Yakın Takip

 

Dr. Ünal Metin  

Tavuklar ve Müslümanlar


Türkiye kuş gribi denen bir illetle uğraşırken din kardeşimiz, canımız olan Pakistanlı çocukların hissesine de gökten yağan kurşunlar, bombalar düştü. Ruhlarını virüs sarmış olan insan şeklindeki yaratıklar masum insanların, çocukların, kadınların, bebelerin üzerine ruhları kadar soğuk mermileriyle ölüm yağdırdılar.Terörist saklanıyor bahanesiyle bir köy imha edildi. Hiçbir canlı için ayrım gözetilmedi. İnsanların yanı sıra hayvanlar da katledildi. Ölüm için emredenlerin gözünde zaten birbirlerinden farkları yoktu.

Türkiye geçen ay doğu bölgesinde meydana gelen ölümlerle kahroldu. Tazecik bedenler kara toprağa verildi. Fakirlik ve cehalet birleşince olan masum yavrulara oldu. Hastalık bulaştıran kanatlı hayvanlarla temas eden çocuklar ne yazık ki gözlerimizin önünde birer birer öldüler. Reyting diye diye kanımızı emen, ruhumuzu sömüren televizyon şirketleri de çocukların ölüme yaklaştıkları son saatleri insanlık dışı görüntülerle yayınladılar. Kanatlı hayvanların itlaf görüntüleri de ayrıca insanî değerlerimizin ne kadar örselendiğini ortaya çıkardı. Her türlü canlıya saygılı olan insanımızı bu hale getirenlerin gözü aydın olsun. İş bitiriciliği, köşe dönmeciliği manevi değerlerin önüne koyan yatak odası, alışveriş ve gusto düşkünü plaza yazarlarının da yürekleri serinlemiştir artık.

KUŞ GRİBİ DEĞİL RUH GRİBİ
Beni en çok kızdıran ise ölüme yaklaşan yavrusunu inat ederek tedaviden mahrum eden adamdır. Bu adam aslında bu gibi tiplerin suyun üstüne çıkan modelidir. Cahil adam deyip geçemeyiz. Televizyon kameralarına karşı çatır çatır konuşan, doktorlara kafa tutan bu adam cahil değildir. Yavrusunun öleceğini söyleyen doktora “Sana ne çocuk benim değil mi? Ölürse ölür diyen!” bu adam nasıl bir insandır. Cahil demek bu adama iltifattır. Molekül kadar bir kalbi olan bir canlı böyle konuşamaz. İtlaf edilen hayvanlar bile bu adamdan daha fazla yavrusunu korur.
Artık harekete geçmemizin zamanı geldi. Kuş gribi belki birkaç kardeşimizin canını aldı. Ama ruhlarımızı saran virüs hepimizi yok edecek. Hiçbir canlıya değer vermeyen insanlar haline getiriliyoruz. Cehennemdeki insanlar gibi birbirimizin üstüne basarak yükselmeye çalışıyoruz. Kendi zevkimizden başka bir şey düşünmüyoruz. İnsanın insana yabancılaştığı devirleri kutsal kitaplar anlatıyor. Bu yolun sonu felakettir ve hiç birimizin bu sondan kurtulmak gibi ayrıcalığı yoktur.

PAKİSTANLI ÇOCUKLAR
Türkiye kuş gribi denen bir illetle uğraşırken din kardeşimiz, canımız olan Pakistanlı çocukların hissesine de gökten yağan kurşunlar, bombalar düştü. Ruhlarını virüs sarmış olan insan şeklindeki yaratıklar masum insanların, çocukların, kadınların, bebelerin üzerine ruhları kadar soğuk mermileriyle ölüm yağdırdılar.
Terörist saklanıyor bahanesiyle bir köy imha edildi. Hiçbir canlı için ayrım gözetilmedi. İnsanların yanı sıra hayvanlar da katledildi. Ölüm için emredenlerin gözünde zaten birbirlerinden farkları yoktu.
Şimdi düşünelim ve birbirimize soralım. Bu köy Amerika veya Avrupa’da olsaydı gazeteler ve televizyon kanalları habere bu şekilde mi yaklaşırlardı? Yaşadıklarından haberimiz olmadığı gibi ölümlerinde de pek haberimiz olmadı. Peki nedir bu insanların diğerlerinden farkı? New York’ta, Madrid’de veya Londra’da yaşayan insanlardan bir farkları var mı? Buralarda ölen insanlar için günlerce yayın yapılırken, terör lanetlenirken, yer gök ayağa kalkarken; Pakistan’da, Irak’ta ölen insanlar için baştan savma haber yapılmasının ardındaki sır nedir?
Müslümanlar ve tavuklar. Ölümleri bile aynı haber değerini taşıyor. İtlaf edilen tavuklar gibi öldürülen bebelerin değeri de gene o tavuklar kadar. Yazıklar olsun bize. Utanıyorum insan olmaktan.
Ruhumuzu saran virüsten kurtulmanın tam zamanı. Ölenler bizim kardeşimiz. Onlar tavuk değil. İnsan onlar, insan. New York’ta, Londra’da Madrid’de yaşayan insanlar gibi.

İnsanlığı Kuş Gribi değil ama Ruh Gribi yok edecek!..


www.ufukotesi.com - 02 / 2006  

unalmetin11@yahoo.com

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.