önce sadece askerî elbiselerimizi göndererek imparatorları teslim alır, devletleri fethederdik…
Şimdi burnumuzun dibinde askerlerimizin başına çuval geçiriliyor…
Bir nota bile veremiyoruz…
Başına çuval geçirilen askerlerimizin intikamını almak da sanal kahramanlarımıza düştü…
Bu da beni kahrediyor…
Nerede benim büyük devletim!
Nerede Büyük Türkiye!
|