Köşe Taşı

 

Prof Dr. Ali Osman Özcan  

Düşünme ve Beceri Tipolojisi


Düşünme konusunda fetva veren verene. Aklına esen her şeyi nitelikli düşünme sananlardan geçilmiyor. İçeriği nedir, biçimi nedir? diye kafa yormadan kulaktan dolma sözleri bilimsel diye satan satana. Hayret doğrusu. Sözcüklerin başına kâh sıfat, kâh mekân ve zamana ait ilişki sözcükleri getirerek yeni düşünce ürettiğini zannedenler zihinleri bulandırmakta. Bağlamından koparılan kavramlar, ideolojik amaçların emrinde köle yapılmakta.

Ortak kimliğimize ait simgelerin içerik ve biçimlerine saldırı üstüne saldırı olmakta. Ortaya çıkan karşıt görüşlerin itişip kakışmalarında düşünce içerikleri ayaklar altında ezilmekte. Barış ve demokrasi kavramlarının gerisindeki ekonomik temel yok sayılmakta. Ekonomik demokrasinin çıkarları savunulurken demokratik ekonomi veya demokrasi ekonomisindeki ekonomik hedeflerin demokratik işlevleri göz ardı edilivermekte.
Kutsal olan toplumsal simgelerimizde siyasi imalar ve içerimler arayanların gürültüsünden kulaklar sağırlaşmakta. Bilmeyenler, bilenlerin bilgilerine savaş ilân etmekte. Değişik çıkar hesaplarıyla düşünme evrenimizi sömürmek isteyenlerle işbirliği yapmamak, hainlik olarak nitelenmekte. Daha neler neler…
Toplumsal eylemlere neden olan düşüncelerdeki değerlerin ortaya çıkardığı çağrışımların simgesel etkileri yok edilmek istenmekte. Bunun için de öğretim programları yapılmakta. Kimliğimizi simgeleyen sözcüklerdeki değer yükünün hafifletilmesi için stratejik planlar uygulanmakta. Simgesel bilgimizin toplumsal olarak biçimlenmiş olması yüzünden simgeleştirme mantığımızın süreci değiştirilmeye çalışılmakta. İlişki sözcükleriyle (zarf, edat ve bağlaçlar) kavramları mantıksal bir çerçeve içinde sunduğu zannıyla gerçekliğe gönderme yaptığını sanan siyaset ve bilim adamları gırtlak gırtlağa…

