Bamteli

 

Aydil Erol  

Bizim Harikalar


Eski harfleri bilmeyen tarih profu bizde, mukaddes atçı bizde. . Aruz ile Hece veznini ayıramayan Türk Edebiyatı profu bizde. . Kullandığı kelimenin anlamını bilmeyen yazar şair bizde. . Dil yanlışları yapan dilci bizde. . Kuran’ı yüzünden okuyamayan mücahit bizde, şıh bizde. . “Kapital”in, “diyalektik”in ne olduğunu soran solcu bizde. . Türkçe yer adlarına, hem de Türk ile başlayan, Türk ile bitenlere düşmanlık yapan lisan allâmesi bizde.

Türk vatanının bir karış toprağı için bütün millet bir vücut olarak ayağa kalkar.
Atatürk
Kekelemeden, teklemeden, yanlış yapmadan okuyamayan spiker; ağzı bozuk komedyen bizde.
Millî maçta hangi topçunun oynadığını bilmeyen Spor Bakanı; “Sultan 3’üncü Mahmud”u keşfeden; Hamamîzâde İsmail Dede Efendi’nin kabrinin Türkiye’de olduğunu sanan; “Fransız kültürüyle yetiştiği için” övünen; Ermeniyi baş tacı eden kahraman Kültür Bakanları bizde.
. “Hukukta boşluk yoktur” diye yazan avukat bizde.
. Klâsik korodaki neyleri “flüt” sanan, fasıl heyetini “darbukanın nefis bir es işaretiyle” başlatan, “Bekir Sıdkı Sezgin” ile “Refik Fersan”ı karıştıran, Türk musikisinde “13 ana makam” olduğunu keşfeden çok bilmişler; “İnanmış mümin” diye yazılar döktüren İslâmcı muharrir bizde.
. İşçi düşmanı sendikacı bizde.
“İftar namazı”nı keşfeden kocaman gazeteciler, “Kurban Bayramı büyük bir tesadüfle Hac mevsimine rastladı” diye yazan haberciler bizde.
Türkiye’de sosyolojinin kurucusunun Zıya Gökalp olduğunu bilmeyen, sosyolojiyle yatıp sosyolojiyle kalktığı söylenen, sosyolojist, sosyolog, hukukçu, televizyoncu ve dahi kûşe yazarı bizde.
. Ramazan’da din uleması, Şeyhülislâm kesilen prof.lar bizde.
. İftar yemeği yüzlerce kişiyi zehirleyen belediyeler bizde.
. Sakal-ı şerife ‘kıl’ diye dil uzatan ‘kıl’lar, sözüm ona dindarlar bizde.
.”Yanlış beslenen”; “Radyasyonlu çayı” gözünü kırpmadan içen kabadayı bakan bizde.
……………..
Bu harika çocuklar ne yazmakla tükenir, ne de saymakla… Şimden sonra ne mi yapacağım?.. Hiiiç…Çarpım tablosunu bilmeyen Matematik Profesörü görür de hayret edersem, kolaylıkla bıraktığım sigara ağzımdan burnumdan gelsin.
Zındancılar ve vatandaşlar!..
Haliç’te Ayvansaray’da bir bez yazı:
“Anemas zindanları çalışmamız sizin için”
Önümde iki kişi yürüyordu. Bu yazıyı okuyan söylendi:
—Sayelerinde bahtımızın karardığı yetmezmiş gibi bir de bize zından mı hazırlıyorlar?!!
Arkadaşı cevap verdi:
—O zındanı aydınlatmaya “Ay Ki Pi”nin ampulleri yeter mi?..
—Orasını bilemem. Anlamadığım bir şey var.
—Nedir o?
—Bizans’ın, bilmem neyin kenef taşının parçası olsa öpüp kokluyorlar. Önünde yerlere kapanıyorlar. Öte yanda Bayazıt Hamamının üstünde otlar çıkmış, ağaçlar yetişmiş. Mimar Sinan’ın eseri Çemberlitaş Hamamı tabelâlardan görünmüyor. Kimsenin kılı kıpırdamıyor!..
Seç seç al!..