Tipoloji Aldatmacası
Ölü varsayımları ve kavramsal çerçeveleri diri tutmaya çalışan program geliştiriciler düşünme ve beceri kavramlarını da istismar etmeyi uygun görmüşler. Düşünme ve beceri sözcükleri de kral iken hizmetçi olmuş. Bu sözcüklerin oluşturduğu kavramsal ağ etrafında birikmiş anlamlar kümesinin engellenmesi için zihin engeli denen hapishane hücreleri oluşturulmuş. Toplumsal düşünce evreninde bu sözcüklerle yapılacak kuramsal ve kavramsal yapıların yıkılması için elden gelen her şey yapılmakta.
Bu kavramlardan kuşkulanacak öğretmenler de, telkin yoluyla ikna edilmeye çalışılmış. Ne kadar ikna etmeye çalışsalar da öğretmenler, Sosyal Bilgiler Dersi Öğretim Programı ve Kılavuzu (4-5. sınıflar) adlı kitapta yazılan düşünme ve beceri sözcüklerinin içeriklerine inanmayacaklardır. Kültürel görüş açısından bu kavramların içeriği çok başkadır. Öğretmenler, toplumsal görevleriyle ilgili simgelerini yanlış bir şekilde dönüşüme uğratmak arzusunda olan bu öğretim programının ayak oyunlarını boşa çıkaracaklardır.
Zihinsel ve değerler evrenimize bir katkısı olmayan, saray bahçesine gecekondu yapmaya kalkan program geliştirme, ölçme ve değerlendirme uzmanı olduklarını iddia edenlerin foyaları çok kısa bir zamanda ortaya çıkacaktır. Öğrenciler yaşantılarını kendi anlayışlarıyla ilişkilendirir, sınırlandırır, yorumlamalar ve çıkarımlar yaparlar. Zihinsel işlev ve işlemlerle zihinsel olguların bilinçteki akışı arasındaki ilişki yok farz edilerek düşünme ve beceri sözcüklerinin görünüşlerine aldanmak bilim adına bir yanlışlıktır. Bu yanlışı öğretmenlere doğru diye sunmak, bilimsel tutumu hiçe saymaktır. Bu sözcüklerin bellek izlerini sonuç sanmak bir başka yanlışlıktır. Çünkü bu sözcükleri yazanların anılarındaki hayallerin içerikleriyle biçimlenip anlam kazandıkları bir gerçektir. Öyle olunca bu sözcükleri öğretim programındaki şekliyle anlayanların bunlar hakkında kesin bir bilgileri olmadığı da anlaşılmaktadır.
Bütün bu söylediklerimizin ışığında; Sosyal Bilgiler Dersi Öğretim Programı ve Kılavuzu (4-5-6-7. sınıflar) adlı kitaplarda düşünme ve beceri sözcükleri bir tipolojinin kurbanı olmuşlardır. Batı dillerindeki anlam ve değerleriyle Türkçemizdeki anlam ve değerleri birbirinden farklıdır. Öğretim programında sınıflama ve gruplaması yapılması gerekirken tipolojilerinin yani tiplemelerinin yapılması bilimsel kavram olmalarına halel getirmektedir. Eleştirel düşünme becerisi diye bir beceriye hangi anlam verilebilir? Bunun yerine eleştirel düşünme tutumu veya davranışından söz edilse, daha doğru olurdu. Ayrıca eleştirel düşünme olgusundan da bahsedilebilir. Eleştirel düşünebilmek de denilebilir. Lakin bir zihinsel işleve beceri demek, Türkçenin mantığını tersine çevirmektir. Beceri türleri olarak Sosyal Bilgiler dersinde algılama alanıyla ilgili örnekler verilebilirdi. Bu yapılmadığına göre burada program geliştiricilerin veya Milli Eğitim Bakanlığı üst yönetim ideolojisinin maksatlı tutumlarından söz edilebilir.