“Çok açık ima”
(Hasan Cemal, (NTV, 2. 10.2005)
*
“Sakallı Şerif, Sakallı Şerif”
-Sakal-ı şerif olacak-
(Show, 7,11.10. 2005)
*
“Taşı gediğine gönderir”
(Özdemir İnce, Hürriyet, 8.10.2005)
*
“Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi
eski Rektörü Zekeriya Beyaz”
(Hürriyet, 8.10.2005)
*
Soru: “Adana ilçesi”. Cevap: Osmaniye”. (Bugün-Melodi), Peki, plâkası 80 olan ilimiz neresi?..
*
“Yaptırılan muhafaza… Yaptırılan muhafaza” (Fehmi Koru, Flash, 14.10.2005)
“Sanat camiasında çıplak görmediğim hatun kalmadı.” (Metin Şentürk, Bugün, 23.10.2005)
“Boşandım ama içim kan ağlıyor.” (Levent Kırca, 27.10.2005)
Mâniler
Hep beraber çıkalım
Buyrun bizim kalaya
Kırım Türkü hayrandır
Fazilet Olcay Hala’ya
*
Denizi seyrettik
Dağlardan ine ine
Bin bir hünerli Mine
Alkış istedi yine
*
Firkat bağrımı deldi
Yahşı yamanı geldi.
Zara’nın sayesinde
Artık “Zamanı Geldi”..
*
Minik misin azman mı
Kâtip misin yazman mı
Hoca mısın mübarek
Yoksa komik-şovmen mi?
*

Servet istersen eğer
Hayal değil bu gerçek:
ABD’ye uşak ol
Yahut AB’ye köpek…
*
Âdettir: İyiliği
Söylenir bir ölünün.
Köküne kibrit suyu
Devşirmenin dölünün!..
*
Herife bak herife
Yuf, zât-ı nâ-şerife…
“Kıl” diye dil uzatır
Hep Sakal-ı şerife…
*
“Neler neler ederim
Her türlü nane yerim.
Mezhebim gayet geniş
Papaz donu giyerim…”
*
Yüzüğün kaşı mısın
Yoksa sen şaşı mısın
Satmadığın kalmadı
Bezirgân başı mısın?!!
*
Hayaller kuruyorsun
Palavra atıyorsun
Babanın malı mıdır
Nasıl pazarlıyorsun?!!

-------------------------------

Taşlar dile geldi
Bestekâr Şemseddin Zıya Beğ
12.10.1882’de babası bestekâr vezir Çorlulu-zâde Mahmud Celâleddin Paşa’nın Vefa’daki konağında dünyaya geldi. Olağanüstü bilgili ve kültürlü, mükemmel Fransızca, epey Arapça ve Farsça bilen, çok kibar, nazik, hassas, romantik bir kişiliğe sahip olduğunu belirten Yılmaz Öztuna şu değerlendirmeyi yapıyor: “Genç yaşında (43) ölümü, Türk musikisi için büyük kayıplardandır. Biraz daha yaşasaydı, deha çizgisini aşacaktı. Zira eserlerinde bir dehanın izleri görülür. Türk musikisinin büyük şarkı bestekârlarındandır.”
“Şu güzele bir bakın, bakışı nur saçıyor”, “Kim görse seni aşkına hasr-ı emel eyler”, “Ey gonca açıl zevkini sür fasl-ı baharın” eserlerinden bir kaçıdır. Bütün müzik kitaplarında bestecimizin mezarının Beşiktaş’ta Yahya Efendi dergâhı haziresinde olduğu yazılır. Oysa orada babası ile babasının ilk hanımından olan oğlu Salih Münir Paşa yatmaktadır.
Şemseddin Zıya Beğin kabri ise Sahrayıcedit Mezarlığında, Kadıköy tarafındaki yol üzerindedir.


www.ufukotesi.com - 11 / 2005  

ufuk@ufukotesi.com

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.