Beceriksizlik Becerisi
Sonra “Yaratıcı Düşünme Becerisi” terimi de yanlıştır. Bir işlev bir işlem ve olguya nasıl dönüştürülür? Yaratıcı zekâdan söz edilerek yapılan tanımlamalarda, böyle bir beceri anlamı da yoktur. Yaratıcı düşünme (tutumu), yaratıcılığa eğilimli bir kişilik yapısının özelliğine gönderme yapar. Bu beceriyle ilgili olarak “esnek ve orijinal olma” vasfının zekâ ile mi yoksa kişilikle mi ilgili bir ilişkiye gönderme yapıp yapmadığı da belli değildir. İmgeleme sözcüğü de hayal gücünün eş anlamlısıdır. Hayal gücünün hangi boyutlarına vurgu yapıldığı da belli değildir. Sağlıklı bir imgelem gücü, yaratıcı eylem ve etkinliklerde işe karışır. Fakat tasarımlarda işe düşünce karışır. İmgelem gücünü bellekten alır. Belleğin yaratıcı eylem ve etkinliklerdeki gücünü küçümsemek, bilimsel tutuma terstir. İmgelem tasarımlara renk katar.
“Analiz, sentez, değerlendirme yapma” niteliği, yaratıcı eylem ve etkinliklerde olduğu kadar karar alma ve verme süreçlerinde de işe karışır. Bellekteki bilgiler ve anılar şimdiki zaman ile geçmiş zaman aittirler. Yani geçmişle ilgilidirler. Usavurmalarımızda onlardan yararlanırız. Analiz ve sentez, zihinsel işlevlerdendir. Biri varsa diğeri mutlaka vardır. Aynı süreç ve işleve gönderme yaparlar. Çözümleme ve bireşim zihnin aynı anda yaptığı işlemlerdir. Değerlendirmelerimizde her ikisini her zaman düşünme anında kullanırız. Karar alma ve vermede, kısaca yargıda bulunmada geleceği de göz önünde tutmamız gerekir. “Sıra dışı bağlantılar kurma” niteliği, bağlamsal ilişkilerde yeni bir düşünme biçimiyle ilişkilidir. Bilinenler arasında becerisi diye zihnin yaptığı işlevleri beceri diye tanımlamak, olay ve olguları hayalî bir düzleme taşımaktır. Niteliklerle nicelikleri birbirine karıştırmak, eğitim bilimci olduklarını iddia eden program geliştirmecilere özgü bir davranış olsa gerek.
Sosyal Bilgiler Dersi Öğretimi (4-5. sınıflar) Öğretim Programı ve Kılavuzu’nun 51-52-53-54-55-56-57. sayfalarında geçen düşünme, beceri ve algılama sözcükleri bağlamlarından koparılarak yanlış bir içerikle kullanılan sözcüklerdir. Acemi ve aceleci bir grubun elinde canlarına iyice okunup pazarda satılma cezasına çarptırılmış gibi bir halleri vardır. Onların halini görüp anlayanların gözyaşları, sözcüklerin acılarını bir kat daha artırmaktadır. Velhasıl “eleştirel düşünme, yaratıcı düşünme, iletişim, araştırma, problem çözme, karar verme, bilgi teknolojilerini kullanma, girişimcilik, Türkçeyi doğru, güzel ve etkili kullanma, gözlem, mekanı algılama, zaman ve kronolojiyi algılama, değişim ve sürekliliği algılama, sosyal katılım ve empati becerisi” diye 15 beceri sayanları bilim adamı sayalım mı, saymayalım mı? Ne diyelim? Saysak başka, saymasak başka… Zaman ve mekân ilişkileri zihinsel işlev ve etkinlikler için kullanılır. Algıya temel oluştururlar. Onlar nasıl beceri olurlar? Anlamak mümkün değil.
Mekân algılama yeteneğini beceri sayma akıllığını gösterenleri kutlamak gerek. Duyu alanlarıyla ilgili mekân olduğunu unutup, öğrenciyi sadece görme duyusu mekânına hapsedenlerin tek duyulu insanına da şapka çıkarılmalı. Mekânı algılama becerisi diye bir beceri olmadığını, becerinin öğrenme olgusuyla ve tekrarla ilişkili olduğunu bu uzman geçinenlere nasıl anlatmalı? Böyle bir beceri icat ettikleri için hürmetle selamlamalı onları. Yaşasın program geliştirmeci ve ölçme değerlendirmeci bilim adamlarımız. Onlar varken, bilimsel ve teknolojik alanda kimse bizi geçemez. Öğrencilerin sadece gözleriyle mekânı algıladıklarını sandıkları için ve tek görme duyusu olan insan anlayışları sebebiyle madalyayı hak etmişler. Haydi onlara “bilimsel gerçeklikleri yaratıcı düşünme beceriyle saptırdıklarından dolayı övünç madalyası” vermeye… Hep beraber onları tebrik etmeye… Beceri alanındaki beceriklilikleriyle bizleri aldatmada ve yanıltmadaki üstün başarıları için başımızda yönetici yapmaya… Haydi hep beraber onları karşılamaya… Sosyal Bilgiler Dersi (4-5-6-7. sınıflar) Öğretim Programı ve Kılavuzu da yanımızda olsun. Eserlerini onlara gösterelim. Tiplemelerinde iki gözünden başka duyu organı olmayan insan ortaya çıkardıkları için tebrik edelim. Kulakları, burunları, dili ve derisi olmayan öğrencilerle rahatça ve huzur dolu bir eğitim-öğretim yapmakta onları serbest bırakalım…


www.ufukotesi.com - 01 / 2006  

ufuk@ufukotesi.com

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.